Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, sözcük, nesne, görünüş veya olgulara gösterge denir.
Göstergebilim gerek sözlü gerekse sözsüz göstergeler arasındaki ilişkiyi ve bu göstergelerin oluşturduğu sistemleri inceleyen bilim dalıdır. Anlamların nasıl yaratıldığını inceler.
Terimi ilk defa John Locke kullanmıştır. (An Essay Concerning Human Understanding)
Gösterge = Gösteren + Gösterilen’in birleşiminden oluşur.
Örneğin, Kedi Sözcüğü (k+e+d+i harflerinden oluşan sözcük) gösteren, kedi kelimesinin anlattığı hayvan ise gösterilendir.
Sanat eserleri aynı zamanda birer iletişim aracıdır. Romanlar, filmler, tablolar kendilerine özgü bir dile sahip ileti kaynaklarıdır ve bu bakımdan birer metin gibi okunabilir. “Bu metinlerin görünen düz anlamlarının dışında alt metin olarak adlandırılabilecek yan anlamları da vardır. Var olan ideoloji aslında bu yan anlamlar aracılığı ile yayılır.” Yan anlamlar yaratmak için sanatın özgün dilini kullanan sanatçı, pek çok göstergeyi birleştirerek bir dizi oluşturur. Sinemada bu dizi, renkleri, diyalogları, kamera hareketlerini ve daha birçok bileşeni içerir. Yani, “alıcı hareketlerinden, renklerden, oyuncuların diyaloglarına dek her şey bir gösteren olarak kabul edilir. Bir dil gibi izleyiciye aktarılır.” Bu göstergeler dizisini incelemek için kullanılan göstergebilimsel yöntemi sinemaya da adapte etmek mümkün.
Gösteren ve gösterilen arasındaki ilişki evrensel değildir. Kültüreldir. Kedi kelimesi bir İngiliz’e bir şey çağrıştırmaz. Bu örnekte İngiliz Türkçeyi bilse dahi bu kelimenin Türk kültüründe ne anlama geldiğini tam olarak anlayamaz. Derste de Hindistanlılar için kutsal olan inek örneğini vermiştik. İnek kelimesinin Hintçe karşılığını bilsek bile o kültüre ait olmadığımız için bir Hintli için ne anlama geldiğini tam olarak bilemeyiz.
Bu bilim dalı iletişimi anlamın oluşturulması olarak ele almaktadır. İlgilendiği temel adından da anlaşılacağı üzere göstergelerdir.
Göstergebilimin üç temel çalışma alanı söz konusudur:
1. Göstergenin Kendisi:
Bu alan, gösterge çeşitlerinin, bunların çeşitli anlam taşıma yollarının ve göstergeleri kullanan insanlarla ilişkilendirilme biçiminin araştırılmasını içerir. Göstergeler insan inşaları oldukları için, yalnızca, insanların onları kullandıktan biçimler içerisinde anlaşılabilirler.
2. İçinde göstergelerin düzenlendiği kodlar ya da sistemler:
Bu çalışmalar içinde, toplumun ya da kültürün gereksinimlerini karşılamak için geliştirilen kodlan ya da bu kodların iletilmesi için varolan iletişim kanallarını işletmek için başvurulan yolları ortaya koymak yer almaktadır.
3. Kodlar ve göstergelerin içinde işlediği kültür:
Kültürün kendi varoluşu ve biçimi de bu kodların ve göstergelerin kullanımına bağlıdır.
Göstergebilimin Özellikleri
İki tarafın iletiye yükledikleri anlamların birbiriyle uyumlu olması için aynı kodların paylaşılması ve aynı gösterge sistemlerinin kullanılması gerekmektedir. Göstergebilim alıcının yani okuyucunun iletişim etkinliğinde etkin bir rol oynadığını kabul eder. Okur kendi deneyimlerini, tutumlarını ve duygularını metne taşıyarak metnin anlamlandırılması için doğrudan katkıda bulunur.
Göstergebilimin Temel Öğeleri
Göstergebilim üzerine yapılan anlam çalışmaları temel olarak 3 öğeyle ilgilenir
- Gösterge
- Göstergenin gönderme yaptığı şey
- Göstergenin kullanıcıları
Gösterge bir başka şeyi temsil eden şeydir. Duyularla kavranır ve kullanıcıların onu kabulüne bağlıdır. Bir gösterge gösteren ve gösterilenlerden oluşur. Kavramlar yani gösterilenlerde gösterenler gibi belirli bir kültürün ürünleridir. Dilden dile değişirler. Evrensel değillerdir.
