Cari Açığın Önemi
Öncelikle cari açığı oluşturan parçaları kısaca belirterek konuya girmeye çalışalım. Cari denge kısaca ekonominin tasarruflarıyla yatırımları arasındaki farktır. Biraz daha açık ifadeyle cari açık, ekonomiler için mal dengesi (mal ihracatı eksi mal ithalatı), hizmet dengesi (hizmet ihracatı eksi hizmet ithalatı), net gelir dengesi (yurt dışındaki ülke yatırımlarından elde edilen gelir eksi yabancı sermayenin yurt içinde elde ettiği gelir) ve transfer dengesi (yurt dışına sosyal yardım vb gibi sebeplerle ödenen maddi miktar eksi yurt dışından gelen karşılıksız maddi yardımlar) değerlerinin belirli bir zaman dilimi için toplanmasıyla elde edilir. Ülkenin ödemeler dengesinin sıfır olması için cari açık kadar yurtdışı fonun ülke içine girmesi gereklidir. Bu da yurt dışından gelen yatırımcıların ülkenizden ev, bono, hisse senedi gibi varlıkları satın alarak sermaye getirmesiyle olur. Bu sermaye girişi varlık satın alınmasıyla gelebileceği gibi yeni yatırımlar aracılığıyla da gelebilir.
Bu bilgiler ışığında Amerika`nın cari açığının kaynağı üzerinde biraz durmaya çalışalım. 2004 yılı gerçekleşmelerine göre 720 milyar doları aşkın bir cari açık söz konusu. Bunun 700 milyar dolarlık kısmı mal ticaretindeki açıktan kaynaklanıyor. Hizmet dengesinde yaklaşık 50 milyar dolarlık fazla var ve yine net gelir dengesinde de 16 milyar dolara yakın bir fazla söz konusu. Bu da cari açığın en önemli sebebinin mal ithalatı olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor. İthal edilen mal eğer ara malı ise ve yatırım için kullanılıyor ise sorun yok. Zira bir iki yıl içinde bu yatırım gelire dönüşecek demektir. Ancak Amerika için bu söz konusu değil. İthalatın büyük bir kısmı tüketime yönelik. Bu durumda akla hemen ilk yazımızda Amerika Tüketiyor diyerek vurgulamaya çalıştığımız olgu geliyor. Ortalama bir Amerikalı’nın tasarruf etmek gibi bir derdi yok. Tüketim hep ön planda.
Burada haklı olarak ilk sorulacak soru bu tüketimin yapılabilmesi için gerekli finansmanın nasıl bulunduğudur. Zira ödemeler dengesinin sıfırlanması için dışarıdan bir kaynak akımı olması gerektiği açık... Bu para dışarıdan geliyor. Sıkı tasarruf yapan ülkeler, bu tasarruflarını derinliği oldukça yüksek Amerikan piyasasında değerlendiriyorlar. Bir diğer finansman kaynağı da Merkez Bankaları. İzledikleri sıkı tasarruf politikaları sonucu cari fazla veren ülkelerin Merkez Bankaları’nın ciddi bir fon birikimi yaptıklarını gözlemliyoruz. Bu Merkez Bankaları rezervlerini dolar olarak saklıyor ve bu da tabii olarak Amerikan ekonomisi için buyrun bu fonları ihtiyaciniz için kullanın demek.
Söz konusu tasarruflar yine Amerikan halkına ev kredisi, araba kredisi olarak geri dönüyor. Sonuçta varlık piyasasında (özellikle emlak piyasasında) ciddi bir balon oluşumu gözlemlenmekte... Ortalama Amerikalı da bu döngünün sonucu olarak borçlu durumda. Maliye politikaları bu tüketim olgusuna paralel bir hareketlilik içinde. Bütçe açıkları oldukça artıyor. Geçen yıl itibariyle gayri safi yurtiçi hasılanın %4 kadar açık veriyor bu ülke.
Burada önemli bir global dengesizlik söz konusu. Ekonomi yönetimi bu cari açık rakamlarının sürdürülebilir olmadığının farkında. Greenspan varlık piyasalarındaki fiyat şişmelerine ve enflasyona sürekli olarak vurgu yapıyor ve bu tüketim çılgınlığını önlemek için faizleri yukarı çekiyor. Bunun yanında hükümet tehlike çanlarının çaldığını bilerek bütçe açıklarını kısmaya çalışıyor.
Bu global dengesizlik pekçok risk içeriyor. Sıkı tasarruf yapan ülkeler likit fonlarını değerlendirecek farklı yollar aramaya başlıyorlar. Diğer yandan Merkez Bankaları da rezervlerini sadece dolar olarak değil farklı para birimlerinden oluşan sepetler kullanarak saklamayı deniyorlar. Öncelikle Amerika dışından gelen bu likiditenin yönünü değiştirmesi doların ciddi biçimde değer kaybetmesine sebep olacaktır. Zaten son yıllarda Euro %40’a yakın değer kaybeden doların bu değer kaybının çok daha ciddi boyutlara ulaşması demek. Bu da sadece Amerikayı değil bütün dünya ekonomilerini etkileyecektir. |