Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

TBMM Susurluk Resmi Komisyon Raporu - III
www.arsivbelge.com
TBMM Susurluk Resmi Komisyon Raporu - III dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
TBMM Susurluk Resmi Komisyon Raporu - III başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

Raporun Öncesi İçin Tıklayınız…

 III-          X- GENEL DEGERLENDIRME

Yasadisi örgütlerin devletle olan baglantilari ile Susurluk'ta meydana gelen kaza olayinin ve arkasindaki iliskilerin aydinliga kavusturulmasi amaciyla kurulan 10/89 Sayili Arastirma Komisyonumuzun çalismasi için gerekli olan sürenin azligi, yetkilerinin kisitliligi ve arastirma konularinin genisligi karsisinda büyük fedakarlikla dört aylik bir sürede elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde konu degerlendirilmistir.

03.11.1996 tarihinde Susurluk Ilçesi civarinda meydana gelen trafik kazasinda, ayni otomobil içerisinde Abdullah Çatli, Sedat Edip Bucak ve Hüseyin Kocadag'in birlikte bulunmalari, o tarihten itibaren, Türkiye gündeminde bas sirayi alarak bugüne kadar süregelen tartismalarin en önemli konusunu teskil etmistir.

12.11.1996 tarihinde Cumhurbaskani ile bir görüsme yapan, Anavatan Partisi Genel Baskaninin... bazi devlet görevlilerinin uyusturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi eylemlere karistiklarini, devlet tarafindan aranan bazi silahli eylemcilerinde bu devlet görevlileri tarafindan kullanildigini... ifade etmesi sebebiyle Sayin Cumhurbaskani 13 Kasim 1996 tarihli mektupla bu bilgileri Basbakana intikal ettirmislerdir. Bu mektupta özetle.... Emniyet Genel Müdürlügü bünyesinde özel harekat dairesi vardir... bu dairenin bazi elemanlari uyusturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi islere karismaktadir... Ö.L. Topal'i öldürenlerin itiraflari fevkalade enteresandir... asiret reisi devleti kullanmaktadir... Devlette görevli bazi kisilerin Özel Hareket Daire Baskani Ibrahim Sahin'den talimat aldiklari ve bunun Içisleri Bakani dahil bir takim yüksek yerlerin bilgisi dahilinde oldugu söylenmektedir...'' seklinde iddia edilen hususlara yer vermislerdir. Bu iddialar nazara alinarak Basbakanlik Teftis Kurulu Baskanligi, Içisleri Bakanligi ve Emniyet Genel Müdürlügü Teftis Kurullari tarafindan arastirmalar yapilmistir. Ayrica Türkiye Büyük Millet Meclisi'n de bu konularla ilgili bir arastirma komisyonu teskil edilerek arastirmalar sürdürülmüstür. Bu bilgilerin ve arastirmalarin yaninda Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Bassavciliginca da hazirlik tahkikati yukarida izah edilen olaylar ayri ayri tahkik edilmis ve toplanan delillere istinaden olusan kanaat fezlekenin muhtelif bölümlerinde ayrintili olarak izah ve ifade edilmistir.

Yukarida izah ve ifade edildigi üzere;

- Türkiye'de katliam sanigi olarak giyabi tutuklama karari ile, yurt disinda uyusturucu kaçakçiligi ve cezaevi firarisi olarak Interpol tarafindan kirmizi bülten ile aranan bir silahli eylemci ile, bu kisiyi yakalamak veya bulundugu yeri derhal güvenlik birimlerine bildirmekle görevli ve yükümlü olan üst düzey bir emniyet mensubunun bir milletvekilinin ayni ortamlarda birlikte olmalari ve bu birlikteligi, Abdullah Çatli'nin gerçek kimligi bilinerek uzun süreli yakin iliskiler içerisinde sürdürülmüs olmasi,

Bu kisilerin her üçününde üzerinde ruhsatli tabancalari, yanlarindaki korumalarin ayri ayri zati silahlarinin bulunmasina ragmen ayrica saldiri, suikast ve gizlice cinayet islemekte kullanilabilecek vahim nitelikte ve sayida silahlari ve mermilerle, 34 NUL 63 numarali sahte plakalari (koruma amaçli olmadigi Ist.Emn.Md. yazi ve arastirmasi ile saptanmistir.) ve birçok sahte belgeleri yanlarinda bulundurduklari nazara alindiginda, bu kisilerin son olaydaki beraberliginin basit bir tatil gezisi veya bassagligi ziyareti ile izah edilmesi inandirici görülmemistir. Kaldiki, yukaridaki tesbitlere göre bu beraberlik tesadüf degil önceden tesbit edilmis bir bulusma oldugu, Istanbul'da bulunduklari ilk günde Abdullah Çatli, Sedat Edip Bucak ve Hüseyin Kocadag'in gizlenin bulusmalari ve görüsmelerinden anlasilmaktadir.

Bu durum, adi geçen kisilerin, yanlarinda koruma olarak bulundurduklari kisilerle birlikte, yasalara aykiri silahli bir eylem hazirliginda bulunduklari kanaatini olusturmustur.

- Bu silahlardan ve mermilerden bir bölümünün Özel Harekat Daire Baskanligi kaynakli olduklari ve 1993-1994 yillari itibariyle Emniyet Genel Müdürlügünde kuvve kayitlarinda bulunmalari gerektigi tesbit edilmistir. Buna ragmen bu silah ve mermilerin kaza yapan otomobil içerisinde ve orada bulunan kisiler elinde ne maksatla bulunduklari ve onlara nasil intikal ettirildikleri, Emniyet Genel Müdürlügünün cevabi yazilarinda, izah edilememistir. Silah tasimasina yardimci olunmasi hususundaki özel belgeler ve diger iliskilerde nazara alindiginda bu silah ve belgelerin, belirtilen tarihlerde Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Agar ve Özel Harekat Daire Baskan Vekili olan Ibrahim Sahin'in talimatlari ve bilgileri dahilinde adi geçen kisilere verildigi kanaati olusmustur.

- Abdullah Çatli'nin üzerinde bulunan ve yukarida ayrintilari izah edilen sahte belgeler, Abdullah Çatli (Mehmet Özbay sahte kimligi ile) ve Yasar Öz adina düzenlenen silah tasima izin belgeleri ve hususi yesil pasaportlarinda yine, Mehmet Agar'in Emniyet Genel Müdürü oldugu dönemlerde ve onun bilgisi ve talimati dogrultusunda düzenlenerek, bu belgelerle, devlet tarafindan aranan ve birçok yasadisi eyleme katilmis olduklari saptanan kisilerin kolaylikla silah tasimalari ve kolaylikla yurtdisina çikis ve dönüsleri saglanarak çesitli imtiyazlarla donatilmis olduklari anlasilmistir.