Bir gösterge, başka bir şeyin yerine koyulabilme özelliğine ve kapasitesine sahip olan bir şeydir. Gösterge birisine seslenir, yani seslendiği kişinin zihninde denk bir gösterge ya da belki de çok daha gelişmiş bir gösterge yaratır.
Gösterge bir şeyi, gösterdiği nesneyi temsil eder.
Bir kişiye bir dildeki gösterenlerin (alfabedeki harflerin ve kelimelerin) öğretilmesi o kişiyi o dildeki kavramları paylaşabileceği bir konuma getirmez. Kısaca gösterenin her dildeki biçiminin kültüre özgü olması gibi, nesnenin (gösterilenin) anlamlandırılması da kültüre özgüdür.
Gösterilenler Kültürün ürünleridir bu yüzden doğal değillerdir. Daha öncede belirttiğimiz gibi doğada kategorik ayrımlar ve sınıflandırmalar yoktur. Örneğin bir ormanda hayvanlar tür ve çeşitlerine bakılmadan bir arada yaşarlar. Gösterilenleri kültür ürünleri olarak kabul ettiğimizde onların dil sisteminin bir parçası olduklarını da kabul etmiş oluruz.
Gösterge Çeşitleri
Göstergeleri incelemeye başladığımızda 3 temel öğeden bahsedebiliriz:
- Görüntüsel Gösterge
- Belirtisel Gösterge
- Simgesel Gösterge
Görüntüsel gösterge nesnesiyle benzerlik taşır. Doğal seslerin taklit edilmesi görüntüsel gösterge olarak nitelenir. Örnek olarak fotoğrafları verebiliriz.
Belirtisel gösterge nesnesi ile doğrusal bağlantısı olan göstergedir. İlk akla gelecek örnekler duman ve ateştir. Duman ateşin belirtisel göstergesidir.
Simgelerin nesne ile bağlantısı uzlaşma, anlaşma ya da kural sonucu olmuştur. Trafik işaretleri ilk akla gelen simgelerdendir.
Bir gösterge hem görüntüsel, hem belirtisel hem de simgesel gösterge olabilir. Tek bir kategoriye girme zorunluluğu yoktur.
Kodlar
Kodlar gösterge sistemleridir. Gösterge tek başına bir anlam ifade edemez. Kodlar içinde göstergelerin düzenlendiği sistemlerdir. Göstergelerde olduğu gibi Kodlarda da ortak bir uzlaşma söz konusudur. Kurallar tarafından yönetilen her alanda kodlar vardır. Örneğin Hukuk, Trafik, İnsan İlişkileri, Spor karşılaşmaları.
Bu tür kodların paylaştıkları bir takım temel özellikler vardır.
- Tüm kodlar anlam taşırlar: birimleri, çeşitli araçlarla kendilerinden başka bir şeye göndermede bulunan göstergelerdir.
- Tüm kodlar, kullanıcılan arasındaki bir anlaşmaya ve paylaşılan kültürel bir ortaklığa dayanırlar. Kodlar ve kültür dinamik bir şekilde karşılıklı ilişki içindedirler.
- Tüm kodlar, tanımlanabilir bir toplumsal ya da iletişimsel işlevi yerine getirirler.
- Tüm kodlar, uygun medya ve/veya iletişim kanalı aracılığıyla aktarılabilirler.
Kod kullanımında esas olan üzerilerinde varılan uzlaşma ve kullanımdır. Bu noktada bir kültürün üyelerinin paylaştığı deneyimler ve beklentiler öne çıkmaktadır. Uzlaşım tekrara bağlıdır. Kültürün üyeleri için göstergesel süreçleri (kodaçımını) kolaylaştırır. Toplum üyeleri aynı deneyimi paylaştıkları için birleştirici, güven verici yanı vardır. Değişikliklere karşı direnç üretir. Toplum üzerinde anlaştığı, rahat olduğu güven duyduğu uzlaşımlardan –örf, adet, gelenek gibi – vazgeçmek istemez.
Giysi kodunu ele alalım. Giysilerimiz kendimizle ilgili şeyler söyler, bunun yanında çevremize ilişkin algılarımız hakkında bilgi verir.
Göstergebilimsel yaklaşımda hedeflenen alıcıya bir nesneden daha fazlası olarak bakılır. “Alıcı” yerine “Okur” teriminin kullanılması terimin kültürel deneyime atıfta bulunması sebebi yüzündendir. Metnin anlamlandırılmasında onun da katkısı vardır.