Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

CUMHURİYET ÖNCESİ VE SONRASI KADIN
www.arsivbelge.com
CUMHURİYET ÖNCESİ VE SONRASI KADIN dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
CUMHURİYET ÖNCESİ VE SONRASI KADIN başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

CUMHURİYET ÖNCESİ VE SONRASI KADIN

 

CUMHURİYET DÖNEMİNDE KADIN
Kadının toplumsal yaşamı yeri ve değeri inişli-çıkışlı bir grafik çizmekte. Eski Türkler’ de erkeklerle eşit haklara sahip olan kadın İslamiyet’e geçişle ve özellikle Arap medeniyetinin etkisi ile bu konumundan uzaklaştı. Teokratik yapıya sahip olan Osmanlı toplumunda da kadının toplum içinde yeri ve değeri yoktur. Bu dönemde kadın peçe altında, kafes arkasında kalıyor adeta kadınsız bir toplum yapısı göze çarpıyordu. Kadınlar açısından statik bir yapıya sahip olan Osmanlı toplumunda ilk ciddi değişmeler, Tanzimat fermanı ile başlayıp meşrutiyet dönemi ile devam ediyordu. İyi niyetle yapılan bu çalışmalarda kadına fazla bir hak ve statü sağlayamıyordu. Böyle bir tablo içinde 20. yy.a giren kadınlar Batılı kadınlardan farklı bir şekilde hak mücadelesi yapıyordu.

Osmanlıların I. Dünya savaşında yenilmesi işgaller ve ardından başlayan Kurtuluş Savaşı kadınların gerçek yaşamlarında hukuki statülerini zorlamalarına olanak veren değişikliklere yol açar. Çok sayıda kadın cepheye giden erkeklerin yerine işçi ve memur olarak çalışma hayatına girecek, ilk işçi hakları kadın işçilerle ilgili olarak tanınacaktır. Çalışma hayatına girmenin yanı sıra kadınlar ilk kez yine bu dönemde, kitlevi bir biçimde siyasi olaylara katılacaktır.


İşgal altındaki İstanbul’da düzenlenen miting ve toplantıları izleyecek hatta kürsüden halka seslenecektir.

İlkin belediye seçimlerine girmekle başlayan siyasal haklar daha sonra milletvekili seçmek ve seçilmek doğrultusunda gelişmiştir.

Toplam nüfusun yarısını kapsayan kadın kitlesinin, ekonomik üretim alanlarında geniş ölçüde yer alması ile çağdaş toplum düzenine iki cinsin ortaklaşa el ve güç birliği ile yarattıkları yeni toplum düzenine geçilmeye başlanmıştır.
Yeryüzündeki bütün toplumlarda kadınlar özgürlükleri ve hakları için mücadele etmişlerdir. Anadolu kadının haklarını elde etmek için verdiği savaşın bütün dünya milletleri ve toplumlarındakinden tamamıyla farklı olduğu gerçeği tartışmasızdır. Kurtuluş Savaşı Türkiye’nin yeniden doğuşunun savaşı olup bir memleketin ölüm - kalım için verdiği olağan üstü bir savaş örneğidir. Kurtuluş savaşında Anadolu kadını memleketin varlığı için erkeği ile omuz omuza benzeri görülmedik bir mücadele verdi. Kadınlarımız yalnız cephe gerisinde erkeklerden boş kalan bütün hizmetleri yürütmekle kalmadılar bizzat silah imal ederek silah taşıyarak ve hatta savaşta silah kullanarak çarpıştılar. Kadınlarımızın böyle bir mücadele içinde olması herkes tarafından takdir gördü ve kadın haklarının gelişimi için yoğun bir mücadele başladı.

Kurtuluş savaşının kadını erkeği ile büyük bir başarı ile sonuçlanmasından sonra Cumhuriyet kuruluyor ve “egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir” sözü temil yasa haline geliyordu. Bu sözden de anlaşılacağı gibi kadın artık erkekle eşit görülüyordu.

Cumhuriyetin kadın hakları devrimi olarak nitelendirebileceğimiz yasal değişikliklerinin ana hatları şöyle çizebiliriz.