- Ömer Lütfü Topal isimli kisinin öldürülmesinde (olay yukarida ayrintili olarak izah edilmistir) kullanilan silahin sarjöründe Abdullah Çatli'nin parmak izi bulunmus ve Abdullah Çatli'nin bu olaya istirak etmis oldugu bu somut delil ile tesbit edilmistir. Öldürülen Ö. Lütfü Topal Istanbul'da ve Türkiye'nin muhtelif yerlerinde faaliyet gösteren birçok kumarhanenin isletmecisidir. Bu isletmelerden çok büyük miktarlarda paralar kazanilmaktadir. Sami Hostan ve Ali Fevzi Bir isimli sahislarda Ömer Lütfü Topal'in Istanbul'daki bir kumarhanesinin ortaklaridir. Bu kisiler bir ihbar üzerine üç polis memuru ile (A. Çarkin, E. Ersoy, O.Yorulmaz) birlikte Ö.L.Topal'in cinayet zanlilari olarak gözaltina alinmislardir. Ist.Emm.Md.Asayis Sube Md.de gözaltinda bulunduklari sirada daha ilk saatlerden itibaren Sedat Edip Bucak Istanbul Il Emniyet Müdürüne defalarca telefon açarak bu kisileri gözaltindan kurtarmaya ve arastirmanin genisletilmesini engellemeye yönelik girisimlerde bulunmustur, arastirmanin 1. günü henüz tamamlandiginda ise. Mehmet Agar'in talimati Ibrahim Sahin'in bizzat Istanbul'a gelmesi ile bu kisiler apar topar Istanbul Emniyet Müdürlügünden Ankara Emniyet Genel Müdürlügüne götürülmüs ve orada kisaca ifadeleri alinip yüzeysel bir inceleme ile ve yasal olmayan bir uygulama ile serbest birakilmislardir. Hatta daha sonra birçok olayda adi geçen Ayhan Akça'nin saliverilme tutanaginda imzasi bulunmasi dikkat çekicidir.Kaldiki Istanbul'daki sorgulama ve sorusturmanin hukuka uygun sekilde yapilmadigi ve iddia edilen kasetin de elde edilemedigi anlasilmistir.

Bu kisilerin acele olarak Ankara Emniyet Genel Müdürlügüne götürülmeleri, özel timler hakkinda kamuoyunda olumsuz kanaat olusmasini önlemek olarak izah edilmeye çalisilmistir. Ancak, bu kisilerden ikisi sivil sahistir, özel timlerle iliskileri yoktur. Diger polis memurlarinin ise önceki tarihlerde özel harekat dairesi ile iliskileri zaten kesilmistir. Kaldiki, bu tür uygulamanin mutad olmadigi bizzat Istanbul Il Emniyet Müdürünün ifadesinde belirtilmistir. Söyleki; Emniyet amiri, baskomiser ve komiser rütbelerinde birçok emniyet mensubu muhtelif suçlardan muhtelif tarihlerde Istanbul Emniyet Müdürlügünde gözaltina alinarak sorgulamalari yapildigi halde (hatta bir bölümü orada suimuameleye maruz kaldiklarini iddia etmislerdir.) Emniyet Genel Müdürlügü veya Içisleri Bakanliginin bu kisiler hakkinda yapilan islemler ile herhangi bir sekilde ilgilenmedikleri ve ayrica Emniyet Genel Müdürlügü nezdinde herhangi bir arastirmaya kalkismadiklari, zaten bu olayda Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel'in de devre disi birakildigi ve kendisine herhangi bir bilgi verilmedigi anlasilmistir. Bunlarin disinda, Ö. Lütfü Topal'in öldürülmesi olayi sebebiyle gözaltina alinan bu üç polis memuru (Mustafa Altinok, Enver Ulu ve Ömer Kaplan isimli polis memurlariile birlikte) Ö.L.Topal'in öldürülmesine tekabül eden zaman diliminde, Sedat Edip Bucak'a koruma görevlisi olarak tayin edilerek orada toplanmalari saglanmistir. (koruma tayininde aciliyet unsurunun bulunmadigi ve birkisim islemlerdeki usulsüzlükler Basbakanlik Teftis Kurulu Raporunda ve yukaridaki ilgili bölümlerde izah edilmistir.) Ö.L.Topal'in öldürülmesine istirak ettigi somut delillerle saptanan Abdullah Çatli ile bu olayin zanlilari olarak gözaltina alinan ve ayni zamanda Ö.L. Topal'in ortaklari olan Sami Hostan ve Ali Fevzi Bir ile, Sedat Edip Bucak ve onun yukarida isimleri yazili korumalari, uzun süreden beri tanismaktadirlar ve siksik biraraya gelmektedirler. Keza, bu kisilerin hepsi Mehmet Agar ve Ibrahim Sahin ile de tanismakta ve onlarla da iliskili bulunmaktadirlar. Ö. L. Topal'in öldürüldügü günlere tekabül eden zaman diliminde ve ayrica bu olaydan önceki ve sonraki günlerde, Abdullah Çatli, Sedat Edip Bucak, Sami Hostan, Ali Fevzi Bir ve Sedat Edip Bucak'in korumalari arasinda yogun ve dikkat çekici sekilde telefon görüsmeleri yapildigi tesbit edilmistir. (telefon görüsmelerinin detaylari birkisim saniklar hakkinda iddianame ile dava açilmak üzere tefrik edilen dosyada ayrintili olarak izah edilmistir.) Yine, olayin vuku buldugu tarihe yakin zamanlarda Abdullah Çatli, Sami Hostan, Ali Fevzi Bir ve S.E.Bucak'inkorumalari, Siverek'te S.E.Bucak'in ikametgahinda toplanmislardir. (fotograflarla ilgili bölümde izah edilmistir.)

Adi geçen bu kisilerin böyle bir olay etrafinda yogun görüsme, beraberlik ve dayanisma içerisinde bulunmalari, özel kasitla hareket ettikleri kanaatini olusturmaktadir.

- Tarik Ümit'in kaybolmasi olayi ile ilgili bölümde izah edildigi üzere; Tarik Ümit'in kayboldugu gün, en son görüstügü kisiler Ibrahim Sahin'in uzun süredir yaninda bulunan ve görev iliskilerinin disinda daha ileri özel iliskiler içerisinde olduklari anlasilan polis memurlari Ayhan Akça ve Ziya Bandirmalioglu'dur. Ayhan Akça ve Ziya Bandirmalioglunun Tarik Ümit'in kaybolmasi olayi ile ilgilerini tesbit eden ve bu istikamette arastirma yapan Jn.Ast.Sb. Ahmet Altintas'a Ibrahim Sahin yasal olmayan bir sekilde müdahale ederek arastirmanin sürdürülmesini önlemistir. Bu olayda yine Abdullah Çatli, Sami Hostan, Haluk Kirci, Ibrahim Sahin, Ayhan Akça, Ziya Bandirmalioglu ve Ayhan Çarkin'in isimleri geçmektedir. Tarik Ümit'in kaybolmasi olayinda bu kisilerle iliskiyi tesbit eden MIT konturterör Daire Baskani Mehmet Eymür, Tarik Ümit'in Abdullah Çatli ve adamlari tarafindan kaçirildigini ve sorgulandigini ifade ederek durumu Emniyet Genel Müdürü Mehmet Agar ve Özel Harekat Daire Baskan Vekili Ibrahim Sahin'e intikal ettirmistir. Bu isimler ve bildirim karsisinda Mehmet Agar ve Ibrahim Sahin'in davranislari bu olayda Abdullah Çatli'nin varligi ve adi geçen diger kisilerle birlikte eylemleri hususunda bilgi sahibi olduklarini göstermistir.

Ayrica, Ibrahim Sahin'in koruma görevlisi olan Ayhan Akça'nin, yurtdisindan ülkeye, uyusturucu madde satisindan elde edilen parayi nakletmek suçundan yakalanan Dilek Örnek hakkinda, Istanbul DGM.C. Bassavciliginca halen tahkikati sürdürülmekte olan olaydada sanik olarak hakkinda yasal islem yapilmaktadir.

