Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

Feminizm ve Feministlik Nedir? Feminizmin Tarihçesi
www.arsivbelge.com
Feminizm ve Feministlik Nedir? Feminizmin Tarihçesi dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
Feminizm ve Feministlik Nedir? Feminizmin Tarihçesi başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

Feminizm Nedir? Feministlik Nedir? Feminizmin Tarihçesi Hakkında Bilgi 

Feminizm Latince femina kelimesinden türemiş bir kelimedir. Temeli, Fransızcada feminizmeye dayanır. Eşitlik, her anlamda aynı seviyede olmak olarak anlaşılan ve toplumsal gruplar arasındaki koşul farklılıklarının yok edilmesidir.

Feminizm, cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkarak, kadın-erkek arasında ekonomik, siyasal ve toplumsal eşitliği savunan görüştür. Kadınlar ve erkekler dünyanın genelinde eşit haklara sahip olmadıkları için de kadın haklarının korunmasına yönelik mücadelede bulunur.

Feminizmin temeli çoğunlukla kadınların özgür olmasına dayanır. Cinsiyetle ilişkisi olduğuna inanılan unsurların analizini yapmayı kendine odak almıştır. Yine çoklukla cinsiyet eşitsizliği ve kadınların haklarını, kadınların genel sorunlarını araştırmaya ve çözümlemeye odaklıdır. Kadın özgürlüğüne dayanan temeli ile feminizm, cinsiyetle ilişkili olan konuları araştırır ve analiz eder. Bunun sonucunda da farkındalık yaratacak çalışmalara, eylemlere ve girişimlere imza atar. Amaç ise cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırarak, kadınların her alanda başarılı bir şekilde var olabileceğini kabul ettirmektir. Kısaca genel kadın sorunlarını araştırmak ve çözmektir.

Kadın özgürlüğü temelinde çeşitli alt dalları bulunur. Anarşist dünya görüşüne sahip anarko-feminizm, tüm cinsiyet rollerini ve ataerkilliği reddeden radikal feminizm, doğaya ve kadına hükmetmeyi aynı kefede tartan ekofeminizm gibi.

Feminizm temelinde erkeklerin kamusal alanda haklar elde etmesiyle birlikte kadınların bu haklardan yoksun bırakılması sonucu ortaya çıkmıştır. Kadın, Erkek egemen bir toplumda; yoksun bırakıldığı çalışma, sosyal, hukuksal haklarını istiyordu. Amaç kadınların da toplumda yeri ve söz sahibi olduğunu göstererek, gerçek bir eşitliğin varlığını ispatlamaktır. Feminizm politik, sosyolojik ve etik anlamda her alanda kadın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı savunulan davranış ve tutumlardan oluşmaktadır. Feminizmi savunan erkekler de bulunmaktadır.

Feminizm, toplumca kanıksanan erkek düşmanlığı düşüncesinin aksine, cinsiyet eşitsizliğini gündeme getirmek için ön planda tutulan bir akımdır. Sadece kadınları değil, erkekleri de yakından ilgilendiren feminizm tanımı, gerçek eşitliği ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Kadın hakları Birleşmiş Milletler sürecine ilk olarak 1993 yılının haziran ayında, Viyana Dünya İnsan Hakları Konferansı’nda girmiştir. Dünyanın birçok yerinden harekete geçen kadınlar, kadın kuruluşlarının ve bağımsız kadınların katıldığı büyük bir kadın insan hakları kampanyası düzenleyip, “kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının, evrensel insan haklarıyla ayrılmaz, bölünmez ve vazgeçilmez” olduğu tezini ilan etmişlerdir. Bu başarılı girişimden sonra resmi konferanslarda gündem oluşturucu bir konuma ulaşabilmişlerdir.

Feministlik Nedir?

Feminizm düşüncesini savunan, destekleyen ve çözümlemeye çalışan kişiler feminist olarak adlandırılır. Feminist olanlar sadece kadınlar değildir. Kadın-erkek eşitliğini savunan erkekler de bulunmaktadır. Günümüz şartlarında feminizmi savunan kişilerin tepkileri daha belirgin hale gelip fazlalaşmıştır.