4 Ekim 1926’da, İslami esaslar içermeyen bir medeni kanun kabul edilmiştir. İsviçre medeni kanunundan alınan bu kanun tek eşli evliliği getirmesi, boşanma hakkını her iki tarafa da tanıması bakımından bir ileri aşama olarak dikkat çekmektedir. Çocukların velayeti, miras ve mal tasarrufu konularında kadın erkek eşitliğini sağlıyordu.

1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat kanunu ile kız çocukları, erkek çocukları ile birlikte öğrenim ve eğitime başlamıştır. Bu kanunu takip eden yıllarda harf inkılabı ile okuma yazmanın kolaylaşması, kılık kıyafet inkılabı ile kadının peçeyi ve çarşafı atması gibi olaylar Türk kadınını ezik ve eşitsiz durumdan kurtarmış, onun erkeğin yanında onurlu, güvenli, bilgili ve sosyal bir varlık yaşamına yön vermesini sağlamıştır.

Kadının yasal statülerinin eşitlenmesindeki bir aşama da siyasi hakların kazanılmasıdır. Kadınlar 1930 yılında belediye seçimlerinde oy verme ve alma hakkını elde etmişlerdir. 1933 yılında da ilk kez belediye seçimlerinde oy verme ve hakkını kullanan kadınlar belediye ve ihtiyar meclisine seçilme şansına sahip olmuşlardır. 1936 yılında da, 22 yaşını bitiren kadın, erkek her Türk milletvekilinin meclise girebileceği karalaştırılmıştır.


Kafes arkasına kapatılmış, çarşafla örtülmüş ve sokağa bile çıkması yasaklanmış kuşaklardan sonra 20. yy.ın fikir hareketlerinin etkisiyle biraz canlanan Anadolu kadını, cumhuriyet dönemi ile birlikte sosyal yaşam bakımından birçok yol katetmiştir.

Görülüyor ki cumhuriyet aydınları, kadının erkekle birlikte öğrenim yapması, sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamda olanlarla yanyana görev alması ve her iki cinsin birbirine güvenle destek ve yardımcı olması görüşünü yıllarca önce benimsemiş ve savunmuşlardı. Bu konuda Mustafa Kemal zaman zaman milletine seslenmiş ve onları uyarmıştır:

“Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlere bağlı kaldıkça, diğer yarısı semalara yükselsin? Şüphe yok ki ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber arkadaşça atılmalı ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmalıdır” işte bu görüş doğrultusunda Anadolu kadını birlikte düşünerek birlikte karar vererek aile kurma, eğitim yapma ve istediği mesleği seçme hak ve özgürlüğüne birçok gelişmiş ve uygar ülkeden çok önce kavuşmuştur.

Ancak bugün, yasalar önünde eşit ve üst düzeyde haklara sahip kadınlarımızın her birinin bu hakları aynı derecede kullandığını iddia edemeyiz. Bugün taşrada ve kasabada yaşayan kadınlar birçoğu haklarından habersiz eğitim ve kılık kıyafet konusunda hala Osmanlı geleneğini devam ettirmektedir. Bu durumun yaşanmasındaki en önemli etken kanımca merkez-çevre kopukluğu ve henüz gelişimini tamamlayamayan bir yapıya sahip olmamızdır.

KADININ MEDENİ DURUMU

Cumhuriyet dönemine kadar, olan süreçte gerek İslamiyet öncesi gerekse İslamiyet sonrası kadının yasal yollarla tanınmış hakları yok denecek kadar azdı. Bu konuda ilk kıpırdanmalar Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde başlasa da gerçek anlamda bir ilerleme yaşanmamıştır.

Kadınlar için yapılan yasal gelişmelerin kökeni 24 Haziran 1920 tarihli önerge ve buna bağlı olarak çıkan 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye’de yer alan “egemenliğin kayıtsız şartsız milletin malı olması” ilkesine dayanmaktadır. Kadın ilk kez “millet” kelimesi içinde ayırım yapılmaksızın egemenlik hakkına bu önergeyle kavuşacaktır.