- Ayhan Akça ve Ziya Bandirmalioglu'nun çocuklarinin Istanbul'da bir gazinoda yapilan sünnet dügününde dosyada mübrez birkisim fotograflarda görüldügü üzere Abdullah Çatli ve Ibrahim Sahin'in, fezlekede adi geçen tüm polis memurlari ile birlikte olduklari görülmektedir. Ziya Bandirmalioglu'nun Istanbul DGM.C. Bassavciliginda sanik sifati ile alinan ifadesinde bu dügünde kirveligini yapan Abdullah Çatli'nin bu görevi Ankara'da Sedat Edip Bucak'in yazihanesinde bulunduklari bir sirada onunda önerisi ile birlikte kararlastirdiklari ve gazinonun ve dügününde bulunan sanatçilarin tüm masraflarinin Abdullah Çatli tarafindan ödendigini ifade etmistir. Bu olayda, adi geçen kisiler arasindaki iliskilerin ve beraberligin boyutlarini göstermektedir.

Tüm bu deliller ve belgeler ile birlikte nazara alindiginda, haklarinda fezleke düzenlenen kisilerle (ayrica haklarinda iddianame ile dava açilan ve yukarida isimleri geçen) kisilerin tüm olaylarda isimlerinin birlikte yeraldiklari görülmektedir.

Bu birlik ve beraberligin tesadüflerden ibaret olmadigi, polis memurlari saniklarin sadece koruma görevi yapmak maksadiyla tayin ve tahsis edilmedikleri, bunlarin özel kasit altinda bir araya toplandiklari ve bu suretle; devlet tarafindan muhtelif suçlardan aranan kisiler, kumarhane isletmecileri, birkisim yönetici ve siyasetçiler ile özel harekat daire baskanliginda görevli bazi polis memurlarinin cürüm islemek için tesekkül olusturduklari veya bu tesekküle katildiklari anlasilmistir.

Yapilan inceleme ve alinan bilgiler çerçevesinde degerlendirildiginde; konunun hukuksal, ekonomik, siyasal ,sosyal ve uluslararasi boyutlari bulunmaktadir.

Çikar amaçli yasadisi örgütlerin devletle olan iliskileri vardir ve devletin içinde yasadisi örgütlenme olusturulmaya çalisilmistir. Bu örgütlenme esas olarak, hukuk devletinden uzaklasilmasindan kaynaklanmistir. 1982 Anayasasi hukuk boslugu ortaya çikarmistir. Bu kamu yöneticileri üzerinde sorumluluk olusmamasina neden olmustur. 1982 Anayasasi'nin Geçici 15 nci maddesi ile getirilen dönemin Milli Güvenlik Konseyi Üyelerinin her türlü hukuki ve cezai sorumlulugunun bulunmadigina iliskin düzenleme buna bir örnektir. Geçmis iktidarlar dönemindeki Anayasayi bir kere delsek ne çikar'', Benim memurum isini bilir'' seklindeki hukuk disi uygulamalara iliskin sözler, kamu yöneticilerinin kendi baslarina hareket etmelerine yöneltmistir. Köseyi dön anlayisi yerlesmistir.

Devletin gizli istihbarat örgütleri ile ilgili yapi bozukluklari vardir. Bu örgütler kendi asil isleri yerine, operasyonlara ve baska islere katildiklari anlasilmistir. Bu nedenle, hukuk disi faaliyetlere girismelerinin denetlenmesinin zor oldugu ve kendi mevzuatlarina uyup uymadiklari dahi bilinememektedir. Mehmet EYMÜR'ün ifadesine göre, Gizli istihbarat örgütlerinin (MIT, Genelkurmay Istihbarat, Polis Istihbarat , JITEM v.s.) kontrol mekanizmalari olmadigindan, yaptiklari islerin hukuka uygun olup olmadigi denetlenememektedir.

Organize suç örgütlerinin devlete sizmalarinin baska bir nedeni de, ekonomiktir. Bu örgütler ekonomik güç elde etmek için siyasal gücü de kullanmaktadirlar. Karaparanin aklanmasinda, özellikle uyusturucudan sagladiklari gelirlerin (tahminen 50 milyar $) aklanmasi gerekliligi devlete sizmalarinda etkili olmustur. Ihracati tesvik eden kararlar alinmistir. Bu, önce ihracatin verilen tesvikler ile desteklenmesi seklinde olmustur. Yapilan bu uygulamalar kayitdisi ekonomi içinde karapara aklama islerini kolaylastirmistir. Bunlarin bir kismi hayali ihracat seklinde gerçeklesmis ve ihracati patlatmistir. Karapara ile ilgili ihracat tesvikleri, siyasîler tarafindan düzenlenen Karar, Teblig ve Genelgeler ile uygulanmistir. Dönemin Basbakan'inin Isviçre'deki bir otelde Berber Yasar ve Sekerciyan gibi bu alanda bilinen kisilerle görüsmesi bu isin göstergelerindendir. Daha sonra ayni dönemde gazinolarin açilmasi için hukuki kararlarin alinmasi da anlamlidir.

Karaparanin aklanmasi için çok sayida kumarhane ve gazinolarin açilmasina izin verilmistir. Özellikle, 1994 yilindan sonra yogunlasarak, Ömer Lütfi TOPAL'in sahibi oldugu Emperyal A.S'ye oyun salonlari izinleri verilmesi, giyabi tutuklu iken Istanbul'da gazinolar arasinda elini kolunu sallayarak dolasmasi, ayrica dikkat çekici niteliktedir.

Bankacilik mevzuatinda yapilan düzenlemelerden sonra banka kurulmasi kolaylastirilmis hatta tek subeli bankalar açilmasina izin verilmis ve bazi bankalarin mevduat ve öz kaynaklarinin üzerinde Hazine Bonusu ve Devlet Tahvili alarak sözkonusu kara paralarini aklamalarina olanak saglanmistir.

Ayni sekilde döviz bürolarinin sayisi hizla artarak bu islemleri kolaylastirir hale gelmistir. Özetle, karparanin aklanmasina uygun sartlar her dönemde hazirlanmistir.

Bütün bu organizasyonlarin bu kisilerce rahatlikla yapilabilmesi, vize alma zorlugu bulunan ülkelerden kolaylikla vize almalari ve yasal olmayan islerini karsi ülkelerde rahatlikla yapabilmeleri bu organizasyonlarin yurtdisi baglantilarinin da bulundugunu göstermektedir. Nitekim, Abdullah ÇATLI'nin 142 kere yurtdisina kolaylikla giris ve çikis yapmasi, vize zorlugu bulunan ülkelerden kolaylikla vize almasi buna bir örnektir. Bu iliskiler gizli servis düzeyinde (örnegin, Agca - Papa iliskisi) veya yasadisi örgütlerin birbirleriyle iliskisi seklinde ortaya çikmaktadir. Öte yandan, uyusturucu maddelerin yapiminda kulllanilan kimyasal maddelerin Avrupa ülkelerinde üretilmesi ve Avrupadan çikis yapmasi da bu görüsümüzü dogrulamaktadir. Komisyonumuzun yeterli zamani ve imkânlarinin olmamasi nedeniyle, konunun yurtdisi boyutu arastirilamamistir.

