“Estetik” kelimesi Yunanca “aisthesis” veya aisthanesthai” kelimelerinden gelir. Duyum, duyular, algý, duygu ile algýlamak gibi anlamlar taþýr. Bu kelimelerden çýkarýlabilecek olan, estetiðin, duygusallýðýn saðladýðý bilgilerin bilimi olmasýdýr. Estetiðin kurucusu Alexander G.Baumgarten’- dir (1714-1762). Ona göre mantýk, düþünce ve zihne baðlý yukarýdaki bilgilerin doðruluðunu inceleyen bir bilimdi. Estetik de duyu ve duygulara baðlý bilgilerin doðruluðunu inceleyecekti. Yani estetik mantýðýn ikiz kardeþi veya duyulara dayalý bilgilerin mantýðý olarak ortaya
konmuþtu.
Bunlar doðruluk temeli üzerine kurulmuþ Mantýk, iyilik temeli üzerine kurulmuþ Ahlak ve güzellik temeli üzerine kurulmuþ Estetiktir. Dolayýsýyla estetik duyusal alanýn bütün geniþliðini deðil, özellikle güzel olan kýsmýný inceler. Bu nedenle, bir ara estetik kelimesi yerine güzellik bilimi veya felsefesi kavramlarý da önerilmiþtir (
J.G. Herder ve
G.W.F. Hegel tarafýndan). Ancak daha sonra estetiðin temel deðerinin sadece güzellik olarak sýnýrlanmasýna karþý çýkanlar olmuþtur (
I. Kant, Fr. Shiller, K. Rosenkranz, L. Wittgenstein gibi). Onlara göre
yüce, trajik, komik, zarif, ilginç, çocuksu (naif) soylu, çekici ve hatta çirkinlik bile estetiðin inceleyeceði deðerler içine girebilir. Estetiðin araþtýrma alanýný güzellik ve sanatla sýnýrlayan geleneksel anlayýþa karþý, sezgi ve
sezginin ifade edilmesini teklif edenler (B. Croce) pek kabul görmemiþtir. Estetik bilimi gene bir sanat felsefesi olarak kabul edilmektedir.
Estetiðin kaynaðý konusunda ise deðiþik görüþler bulunmaktadýr. Esas estetik olanýn estetik obje (sanat eseri) deðil, onu yapan ve ona bakan kiþideki psikolojik duygular olduðunu savunan psikolojik estetikçiler (Th. Lipps) vardýr. Buna karþýlýk subjektif yaklaþýmdan uzak, esas estetik olanýn obje, sanat eseri olduðunu savunan fenomenolojik estetikçiler (L. Wittgenstein) vardýr. Aslýnda felsefi estetik bütün bunlarý birleþtirir; psikolojik estetik (süje), fenomenolojik estetik (obje), sanat felsefesi ve estetik deðerler mantýðý (estetik yargý) bir bütün olarak iþlenir.
1. Felsefe Açýsýndan Sanat
Sanat birçok bölümleri, akýmlarý, çeþitli þekillerde uðraþanlarý, müzeleri, sergi ve gösteri salonlarý v.s. olan büyük bir sosyal faaliyet alanýdýr. Resim, heykel, mimari, müzik, edebiyat, tiyatro, sinema, fotoðraf gibi birçok dallarý
olan sanat, çeþitli bilimlerce incelendiði gibi felsefe açýsýndan da incelenmektedir. Bu inceleme sýk sýk sanatýn toplumsal, psikolojik ve teknik incelemeleriyle çakýþmaktadýr.
a) Sanat
Sanatýn ne olduðu konusu çaðlara, toplumlara, üzerinde durulan sanat alanýna göre bazý deðiþiklikler göstermektedir. Sanat, insani bir faaliyettir ve insaný etkileyen her þey, sanatý da etkilemektedir. Sanat, sanatçýya baðlý bir ürün olarak sanatçýnýn kiþiliðinden ve orijinalliðinden de büyük ölçüde etkilenir. Ama bütün sanat
eserleri kiþilerde estetik bir zevk ve heyecan uyandýrýr; beðenilir, takdir edilirler. Sanat eserini diðer rasgele eserlerden ayýran unsurlar nelerdir? Bunlarýn baþýnda güzellik gelir. Daha sonra da tartýþýlacaðý üzere, güzelliðin tanýmý oldukça zordur. Güzelliðin yaný sýra bir sanat eserinde yüce olma, haz ve hoþa gitme duygusu uyandýrma, doðru ve iyi olma, faydalý olma, bir amaca hizmet etme, insanýn orada kendi ruhundan, heyecanlarýndan bir þeyler bulmasý gibi özellikler de aranmaktadýr. Sanatý daha iyi anlayabilmek için, filozoflarýn sanat faaliyetini nasýl deðerlendirdiklerine kýsaca bakmak gerekir. Sanatýn kökeninin, kaynaðýnýn ne olduðu konusunda çeþitli görüþler
vardýr.