1 Kasım 1922’ de saltanatın kaldırılması, 3 Mart 1924’de hilafetin kaldırılması iktidar ve güç simgesi alan “erkek” anlayışına son vermekteydi. Bu hukuk düzeni çalışmaları ve yeni bir devlet kurma heyecanı kadına yönelik yapılacak değişimlerin adeta bir habercisiydi.
Yapılan düzenlemelerden sonra, beklenen reform gerçekleşti ve 4 Ekim 1926’ da Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanun ile hem laiklik ilkesi, yani kadın erkek ilişkilerinin şeriat yerine çağdaş bir hukuki düzenlemeye tabi tutulması, diğer yandan kadın erkek arasındaki eşitlik ilkesi netlik kazanmaktaydı.
Böylelikle Osmanlı Devleti Döneminde Yürürlükte olan İslam Medeni Kanununun hükümleri bir bir ortadan kaldırılır. Yeni tasarı çok kadınla evlenmeyi yasaklamada boşanma konusunda karar yetkisi mahkemeler veriliyordu. Ayrıca kadınlar mülk edinme hakkı ile birlikte erkeklerle aynı işlerde çalışıp ücret alma hakkını elde eder.

Türk Medeni Kanunun kadın açısından taşıdığı en önemli yanı kuşkusuz kişilik maddesiydi. Kanun şöyle diyor.
“Bir kimsenin özellikleri, hak fiil ehliyeti, özgürlüğü, bedeni ve manevi varlıkları onun kişiliğini meydana getirir. Kişilik insanın bu niteliği dolayısıyla ayrılmaz bir biçimde sahip olduğu haklar içerir. Bunun kapsamına kişinin adı, hayatı, sıhhati, vücut tamlığı, özgürlüğü, hak fiil ehliyeti, hassasiyeti, şerefi ve resmi sırları girer.”
Bu kanun ile kişilik konusunda, insanca ve uygarca hükümler eşitlik kuralları içinde getirilmiş bulunuyor. Artık kadın, erkekten farkı gözetilmeden eşit bir konuma geliyordu.
Cumhuriyet dönemine gelinceye kadar bilindiği gibi evlenme İslami esaslara göre yapılıyordu. Medeni Kanun ise hem çok kadınla evlilik tarihe karışıyor hem de küçük yaşta evlenmeleri engellemek için yaş sınırı kabul ediliyordu. Buna göre erkekler 18 kızlarda 17 yaşını bitirmeden evlenmezdi. Yaş kurallarına izin, rıza koşullarına uymaksızın yapılan evlenmelerin geçersiz olacağı da ayrıca hükme bağlanmıştır. Bu suretle zora başvurma yoluyla yapılacak evlenmeler de engellenmişti. Artık kadın, yasal olarak evlenme işlemini, evlendirme memurunu önünde ve tarafların rızasıyla yapılan medeni bir törenle gerçekleştirirler. Ayrıca kadın boşanma konusunda erkekle aynı haklara sahip olacaktı.
Kadına birçok alanda imkan ve eşitlik sağlayan Türk Medeni Kanunun sağladığı haklar şöyle özetlenebilir.
Çok karılık kalkmakta; Türk Kadını evinin tek anası ve kadını oluyordu. Boşanma hakkında eşitlik sağlanmış, kadında yargıca başvurarak boşanma isteyebilecektir. Ayrıca boşanmaya yalnız hakim karar verebilir. Velilik konusunda anneye de eşitlik verilmektedir. Daha önce mirasta kadına, erkeğe düşenin çok az oranı verilirken bu kez eşitlik sağlanır. Yeni kanun ile evlenmede yaş sınırı geliyordu. Eskiden mahkemede iki kadın bir erkek yerine şahitlik ederken bu konuda da eşitlik görür. Artık kadın tam bir insandır ve kişiliğini kazanmıştır.


Ekleyen:Ümit SERT
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
OKUL-AİLE İŞBİRLİĞİNİN ÇOCUK İÇİN ÖNEMİ(5379)

Okul Öncesi Eğitimin önemi(5367)

Kadın Ve Erkek Arasındaki Düşünce Farkları(5362)

Kuran-ı Kerimde Kadına Verilen Değer(5359)

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlama Programı(5354)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Toplam Yorum Sayısı: 2

Önceki Yorumları Göster!

Son 5 Yorum Aşağıda Listelendi!

necati delikoca - 09.05.2016, 19:11
 

ii


jale kara - 23.04.2017, 08:35
 

bunları bilmiyordum


Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!