Diger taraftan; Milletin ahlakî degerlerini önemsemeyen bazi kamu görevlileri söz konusu yasal olmayan gelismelerde etkili olmustur.

Bazen de siyasîlerin konularindaki bilgi yetersizligi bu organizasyonlarin islerini kolaylastirmistir.

Öte yandan, Türkiye'nin cografik ve stratejik sartlari da bu olusumlarda etkili olmustur.

Toplumun sosyo - psikolojik yönünü birinci derecede etkileyen bu tür olaylarin baglantisi olan ve kamu adina bulundugu mevkiide görev yapan personel hangi mevkide olursa olsun, bu personelin bagli oldugu kurum hangi kurum olursa olsun Kurumun prestijinin sarsilacagi, yara alacagi yada devletin zarar görecegi'' düsüncesinin arkasina siginilip yanlis yapanlara göz yumulmasi yerine, hakkin adaletinin tesisi ve kanun hakimiyetinin saglanmasi için kisi veya kurum farki gözetilmeden yolsuzluklarin üzerine gidilmelidir.

Bilgisi ve görüsüne basvurulan birkisim kisiler Komisyonumuza; olaylarin 1970'li yillarda basladigini ve o dönemde devlette bazi güçlerin, sag - sol kavgasini baslattiklarini, devletin içindeki bazi kurumlarin haberdar oldugunu ve yönlendirdigini, sabah sol görüslü kisilere sikilan silahin aksam sag görüslü kisilere sikildigini söylemislerdir. Bu olaylar 12 Eylül 1980'ne kadar devam etmistir. 12 Eylül'den sonra bir kismi ülkücü olarak bilinen ve aranilan sahislardan olan bazilarinin devlet tarafindan yurtiçinde ve yurtdisinda bazi operasyonlarda kullanildigi, Komisyonumuza verilen beyanlar ve intikal eden birtakim bilgi ve belgelerden anlasilmistir. Bu sekilde kullanildigi anlasilan kisilerin, devlet imkânlarindan; yesil pasaport, silah belgesi ve bir takim maddi imkânlar seklinde en yüksek seviyede yararlandirildiklari görülmüstür. Önce resmi sekilde mesru amaçlarla olusturulan teskilatlarda yer alan bazi sahislar bir süre sonra aralarinda kurduklari iç örgütlenmeler ile mesru islerinin yaninda kendi adlarina çikara dayali yasadisi isler yaptiklari bu kisilerin yeterince kontrol altinda tutulamadigi ve neticede tamamen kendi kisisel çikarlari için hareket ettikleri anlasilmaktadir.

Bu olayin gerisinde;

1980'den sonra Türkiye'de görülen hizli ekonomik ve sosyal degisimin, bazi rantlarin ortaya çikmasina yol açmasi; bu rantlarin çok büyük rakamlara ulasmasi, bu kisileri hayali ihracat, haraç, çek senet tahsilati, kumar, uyusturucu ticareti v.b. yasadisi islerden çikar saglamaya yöneltmistir. Kayitdisi ekonomide bu isleri kolaylastirmistir. Kamu sektöründe Benim memurum isini bilir'' felsefesinin hakim kilindigi, bu dönemde bazi resmi olmayan gruplar (örnegin Papatyalar) Devlet islerini bazi yönleriyle istismar eder hale geldigi ve devlet idaresinin yozlastirildigi anlasilmaktadir. Hatta bu tip kisi ve guruplarin Türkiye'deki bilinen bazi siyasal partilerin kongrelerini etkiler hale geldikleri de yasanmis bir vakadir. Bu olumsuz gelismeler anilan kisilere daha da cesaret verirken, çikar amaçli organize suç örgütlerinin faaliyet sahalari genislemis, etkinligi daha da artmistir.

Konunun bilimsel yönüne bakildiginda; 70'li yillarin baslangicindan itibaren Bati ülkelerinde suç kovusturmasiyla yetkili makamlar, o zamana kadar anlami ve kapsami tam olarak teshis edilmeyen bir suçluluk türüyle mücadele hakkinda, yeni arastirma ve arayislara girismislerdir. Bu suçlulugun failleri, suç isleme metodlarini sürekli gelistirmekte ve böylece bu konudaki polis kovusturmasindan rahatlikla kurtulabilmektedirler. Çok gelismis bir profesyonellik ve ticarilestirme yoluyla islenen bu suçlar, organize suçluluk olarak adlandirilmistir. Bu tür suçlarin islenmesine katilanlar, legal bir görüntü arkasinda, serbest piyasa ekonomisinin imkânlarindan yasalara uygun davranan isadamlari gibi yararlanabilmektedirler. Hemen belirtmek gerekir ki, sözkonusu suçlarin failleri, illegal faaliyetlerinin toplum disinda kalarak degil, aksine legal bir görüntünün korunmasinda hatta bazen toplumun birkisim tabakalarinin destegiyle sürdürmektedirler.

Organize suçlarin teshisindeki zorluklar ve bu tür suçlulugun verdigi zararin önemi nedeniyle, klasik metodlar disinda yeni mücadele yollarinin aranmasi arastirmalarini zorunlu kilmistir. Bu tip suçlar ile mücadelenin zorlugu, bu organizasyonlarin iç bünyesine müdahele veya sizmayi önleyen ve çok iyi isleyen savunma, engelleme, sizdirmama mekanizmalarini sahip olmalaridir. Bu savunma mekanizmasi; yasadisi eylemlerin iyi bir sekilde düsünülüp planlanmasina ve icrasina, hiyerarsik bir grupsal yapilanmaya, uluslararasi irtibatlar kurmaya, profesyonel biçimde isleyen bir lojistige, yasadisi kazançlarin degerlendirilmesi ve mesrulastirilmasina, hizmet etmektedir. Disaridan gelecek müdahaleleri engelleyen bu mekanizma ile ceza kovusturmasina karsi özel önlemler alinmakta, örnegin komplocu taktikler uygulanmakta, kamu görevlilerine rüsvet verilmekte, tutuklu saniklar bilgilendirilmekte ve yakinlarinin ihtiyaçlari giderilmekte, onlara avukat tutulmaktadir.

Organize suçluluk çerçevesinde, organize olus biçimine göre farkli bazi derecelendirmeler, kademeler yapilabilir. Bu bakimdan en alt kademede çete suçlulugunun varligina sahit olunmaktadir. Orta derecede organize suçluluk ise, saglam, düzenli bir planlama ve stabil bir yapi göstermektedir. Agir organize suçluluk ise, mafya benzeri organizasyonlar sozkonusu olup, bunlar ekonomik kazanç yaninda siyasî gücü de elde etmeyi amaçlamaktadir.