Gerçek anlamda feminist toplumdaki kadına yönelik eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin karşısında yer alan kişi demektir. Fakat bugün ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde kendisini feminist olarak tanımlayanların önemli bir kısmı feminist değil radikal feminist akımın temsilcileridir. Bu bağlamda gerçek feministlerle bu aşırıya kaçmış radikalleri ayırmak gerekir.

Radikal Feminizm Nedir?

Bu görüş öyle uç bir görüştür ki cinsel ilişkiyi bile erkeklerin kadın üzerindeki baskısının açık bir ispatı olarak görmektedir. Dolayısıyla lezbiyen tipte ilişkiyi desteklemeye yöneliktir. Halk arasında bilinen "erkek milletinin topunun köküne kibrit suyu" ifadesinden teknik olarak hiçbir fark içermemektedir. Dolayısıyla radikal feminizm toplumda kadına yöneltilen erkek egemenliğini eşitlik yönünde düzeltmekten çok erkekleri ezmek ve baskılamak yoluna giden bir görüştür.

Medya ve Feminizm

Toplumun içindeki var olan düşünceler medya tarafından yansıtılıyor. Televizyon izlediğimiz zaman, kendimizi veyahut hayalini kurduğumuz bizi görüyoruz. Pembe dizileri bir kenara atayım demeyeceğim çünkü o diziler içinde bizlere öğretilen bir şeyler var; cinsel objeden ileriye gidemeyen, sürekli erkek tarafından aşağılanan, düşünemeyen kadınları göreceksiniz. Medya feminist kadını şu yönde anlatılıyor: Erkeklerin bakmayacağı kadar çirkin olan kadının bundan dolayı erkeklere karşı kötü davranışlar sergileyen kadınlar şeklinde yansıtılıyor. Bilmeyeniniz yoktur. Hababam Sınıfının asabi hocası, Hürrem, tam bir erkek düşmanıdır. Oysaki Feministler, var olan toplumsal düzende ki cinsiyet ayrımcılığından dolayı ortaya çıkmıştır. Bu harekete erkeklerin büyük bir çoğunluğu da destek vermiştir. Bu akımın özünde var olan amaçların değişmesiyle birlikte bugün ortaya çıkış amacından uzaklaşmış olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Feminizmin Doğuşu ve Tarihçesi

Feminizmin kökeni aydınlanma çağına kadar uzanmaktadır. Aydınlanma çağındaki önemli özgür düşünürlerden Lady Marry Montagu ve Marquis de Condorcet; kadınların eğitim hakkını savunarak dikkatleri çekmiştir. Bu şekilde başlayan feminizm düşüncesi felsefe haline gelmiş ve modern anlamdaki tanımına ulaşmıştır. Kadınlar adına ilk bilimsel topluluk Hollanda’da 1785 yılında meydana gelmiştir. Feminizm hareketi Fransız Devrimiyle hız kazanmıştır. Feminizmin bir yayın olarak hayatımıza girmesi ilk olarak İngiliz kadın yazar Mary Wollstonecraft’ın A Vindication of the Rights of Woman adlı kitabı olmuştur. Bu kitap 1792 yılında feminizme kazandırılmıştır. 18. yüzyılda Mary Wolstonecraft, “Artık kadınların yaşam şekillerinde bir devrim gerçekleştirilmesinin zamanı geldi. Kadınlara yitirdikleri onurlarını yeniden vermek ve insan soyunun bir parçası olarak dünyanın dönüştürülmesine katkıda bulunmalarını sağlamak için geç bile kalındı. Kadın ve erkek arasında, cinsel arzulama dışında hiçbir fark kalmayıncaya kadar mücadele!” diyerek kadın hareketi adına ilk hamleyi yapmış sayılır. Feminizm; Kadının özgürlüğünün, kadınların seçme, seçilme, mülkiyet haklarının savunulması biçiminde gelişti. Sürdürülen eylemler sonucunda yapılan reformlarla kazanılan haklardan sonra ise, erkeğin toplum içindeki kültürel egemenliği ile mücadeleye dönüşmüştür. Kadınlara adaletsiz davranıldığının fark edilmesi ya da böyle düşünülmesi 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. Bu inanç çoğaldıkça feminizm organize hale gelmeye başlamıştır. Oluşan bu harekete feminizm ismini veren sosyalist Charles Fourier olmuştur. Kadınların ilk toplantısı New York’da 1848 yılında gerçekleşmiştir. Ardından 20. yüzyıl ilk dönemlerinde I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden sonra kadınlara oy kullanma hakkı verilmiştir. Feminizm hareketi, tarihî açıdan I. Dünya Savaşı'na kadar ve 1968 sonrası olarak iki döneme ayrılır. Her iki dönemde de hareket, önce eğitim düzeyi yüksek kadınlar tarafından benimsenmiş, daha sonra geniş bir tabana yayılmıştır.

