Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

Türkiye 2013 - Siyaset, Hukuk, Dış Politika, Ekonomi
www.arsivbelge.com
Türkiye 2013 - Siyaset, Hukuk, Dış Politika, Ekonomi dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
Türkiye 2013 - Siyaset, Hukuk, Dış Politika, Ekonomi başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

2013’te Türkiye. (Siyaset, Hukuk, Dış Politika, Ekonomi, Eğitim)

2013 yılı, vesayetçi sistemin tasfiye edilmesi sonrasında demokratik bir siyasal sistemin hangi ilkeler üzerinde, hangi aktörler eliyle inşa edile­ceğine yönelik siyasal mücadelenin bütün hızı ve yoğunluğuyla yaşandığı bir yıl oldu. 2013 yılın­daki siyasal gelişmeleri doğru analiz edebilmek için bir yandan vesayetçi aktörlerin siyasal ikti­dar üzerindeki belirleyiciliklerinin son bulmasını sembolize eden 2010 anayasa referandumunu ve AK Parti’nin güçlü iktidarını tescilleyen 2011 genel seçimlerini akılda tutmak; öte yandan da 2014 ve 2015 yıllarında gerçekleşecek olan ye­rel, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerini göz önünde bulundurmak gerekir. Öncesi ve sonra­sındaki bu kritik siyasi momentler, 2013 yılının hızlandırılmış bir periyotta yaşanmasına, siyasal mühendisliklerin olanca açıklıklarıyla tekrar si­yasal sahneye geri dönmesine, siyasal ve toplum­sal muhalefetin canlanmasına ve sürpriz ittifakla­ra girmesine yol açtı.

2013 yılı perspektif mücadelelerinin so­mut gelişmeler ve politikalar üzerinde daha da keskinleştiği, bu yapısı itibariyle siyasal ve top­lumsal alandaki kutuplaşmayı derinleştirdiği bir yıl oldu. Çözüm süreci, yeni anayasanın yazımı, Gezi eylemleri, dış politikada yaşanan gelişme­ler, demokratikleşme adımları ve yerel seçimler gündemi, 2013’te sadece siyaseti tanımlayan ana gelişmeler olmakla kalmadı, farklı perspektiflerin de ana mücadele zeminini teşkil etti.

2013 yılı eski siyasal sistemin tasfiye edil­diğini tescil etmesine rağmen yeni Türkiye’nin hangi parametreler ve değerler üzerinde inşa edi­leceği etrafında yaşanan keskin mücadele dolayı­sıyla, inşa sürecini başlatan bir yıl olmak yerine bir “geçiş” yılı olarak nitelenebilir. Türkiye’nin 2014-2015 yıllarında üç seçimlik bir maratona girecek olması, bu seçimlerden sonra ortaya çı­kacak tablonun aynı zamanda Türkiye’nin nasıl ve kimin eliyle inşa edileceğini de temsil ediyor oluşu, bu “geçiş evresinin” muhtemelen 2015 yı­lına kadar devam etmesine sebebiyet verecektir. Bu “geçiş dönemin” ana tanımlayıcı özelliği po­zisyonların ilkelere öncelenmesidir.

Çözüm sürecinin sadece AK Parti – BDP ekseninde ilerliyor olması, bir inşa dönemi ens­trümanı olan yeni anayasa sürecinin fiili ve resmi olarak sona ermesi, pozisyonların ilkelere öncelen­diği geçiş dönemi siyasetinin bariz bir sonucu ola­rak dikkat çeken iki husustur. Bu durumda, 2013 yılında yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmelerin siyasi partilerin pozisyonları üzerinden değerlendi­rilmesini daha anlamlı ve gerekli kılmaktadır.