Genis aile, çikara dayali yasadisi örgütlenme biçiminin organize ettigi suç ve suçluyu yasalara karsi koruma güvencesini yasadisi odaklarin korumasi altinda gören genis bir kitle yaratmak ve bu kitlede yer alan bireylere yasadisi isler yaptirmak, ki bunlar; silah, uyusturucu madde kaçakçiligi, gecekonduculuk, uyusturucudan kazanilan paralarin banka, bankerlik, müteahhitlik ve kumarhanelerde aklanmasi islemi, toprak gaspi, isgal, adalet mekanizmasinin felce ugratilmasi, dolayli iflaslar, irtikap, tekellesme, tekelleri kirmaya tesebbüs edenlere karsi güç kullanimi, silahli soygun, gasp, girisimcilik maskesi altinda yasal bosluklardan yararlanarak ekonomik çikar saglamak, avukatlik meslegini mafya toplum düzeninin devamini saglamak amaciyla istismar ederek, adalet mekanizmasina paraziter unsurlar sokmak ve adalet dagitiminda aracilik yapmak, (hemsehrilik, akrabalik, dostluk) iliskileri tesis ederek veya bu iliskileri kötüye kullanarak kolluk kuvvetlerini devletin degil, Mafya grubun çikarlari dogrultusunda kazanip yönlendirmek, haraç almak, korsan endüstri kurmak (marka, kaset, plak, ilaç, gida maddesi ve her türlü sanayi ürünün sahtekarligi), kalpazanlik, eksik gramajli ambalajlar, kaçak et kesimi, kaçak gida maddesi üretimi, pazar yerlerinde yer belirlenmesi, her türlü ihale yolsuzluklari, ihalelerde kaba kuvvet kullanilmasi, minibüs ve dolmus hatlarinin paylasimi, çay bahçeleri isletmeciligi, yerel yönetimler üzerinde rüsvet ve kaba kuvvet kullanarak baski tesis edilmesi, imar ve iskan islerinde yapilan yolsuzluklara arabuluculuk edilmesi (vergi daireleri, su ve elektrik isleri, tapu dairelerinde) yapilan yolsuzluklarda arabuluculuk yapilmasi, kamu görevi yapan dairelere para karsiligi adam yerlestirilmesi, sendikalarda faaliyette bulunarak kisi ve gruba çikar saglanmasi, her türlü bilet sahtekarligi, fuhusun organize edilmesi, randevu evlerinin korunmasinin üstlenilmesi, yolsuzluga egilimli bazi bürokratlarla fuhus ve kumar sektörü yönetimi arasinda aracilik yapmak, bürokratik tayinlerde aracilik yapmak, her türlü ideolojik çatismanin tirmandirilmasi ve böylece silah ve cephane tüketimine uygun pazarlar yaratilmasi, uyusturcu pazarlari yaratilmasi terörün bir yönetim ve iktidar araci olarak sürekli kullanilmasi, merkezi devlet otoritesine karsi güç kullanarak zaafa ugratilmasi, meydana gelen otorite boslugunun yasadisi örgütlü güçler tarafindan doldurulmasi, v.s.

Diger taraftan yasalara herkesten fazla saygiliymis gibi davranmak. Bu iki yüzlü davranisini bilip de bilmiyormus gibi görünen yandaslari, bürokrati kollamak ve kullanmak. Bu iki yüzlülüge karsi çikan bürokrata karsi ise yildirmak amaciyla kaba kuvvet ve silah kullanimi da dahil her türlü gücü kullanmak... baski yapmak... bu örgütlerin ilgi alanlari ve tipik davranislari olmustur.Hatta bazi kamu görevlilerinin öldürülmesi örnek olarak degerlendirilebilir.

Uygulama ve fiili durumun tesbiti amaciyla komisyon tutanaklarina yeniden dönüldügünde,

Bu kontrol edilemeyen güçlerin devletin bazi kurumlarinda çalisan birkisim görevliler ile iliski içinde bulunduklari, siyasî baglantilar kurduklari kuvvetle muhtemel görülmektedir. 1990'li yillarin basindan itibaren Güneydogu'daki terör olaylarinin artis göstermesi, bu bölgede terör ranti'' dogurmustur. Bu Bölgedeki asiret reislerinin güçlü hale getirilmesi bu rantin artirilmasini ve bölüsümünü kolaylastirmistir. Dogu ve güneydogudaki feodal yapinin olumsuzluguna yönelik iliskilerin bulunmasi, geçici köy koruculugu sistemi içerisinde toplumsal boyutuyla yarattigi mahzurlari yaninda, asiretlerin uyusturucu ve silah kaçakçiligi yapmasina zemin hazirlamistir. Faili meçhul cinayetler binleri bulmustur. Nitekim faili meçhul cinayetlerle ilgili olarak Hüseyin OGUZ Aksam istihbarat örgütleri bize bir liste verirdi, sabahleyin de tetikçiler bu listeleri gider vururlardi'' demistir. Faili meçhul cinayetler yasadisi örgüt mensuplarinin basi sayilacak kisiler üzerinde yogunlasmistir. Örnegin, kumarhaneler krali olarak bilinen Ömer Lütfi TOPAL, uyusturucu ticaretinin önde gelen kisilerinden Behçet CANTÜRK v.s. Siyasal nitelikli cinayetlerin önemlice bir kesiminin suçlularinin bulunamamis ve cezalandirilamamis olmasi, bir yandan bu cinayetleri yüreklendirici bir ortam olustururken, diger yandan da devlete olan güveni ciddi bir biçimde sarsmaktadir. Bu cinayetlerin kimler tarafindan islenmis olabilecegi yolunda çesitli tahmin, spekülasyon ve suçlamalara da neden olmaktadir. Bazan bu suçlamalar çesitli odaklarca amaçli olarak da yapilmaktadir. Bunun sonucu kitleler arasinda kirginliklar, güvensizlikler ve zaman zaman da kutuplasmalar dogmakta, tüm bunlar toplumun iç bütünlügünü, iç barisini agir bir biçimde sarsmakta ve devlet - toplum iliskisini ciddi bir biçimde zedelemektedir. Bu nedenle yasal olmayan eylemlere karisan kisiye, ister kamu görevlisi ister görevi olmasin vatandas olsun, yapilan eylem sonucunda hakkinda idari ve cezai islem yapilacagina yönelik kanun hakimiyeti saglanmalidir.

Yine, ülkemizde uzun süreden beri yasanan yüksek enflasyon ahlakî yozlasmayi beraberinde getirmistir. Bütün bu olumsuzluklar, kontrolsuz kalan güçlerin rant sektörlerini ele geçirmelerine imkân saglamistir. Bu rant sektörlerinin degerlendirilmesinde sözügeçen kisilerle birlikte, güvenlik güçlerinden birkisim görevliler, birkisim siyasetçilerin de bu kisilerle iliski içerisine girdigi anlasilmistir. Özel Hareket Daire Baskani Ibrahim Sahin ve Özel Hareket Daire Baskanligi'na bagli birkisim polis memurlarinin devletçe terörle mücadelede kullanilmak üzere ithal edilen silahlari ve imkânlarini sözkonusu yasadisi güçlerin islerinde kullandiklari iddialari ile yargilanmaktadirlar.

Bu kisilerin bu sekilde yasal olmayan yollardan bu rant'' lari saglamalarinda devlet görevlilerinden himaye gördükleri ve isbirligi içinde olduklari açiktir. Diger bir ifade ile, yasadisi örgütlerin yasadisi faaliyetlerinin devlet içerisinde bulunan bazi sahislarla irtibatli olduklari anlasilmistir. Bu irtibat, yapilan yasadisi faaliyetlere göz yumma, biilfiil isbirligi içerisinde olma seklinde ortaya çikmistir. Bu yasadisi örgütlerin, genelde uyusturucu, silah kaçakçiligi, kumarhanelerden gelir elde ederek varliklarini idame ettirdikleri anlasilmistir. Hukuka bagli çagdas hukuk devleti giristigi tüm eylemlerin ister kendi ajanlari olsun ister tasaron kullansin, yaptirdigi tüm faaliyetlerden sorumludur. bazi kamu görevlileri ve bazi siyasetçilerin isgal ettikleri makamlari kisisel kazanç ve siyasî amaçlarla istismar etmeleri giderek yayginlasmakta; bu neticede, örgütlü organize suçlari besleyen bir kaynak mahiyeti tasir hale gelmektedir. Kaldi ki hukuk devleti mesru olmayan personel kullanmamasi gerekmektedir.

