Portre ve Otoportre Kavramları
Otoportre nedir?
Otoportre, kişinin kendi portresini çıkarmasına denir. Kişi kendini yazı dili ile ya da sözlü olarak da diğer kişilere anlatabilir. Ancak gerek ressamların ve fotoğrafçıların gerekse heykeltıraşların kendilerinin portrelerini çıkardıkları eserler otoportre olarak adlandırılır.
Otoportre eserleri daha ziyade fotoğrafçılık alanında çok sık görmekteyiz. Hatta fotoğrafçılık sektöründe bu “Kendi fotoğrafını çekemeyen, başkasının fotoğrafını çekemez.” sözü ile ifade edilmiştir. Fotoğrafçılık alanında otoportre, kişinin o an ki ruh halini yansıtabilmesi, doğal olabilmesi açısından önem taşır. Çekilen fotoğraflar kötü eleştiri kaygısı olmaksızın ya da zoraki bir çaba ile güzel çıkmaya uğraşmaksızın çekilmiş olması önemlidir. Fotoğraflarda korkudan, sevince kadar birçok konu ele alınabilir.
Otoportre tarihine değinecek olursak, insanların ilk otoportre deneyimlerine mağara resimleri ile başladığı tahmin edilmekle birlikte ilk örnek Orta Çağ döneminde Mısır firavunu Akhenaton‘un kendisinin ve karısının heykellerini yaptırması olarak bilinir (M.Ö.1365 yılında Heykeltıraş Bak tarafından yapılmıştır).
Frida Kahlo, hayatı boyunca 70′e yakın resim çizmiştir. Bunların çoğu otoportredir. Ve yazar bu durumu “Kendi resmimi yaptım, çünkü o kadar yalnızdım ve en iyi bildiğim şey kendimdim.” sözleri ile açıklamıştır.
Beckmann, Picasso, Rembrandt gibi birçok ismi otoportre örneklerini üretmeleri açısında sayabiliriz.
Portre nedir?
Portre, bir kişinin yüz ifadesinin yansıtıldığı eserlere denir. Zaman zaman göğüs ve dize kadar olan gövde bölümünün de yer aldığı portreler görülmektedir. Bu eserler resim, fotoğraf ya da seramik, heykel gibi sanat dalları kullanılarak oluşturulabilir.
Portrede amaç kişinin, kişiliğini ve o an ki ruh halini, mimikleri ve duruşu ile yansıtmaktır. Bu amaç doğrultusunda portreler gelişi güzel ya da akışına bırakılan eserlerden ziyade belli bir kompozisyon oluşturularak yaratılan eserlerdir. Bu kompozisyonda yaygın tercih edilen resmi çizilecek ya da yapılacak olan kişinin resmi çizen ressama ya da resmi yapan heykeltıraşa doğru bakar konumda bulunmasıdır.
Yine portrede en önemli nokta portresi çıkarılan kişinin hareketsiz durmasıdır. Işık bir diğer önemli etkendir portrede. Kişinin gözlerinin yorulmasına ya da kamaşmasına neden olabilir. Işığın ideal olanı portresi çizilecek kişiyi yandan aydınlatmasıdır.
Her resim yapan kendi portresini çizebilir diyebiliriz. Bunun en sık rastlananı ayna karşısında aynadaki görünümünü çizmektir. Bu birçok ressam tarafından da uygulanmıştır.
Portre fotoğraf denilen kişinin profilden çekilmiş bir fotoğrafına bakılarak da çizimler yapılsa da, genel olarak tercih edilmez. Portrelerin resimlerin yanı sıra heykel ve seramikten yapılmış olan üç boyutlu portre çalışmaları da yaygındır ve bunlar büst olarak adlandırılır.
Tarihten örnekler verecek olursak, Eski Mısır‘da Feyyum olarak adlandırılan bölgede içinde mumyaların bulunduğu tabutların üzerine portreler çizilirmiş. Bir diğer örnek olarak Peru‘da ki Moche uygarlığı yöneticilerinin, rahiplerinin, savaşçılarının ve ünlü sanatçılarının portreleri yapılırdı. Bunlar hayatlarının çeşitli dönemlerinde yinelenirdi. Eserlerde göze çarpan saç stili, takı ve makyaj gibi görselliğe önem verilerek bunların ortaya çıkarılmaya çalışılmasıdır.
Yakın tarihten diğer bir örnek ise çok bilinen Leonardo da Vinci‘nin Mona Lisa tablosudur. Tablo 16. yüzyıl eseri olup, yağlıboya ile yapılmış bir tablodur.
kaynak: merakname.com |