AK Parti, bu geçiş döneminde, siyasal siste­min vesayetten artakalan tortularını temizlemekle ve inşa sürecine bir ön hazırlık işlevi görecek işaret taşları döşemekle uğraştı. İnşa dönemi siyasetinin en önemli bileşenlerini oluşturan devletin farklı kimlik gruplarıyla eşitlik temelinde demokratik ve hakkaniyetli bir ilişki kurmasını ifade eden Çözüm Süreci ile tesis edilecek sistemin hem temelini hem de çatısını oluşturacak yeni bir anayasanın yapımı, AK Parti’nin 2013’teki ana gündemini oluşturdu. Fakat ülkenin geçiş evresinde olması nedeniyle Çözüm Süreci yavaş ilerlerken, yeni anayasanın yapımı ise siyasi partilerin tartışmalı konularda birbirleriyle uzlaştırılması mümkün olmayan po­zisyonları nedeniyle başka bir döneme ertelendi.

Öte taraftan, yeni Türkiye’nin AK Parti eliy­le inşa edilmesini arzulamayan çevreler de AK Parti karşıtı mücadelenin dozunu yükseltti. Gezi eylemlerinin hem içeride hem de dışarıda yarat­tığı psikolojik iklimden yararlanan bu cephe AK Parti’ye karşı muhalefetini keskinleştirdi. Bu çer­çevede, bu yıl AK Parti’ye yöneltilen eleştirilerin nitelik ve format açısından önceki yıllardakinden farklılık arz ettiği söylenebilir. Daha önce AK Par­ti’nin spesifik politika ve icraatları, demokratik­leşme atılımlarının hızı ile inşa siyasetinin yöne­limine getirilen eleştiriler, bu yıl partinin kimlik kodları ve kısıtları ile liderinin siyasal vizyonuna çevrilerek ontolojik bir mecraya sokulup anlamlı ve yapıcı bir eleştiri olma özelliğini önemli öl­çüde yitirdi. AK Parti’nin Türkiye’yi yönet(ebil) mek ve yeni Türkiye’yi inşa etmek için gerekli olan zihni formasyon ile demokratik kültürden yoksun olduğu iddia edilerek yeni bir alternatife ihtiyaç olduğu vurgusu sıklıkla yapıldı.

Böylesi bir ortamda, CHP, AK Parti karşıtı Türkiye kurgusunun ana merkez-üssü-partisi hali­ne geldi. AK Parti’nin dış politikasının eleştirildiği bir ortamda, CHP, Suriye ve Mısır ziyaretleriyle mevcut dış politikadan farklı bir dış politika izle­yeceğinin mesajını vermeye çalıştı. Türkiye Batı ilişkilerinin gerildiği bir dönemde ise Kılıçdaroğ­lu, Washington ziyaretiyle Batı kamuoyu ile karar alıcılarının duymak istediği mesajları verdi. Gezi olayları sırasında toplumda umut doğuran bir siyasal vizyon ortaya koymaktan ziyade sokağın peşine düşerek buradan siyaset devşirmeye çalışan CHP, büyük şehirlerde yerel seçimlere de sosyal demokrat adaylardan ziyade eski MHP’li aday Mansur Yavaş ile CHP’yle sorunlu ilişkilere sahip Mustafa Sarıgül’e ibreye çevirerek ilkelerden arın­dırılmış, sadece AK Parti karşıtlığına indirgenmiş bir pozisyon siyaseti izleyeceğini ortaya koydu. Bu da Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığına seçilmesi üzerine CHP’den beklenen daha özgür­lükçü ve sosyal demokrat bir siyasetin izlenme­yeceğinin göstergesi olarak değerlendirildi. 2013 yılında, CHP’nin çözüm sürecinde izlediği siyaset ile yeni anayasanın tartışmalı konularında önemli ölçüde eski yapının devamını öngören milliyetçi- Kemalist yaklaşımı bu durumu somut politikalar üzerinden de teyit etmektedir.

Makalenin Tamamı için Tıklayın…

 Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler Analizi Videoları için tıklayın…


Ekleyen:Ümit SERT
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Türkiyenin İngilizce Tanıtımı ve Türkçesi(5821)

Türk Dış Politikası - Makale(5422)

Dış Kuvvetler ve Oluşturdukları Yeryüzü Şekilleri(5402)

Ağız ve Diş Sağlığı(5391)

İşletmelerin Ekonomi İçindeki Önemi ve Ekonomik Birim Olarak İşletme(5387)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!