Bu iliskilere örnek olmasi bakimindan; Yurdisinda uyusturucu madde kaçakçiligindan 5 yil Belçika, 5 yil ABD'de mahkumiyeti bulunan Ömer Lütfi TOPAL'in Yönetim Kurulu Baskani ve sahibi oldugu Emperyal Otelcilik ve Turizm A.S. özellikle 1994 yilindan sonra Turizm Bakanliginca yayinlanan Talih Oyunlari Yönetmeliginin ilgili hükümlerine göre, sözkonusu uyusturucu madde kaçakçiligindan almis oldugu mahkumiyetten dolayi hiçbir sekilde bu sirkete talih oyunlari isletme izni verilmemesi gerekiriken, adigeçenin yönetim kurulu baskani ve sahibi oldugu sözkonusu sirket adina 13 sirkete talih oyunlari isletme izni Turizm Bakanliginca verilmistir. Diger taraftan, sadece bir otelde kayit disi bulunan oyun masalari ve oyun makinalari için devlete ödenmesi gereken katki paylarindan sadece 1994 yilinda yaklasik 200.000 $ kaybi vardir.. Bu rakam tüm kumarhaneler için bütün yillari içine alacak sekilde düsünüldügünde büyük rakamlara ulasacagi tahmin edilmektedir. Mevcut oyun araç ve gereçleri yokmus gibi gösterilerek, bunlarin yerine kayitdisi kumar alanlarinin olusmasini saglamak amacina yönelik oldugu düsünülen ithallere izin verilmistir.

Kamuoyunda hayali ihracat olarak bilinen konuda, gerçek disi ihracat yapanlara genellikle belirtilen organizasyonlara haksiz yere devlet bütçesinden trilyonlarca tesvikler ödenmistir. Hazine arazilerinin yagmalanmasina izin verilmistir. Yasa disi örgüt mensuplarinin basi sayilan kisiler hakkinda çesitli suç iddialarina ragmen herhangi bir islem yapilamamasi, yakalananlarin bir kisminin ( Örnegin, Kürsat YILMAZ) ellerini kollarini sallayarak hapishanelerden ceza aldiklari gün çikmalari düsündürücüdür. Yasa disi örgüt mensuplarina yapilan baskinlar önceden kendilerine bildirildiklerinden, yapilan baskinlardan sonuç alinamamistir. Eski Basbakan Yardimcisi Murat KARAYALÇIN, Devlet ve Çalisma Eski Bakani Ziya HALIS, HADEP Denizli Il Baskani Yavuz ALTINMAKAS, DEHA TV Sahibi Bulut ÖZDEMIR'i öldürecektik. Musa ANTER'i de öldürdük diye ve haklarinda Diyarbakir Devlet Güvenlik Mahkemesince yakalama müzekkeresi düzenlenmis olan suçlularin otellerde agirlanmasi düsündürücüdür. Ayrica bu kisileri yasalar geregi ihbar ile görevli ve sorumlu olanlarin da sorgulanmasi gereklidir. Bütün dünyada yankilar uyandiran Uluslararasi rüsvet ve yolsuzluklarin önemli bir örnegi olan Lockheed olayi ülkemizi de yakindan ilgilendirmistir. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 1976 yilinda Meclis Arastirma Komisyonu kurulmustur. 15 ay çalisma neticesinde 524 sayi ile 278 sayfalik bir rapor hazirlanmistir. Bu rapor bugün tartistigimiz gerçekleri yillar önce görmemizi saglayabilirdi. O nedenle Lockheed raporunun yeniden gün isigina getirilmesi uygun olacaktir. Yasa disi örgütlerin hukuk devleti kurallari çerçevesinde önlenmesi ve tamamen ortadan kaldirilmasi gerekirken, aksine büyütülmüslerdir. Bu büyüme siyasîler, güvenlik güçleri, istihbarat teskilatlarinin görevlerini yapmamasindan kaynaklanmistir. Bütün bu gelismeler yasadisi olarak adlandirilan bu örgütlerin ve olusumlarin büyümelerine ve etkinliklerini artirmalarina yol açmistir. Bütün bu gelismelere ragmen, hukuki takibatlar yapilamamis, yapilanlardan da bir çogu sonuçsuz kalmistir.

Sözkonusu suç örgütleri ile ilgili bilgiler devletin güvenlik birimlerinde oldugu halde, bu bilgilerin devletin en üst seviyedeki görevlilerine verilmesi gerektigi, verilmemis ise ilgili kamu görevlilerinin sorumlulugunun bulundugu düsünülmektedir.

Devlet içinde çok sayida istihbarat teskilati kurulurken, bunlar arasinda koordinasyonsuzluk ve çekisme yasandigi anlasilmistir. Hatta JITEM'in ne görev yaptigi tam olarak ögrenilememistir.Jitemin varligi tartisilirken eylemlerinin tartismasiz gerçek oldugu ortaya çikmistir. Kamu sektöründeki teftis ve denetim sistemi bu arada islevsiz birakilarak denetim sistemi çökertilmistir. Özellikle kamu kuruluslarinda, muayyen bir dönemden itibaren devlet içerisinde çalisma mekanizmasini yavaslattigi ve ekonomik gelismeyi engelledigi gerekçe gösterilerek denetim, inceleme ve teftis islemleri yavaslatilmis, denetim elemanlarinin ücretleri alt seviyelere çekilmistir. Denetim islemleri periyodik olarak her yil yapilmak yerine, ihtiyaç duyuldugunda yapilir hale getirilmistir. Devletin güvenlik raporlarinda mafya ile iliskisi oldugu söylenen kisilerin zaman zaman en önemli görevlere atanmis ve Bakan dahi yapilmistir.. Hasan Celal GÜZEL'in verdigi bilgilere göre, bunlarin bilinçli yapildigi, yolsuzluga karistigi iddia edilen Bakanlarin bir bakanliktan alinarak, baska bir bakanliga atandigi ögrenilmistir. Bütün bu gelismeler sonucunda, çagdas anlamda hukuk devleti olma yapisindan uzaklasilmis ve devlet içinden de yandaslar, isbirlikçileri olan yasadisi güçler olusumuna ve bu güçlerin yasal olmayan sekilde yukarida belirtilen alanlardan büyük kazançlar saglamalarina olanak saglanmistir. Bu örgütler amaçlarina ulasmak için, her türlü yasadisi faaliyeti (tehdit, adam öldürme, haraç, v.s) yapar hale gelmistir. Olaylarin üzerine gidecek devlet görevlilerinin (güvenlik güçleri, adli merciler) ve vatandaslarin ( sikayet, sahitlik seklinde) güvenligi yeterince saglanamamis ve sözkonusu yasal olmayan güçler her türlü yasal olmayan islerini kolaylikla yapar hale getirilmistir. Bu durum vatandasin devlete olan güvenini olumsuz yönde etkilemistir. Olaylarin bu sekilde gelismesinde, devletimiz adina kamu görevlilerince yapilan birkisim islemlerin devlet sirri kavrami altinda saklanmasi etkili olmustur. Buna, Korkut EKEN'in Silahlari nereye verdigimi söyleyemem. Çünkü devlet sirridir'' demesi bir örnek olusturmaktadir. Yasalarimizin bu olaylara yönelik cezalarinin yeterince caydirici olmamasi da bu olusumlari desteklemistir.