20. yüzyılın başlarında, tüm dünyada kadınların oy kullanabilmesi ile ilgili tartışmalar sürüyordu. Özellikle Amerika’da ırkçılık karşıtı hareket yükselişteyken, kadınlar kendilerine karşı ayrımcılık yapılmaması için de seslerini çıkarır oldu. Oy kullanma, eşit iş ve maaş imkanları, cinsel denetim (doğum kontrolü ve kürtaj özgürlüğü) gibi konularda tartışmalar devam etti. “2. Dalga Feminizm” olarak bilinen akım, özellikle 40’lı ve 50’li yıllarda Simone de Beavuoir’ın öncülük etmesiyle kadın bedeni üzerinde kurulan erkek egemenliğine karşı bir duruş sergiledi. Toplumsal cinsiyet kavramı da bu dönemde ortaya çıktı. Amerika’da ve Avrupa’da süren mücadeleler sonucu, doğum kontrolü yasallaştı.

Türkiye'de Feminizm

Türkiye'de feminizm hareketi II. Meşrutiyet döneminde (1908) büyük kentlerde yaşayan aydın kadınlar tarafından benimsendi. Kadınlar bu dönemde çıkardıkları dergi ve kurdukları derneklerle, özellikle çokeşlilik, İslâmî kurallara göre tek taraflı boşanma gibi yöntemleri içeren aile hukukuna eleştiri getirdiler. 1926'da Medenî Kanun'un kabulüyle başlayıp, 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasıyla devam eden reformlar sonucunda, 1935'te İstanbul'da toplanan Uluslararası Feminizm Kongresi'nin ardından, parti yönetimi, Türkiye'de kadınların bütün haklarını elde ettikleri gerekçesiyle, Türk Kadınlar Birliği'ni kapattı. Türkiye'de çağdaş feminizm hareketi 1980'lerin başından itibaren yandaş bulmaya başladı. Kadın Çevresi ve Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği gibi gruplarla, kadınlar arasındaki dayanışmayı sağlamak, kadınların bilinçlendirilmesine yönelik kampanyaların yürütülmesi biçiminde hayatiyet kazandı. İlerici Kadınlar Derneği ile feminist hareket Türkiye'de hızlanmıştır. İKD önceleri ideolojisi sosyalizm olan bir gruptu ancak 80’li yılların ardından kadın haklarına yönelmeyi başarmış bir topluluktur. Ayrıca İKD Türkiye’de kadın mücadelesi adına meydana gelen ilk topluluk ve deneyimdir. İKD haricinde temelinde feminizm olan ilk örgütlenme 1984 yılında kurulmuş olan bir yayınevidir. Yayınevinin ismi Kadın Çevresi’dir. Yayınevi zamanla gelişip kadınların birbirlerine ulaştığı bir örgütlenme haline gelerek aktif olarak bir siyaset üretmeye başlamıştır. Bu yayınevinin ilk çıkardığı dergi de feminist çizgilerde olmuş ve daha önce yayınlanan hiçbir dergi ile benzerlik göstermemiştir. Günümüzde feminizm hareketi birçok ülkede az çok farklılıklar da olsa, varlığını sürdürmektedir.