Çikar temeline dayali organize suç örgütlerinin devletin yasal ve idari bakimdan bos biraktigi veya zaafiyeti bulundugu alanlarda, faaliyet sahasi bulmakta ve yasamlarini hem birbirleriyle hem de yurtdisi uzantilariyla ve bazi kamu görevlileriyle de sürekli veya is bazinda isbirligi yaparak sürdürmekte olduklari görülmektedir.

Örgüt suçlari ile mücadele ister siyasî amaçli, isterse çikar amaçli suç örgütleri olsun bu yeni tip suçluluga göre, düzenlenmis hukuk normlarina ihtiyaç göstermektedir. Bu normlarin vakit geçirilmeden hazirlanmasi gerektigni son aylarda ve çalismalarimiz sirasinda yasadigimiz olaylar bize göstermistir. Yasal ve idari sistemin günün kosullarina uyarliyarak devleti güçlendirmek sarttir. Aksi halde; demokratik yapilarin hukuk devletine iliskin kurumlarin varligi yasadisi ve kriminal ögelerin sizmasiyla birlikte temelinden çökertilebilmektedir. Konu örgütlerde bir örneklik yoktur. Herhangi bir kesintide hizla degismekte ve yeni sekliyle teskilatlanmaktadir.

Kanunilik ve mesruluk arasindaki baglanti demokrasinin olmazsa olmaz kosuludur. Herseyin hukukun içerisinde cereyan etmesini saglamak ve gözetmek devletin görevidir. Çözümün mesruiyetin disinda aranmasi kabul edilmemelidir. Hukuk devleti, az yetkiyle çok is yapilan devlettir. Bu devlette, kamu görevlileri sadece yasalarin uygulayicisi olduklarinin bilincindedir. Bu tariften yola çikarak, devlette görev alan bürokratlar yasalarin disina çikarak uygulama hakkini kendilerinde görmektedirler. Bazi bürokratlarin, kendilerini devletin sahibi gibi görebilmekte ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden bilgi gizlemektedirler. Komisyon çalismalarimiz sirasinda, bazi Devlet kuruluslari Komisyon çalismalarina yeterince aydinlatici bilgi vermemislerdir. Özellikle,Genelkurmay Baskanligi Komisyonumuzca istenilen bilgilere karsilik sert bir cevap vermistir. MIT Komisyonumuzu bilgi vermemistir. Bu durum vatandasin devlete olan güvenini olumsuz yönde etkilemistir.

ÖNERILER

Komisyonumuzca mezkur konuyla ilgili olarak alinan bilgiler ve yapilan incelemeler ile daha önce Meclis Arastirma Komisyonlarinca tanzim edilen Hayali Ihracat ve Faili Meçhul Suçlari Arastirma Komisyonlarinin raporlarinda yer alan konumuzla alakali önerilerden bir kaçi da raporumuza alinarak, asagidaki önerilerin yapilmasi uygun görülmüstür.

TBMM'nce Yapilmasi Gerekenler:

• Adalet ve Yargi reformu yapilmalidir. Bu konudaki reform yasa tasarilari süratle yasalastirilmalidir. Yarginin yeniden yapilandirilmasi ve yargilamanin hizlandirilmasi ile olaylarin üzerine kararlilik ile gidilebilmesi için gerekli düzenlemeler yapilmalidir. Hakim ve savcilarin mali durumu iyilestirilmelidir.

Adli polis teskilati kurulmalidir.

Türk Ceza Kanunu kapsamina günümüz suç tiplerini karsilayacak maddeler konulmalidir. Türk Ceza Kanununda, organize suçlara iliskin yer alan cezalar caydirci hale getirilmelidir.

Devlet sirri kavraminin sinirlarinin belirlenmesi ve bu sirlarin parlamentonun bilgisine istenildiginde açilmasi hukuk devletine islerlik kazandirmak açisindan gerekli görülmektedir.

Herkese mal beyani getirilmelidir. Kamu görevlilerinin mal beyanlari açik olmalidir. Parasal iliskilerin sözkonusu olabilecegi yerlerde görev yapan kamu görevlilerinin mal varliklarindaki degisiklikler mutlaka en az iki yilda bir denetim elemanlarinca hakli bir artis gösterip göstermedigi açisindan kontrol edilmelidir. Ayni sekilde TBMM üyelerinin mal varliklarinin Sayistay tarafindan denetlenmesine imkân veren düzenlemelerin yapilmasi gerekmektedir. Bu paralelde 3628 sayili Kanunda gerekli degisiklikler biran önce gerçeklestirilmelidir. Özel kisiler için nereden buldun Yasasi etkin bir sekilde çalistirilmalidir.

Devlet yapisinin yeniden düzenlenmesi, mafya, uyusturucu kaçakçiligi, mason localari, 1980 öncesi terör, kontgerilla, mafya, kumarhaneler; halkin güvenliginin saglanabilmesi için arastirilmalidir. Italya'daki Gladyo hareketinin arkasinda P-2 Mason Locasi çikmistir. Bu nedenle, Türkiye'deki benzerleri hakkinda böyle bir fikrin dogmamasi için genis bir arastirma yapilmalidir.

Güneydogudaki feodal yapi, terörün nedenleri ve arkasindaki rantin, koruculugun, uyusturucu ticareti ve karaparayla ilgili devlet içindeki organizasyonlarin her yönüyle arastirilmasi gerekmektedir.

Olaganüstü hal kaldirilmalidir. Güneydogu, ekonomik ve sosyal yönden hizla kalkindirilmalidir. Bu bölgede egitim ve kültür seviyesi yükseltilmelidir.

Türkiye'de Meclis Arastirma Komisyonlarinin görev süresi artirilmali ve yetkileri genisletilmelidir. Kamuoyuna mal olmus konularin yeterli ayrintida incelenebilmesi için yeterli süre iznini verecek Iç Tüzük düzenlemeleri geciktirilmeden yapilmalidir. Ayrica, bu Komisyonlara islevsel hale getirecek yeni düzenlemeler yapilarak, bu Komisyonlarin yetkileri artirilmalidir.

Ülkemizde mevcut Ihtisas Komisyonlarinin yaninda, Bati Ülkelerindeki her konuda inceleme, arastirma ve denetleme yetkisi olan Daimi Komisyonlarin kurulmasi yönünde gerekli Iç Tüzük degisikliginin yapilmasi yararli olacaktir

Polis, jandarma ve istihbarat birimlerinin yeniden yapilanmasi, etkinliklerinin artirilmasi, fonksiyonlarinin tanimlanmasi, etkin görev yapmalari için mali ve sosyal imkânlarinin iyilestirilmesi, moral güçlerini arttiracak alt yapinin olusturulmasi, hem güvenlik güçlerinin kendi aralarinda, hem istihbarat birimlerinin kendi aralarinda, hem de bu birimler arasinda koordineli çalisma saglayacak bir yapi olusturulmalidir.Istihbarat birimleri arasindaki koordinasyonsuzluk süratle giderilmelidir. Istihbaratin sivillestirilerek tek çati altinda toplanmasi ve Basbakan ve Parlamentoya karsi sorumlu olmasini saglayici düzenlemeler geciktirilmeden alinmalidir.

Güvenlik güçlerinin yurttaslarin güvenligiyle ilgili bir sekilde olusturulmasi yararli olacaktir.Polis özel timlerine jandarma bölgelerinde de rahatlikla operasyon yapabilmelerini saglayan hukuki düzenlemeler yapilmalidir. Sehirlerde emniyet, köylerde jandarma adi suçlara yöneltilmeli, terör suçlari ile mücadele polis özel timlerin birakilmalidir. Polisin sehirlerde ve kirda da ayni görevi yapabilecek sekilde yeniden düzenlenmesi, Jandarmanin Silahli Kuvvetler içerisinde ülke korumasi ile ilgili görevlere çekilmesi gerekir.

Terörle mücadelede yöntemin yanlisligi konusunda cidi bir Meclis Arastirmasi yapilmalidir. Terör sorunu üzerine dogru teshisler konularak, ortaya çikan terör ranti kaldirilmalidir.

Parti içi demokrasi gerçeklestirilmeli, Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Yasasi dahil, devletin tüm kurum ve kuruluslariyla, demokrasinin gerçek ilkeleriyle uyusur sekilde yeniden yapilandirilmasi saglanmalidir. Bürokratik olusum bu yapiya uygun hale getirlmelidir.

Bütün kamu görevlilerinin isledikleri suç iddialarindan dolayi haklarinda gerekli yasal takibatlarin ilgili adli mercilerce dogrudan yapilmasini engelleyen düzenlemeler (Memurin Muhakemati Hakkinda Kanunu Muvakkat) degistirilerek, ilgili adli mercilere bütün kamu görevlileri hakkinda dogrudan takibat yapabilme imkâni saglanmalidir.

Yasadisi suç örgütlerinin uyusturucu madde kaçakçiligi, kumar, haraç, çek - senet tahsilati ve arazi yagmalamalarinin süratle önüne geçilmesi ve benzer amaçlara yönelik olacak olusumlarin engellenmesi için, Adalet Bakanliginca hazirlanan Organize Suç Önleme ve Suç Örgütleri Hakkinda Kanun Tasarisi zaman geçirilmeden yasalastirilmalidir. Bu Yasa Tasarisindaki cezalar caydirici olmasi bakimindan en yüksek seviyede tutulmalidir. Bu yasa düzenlemesinde sözkonusu yasadisi islerden elde edilen varliklarin genis kapsamli sekilde tamaminin devlet tarafindan müsaderesini zorunlu kilan hükümler konulmalidir. Tek merkezden yönetilen bir sistemle mücadele usulü getirilmeli ve bu merkezce esgüdüm saglanmalidir. Bu paralelde özel mücadele ve kovusturma birimleri olusturulmalidir.

Polis suç kanitlari toplama ve degerlendirme yasasi çikartilmalidir. Psikotropik maddelerin kullanimi ve takibine dair yasanin eksikliklerinin giderilmesi yönünde bir çalisma yapilmalidir.

Kuvvetler ayriligi ilkesi fiilen uygulamaya geçirilmelidir.

Yasama dokunulmazligi yeniden düzenlenmelidir.

Bankalar Kanununda yapilacak degisiklik ile büyük miktarlarda para akimlari kontrol altina alinmalidir.

Geçici Köy Koruculugunun kaldirilmasi, bu gerçeklesinceye kadarda sinirlandirilmasi ve bu saglanincaya kadar da siki bir kontrol altinda tutulmasi gerekmektedir.

Yasadisi olaylarin yogunluk gösterdigi, daha çok büyük rantlarin ortaya çiktigi yerler, basta Istanbul olmak üzere metropollerdir. Özellikle Istanbul yurtiçinde yasadisi yasamin merkezi konumundadir. Bu nedenle irdelenmesi gerekir. Istanbul'un idari yapisinin gözden geçirilerek, yönetici kadrolarina yapilacak atamalara özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Yine memur statüsündeki kamu görevlilerinin atama, terfi ve görev süreleri ile özlük haklarinin düzenlenmesi önem arzetmektedir.

Yürütme Organinca (Ilgili Idarelerce) Yapilmasi Gerekenler:

Hukukun üstünlügü saglanmalidir. Bütün islemler hukuk içerisinde ve kamu vicdanini tatmin edici sekilde meydana gelmelidir.

Silah alimlari kontrol altina alinmalidir.Herkese silah ruhsati verilmemelidir. Her silahin balistik kayitlari bulunmalidir. Ruhsatsiz silah bulundurmanin cezasi caydirici hale getirilmelidir.

Kamu kuruluslarinin Güneydogudaki kadrolarina, asaleten, yetenekli, liyakatli ve deneyimli personelin atanmasi yapilmalidir.

Kanundaki haklardan istifade eden itirafçilara yeni kimlikler verilerek OHAL Bölgesinden uzaklastirilmalari saglanmalidir. Adeta, bu sahislari devletin veya baska kisilerin kullanmasi görüntüsünü veren devlet - itirafçi iliskisine son verilmelidir. Bu baglamda, Itirafçilik Yasasi yeniden ele alinmalidir.

Gümrükler kontrol altina alinmalidir.

Büyüksehirlere göçün önlenmesi hususunda gerekli tedbirlerin alinmasi gerekmektedir.

Denetim ve Teftis sistemi çok önemli olup, önemine uygun bir konuma getirilmelidir. Teftis sistemine islerlik kazandirilmalidir. Denetim elemanlarinin yetkileri ve imkânlari iyilestirilmelidir. Içinde bulundugu birimin en üst kademesi ile ilgilendirilmeli, müdaheleden korunmali ve güvence getirilmelidir. Kamu idarelerindeki teftis ve denetim islemlerinin periyodik olarak sürekli yapilmasi saglanmalidir.

Özellestirmede karaparanin aklanmasina izin verilmemelidir.

Kumarhaneler tamamen kapatilmalidir.

Kayitdisi ekonominin kayit altina alinmasi gereklidir.

Organize suçlarla ilgili olarak bir bilgi bankasi olusturulmalidir

Faili meçhul olaylar, ilgili güvenlik birimleri ve adli mercilerce mutlaka aydinlatilmalidir.

Basbakanlik Teftiş Kurulu'unun bu konudaki raporunda deginilen, Maliye ve Içisleri Bakanligi ile Emniyet Genel Müdürlügü bünyesindeki inceleme ve sorusturma sonuçlari takip edilmelidir. Mezkur rapordaki öneriler ilgili kamu kurum ve kuruluslarinca yerine getirilmelidir.

Raporun bir örneginin önerilen hususlarinin gereginin yerine getirilmesi için ilgili Devlet Kuruluslarina intikali saglanmalidir.

Sonuç ve kanatine varilmistir.

İş bu rapor saygi ile Yüce Meclis'in takdirine sunulur. 03.04.1997


Ekleyen:Ümit SERT
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Staj Raporu Hazırlama Kuralları(5442)

Resimde Mekan, Derinlik ve Yüzey Düzenlemesi Analizleri(5383)

Çağdaş Türk Resim Sanatında Yönelişler ve Çağdaş Türk Resim Sanat Tarihi(5377)

TBMM Susurluk Resmi Komisyon Raporu - II(5372)

insan haklarının korunması ve bununla görevli organlar(5371)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!