İleri görüşlü hak ve özgürlükten bahseden Avrupa ülkelerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı Türkiye‘ye göre baya geç verilmiştir. İtalya ve Fransa’da 1946’da, İsviçre’de 1971’de ancak kadınlar bu hakkına kavuşmuştur.

Feminizm ile İlgili Konular

  • Hukuki alanda kadın ve erkek eşitliği feminizmin ilgi alanında olan konulardan biridir. Çoğunlukla kadınların ve erkeklerin gelir oranlarındaki dengesizlik ve istihdamdaki eşitsizlik oranı gibi konulara yer verilir.
  • Felsefe alanındaki diğer sosyal akımlarla feminizm arasında ilişki feminizmin önem verdiği konulardandır.
  • Cinsel kimlikler oluşturulurken kadın ve erkeğin eşitsizliği feminizmin karşı durduğu ve dolayısıyla ilgilendiği konulardandır.
  • Seksüel anlamda kadınların ve erkeklerin özerkliğinin sağlanmasıdır. Özellikle kadınların cinsel haklarına yapılan saygısızlıklar feminizmin ilgi alanında yer alır.

Feminizmin Kaç Türü Vardır?

Bu soruya yanıt vermek son derece güçtür. Aklınıza gelebilecek hemen her türlü siyasi akımın sonuna feminizm ekleyerek onun feminist bir sürümünü elde etmeniz mümkündür. Ama belirginleşen en bilindik türleri şöyledir:

Sosyalist feminizm, Liberal feminizm, lezbiyen feminizm, marksist feminizm, ekofeminizm ve benzeri diye devam eder.Özetle feminizmin birçok türü bulunmakta ve temelinde kadınların maruz kaldıkları eşitsizliklerin giderilmesi yer almaktadır. Ancak günümüzde feminizm ortaya çıkış amacından bir hayli sapmış ve insan doğasıyla toplumsal barışa açıkça tehdit eder seviyeye gelen bazı fraksiyonları da içerisinde barındırır hale gelmiştir.

 

Feminizm Akımları

Feminizm de sosyal bilimler gibi kendi içinde farklılıklar barındırır. Liberal, Sosyalist ve Radikal Feminizm olarak ayırmak mümkündür. Bunları kısaca anlatmak gerekirse;

Liberal Feminizm

Bunlara göre kadın ve erkek eşit olmalıdırlar. Kadın erkeğin girdiği her alana girmelidir. eşit iş ve eşit ücret prensibini talep ederek devletin, kadınların çalıştığı özel ya da kamusal alanlara kreş açarak kolaylaştırması gerektiğini savunurlar. Kısacası bunlara göre, kadın her alanda özgür olmalıdır. Kadın hakları konusunda mücadelenin mihenk taşı olan liberal anlayış kadının özel alan ile sınırlı kalmasına karşı çıkarak, birey olarak kendini geliştirecek potansiyele sahip olması gerektiğini savunmaktadır. 

Sosyalist Feminizm

Kadın, zaten ev içinde çalışıyor ve bir şeyler üretiyor; bunun karşılığını alması gerekiyor. Sosyalist feminizm, ataerkil sistemi cinsel politikanın adı olarak tanımlayan feminizm koludur. Ataerkillik kadının konumunun anlaşılması için kapitalist sistemle birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Sosyalist feministlere göre aile, üretimin ve dağıtımın yapıldığı yer, yani mücadelenin merkezidir. 

Radikal Feminizm

Sadece kadınların çalışabileceği kuruluşların olmasını, erkeklerle aynı yolda bile yürünemeyeceğini savunurlar. Radikal feminizm, kadınların ezilmişliğini; onların cinsiyetlerinin baz alınarak alt sınıf olarak kategorize edildiği temel bir politik ezilmişlik olarak tanımlar.


Ekleyen:Ümit SERT
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Sinemada Feminizm ve Feminist Film Teorisi(5385)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!