İSLAMİ DÜĞÜN NASIL OLMALI?

Temeli sağlam atılmayan binaların yıkılması ne kadar kolaysa, dine ve fıtrata uygun olmayan evliliklerin yıkılması da o kadar kolaydır. Hayırla başlayan her iş hayırla devam eder, şerle başlayan her iş düzeltmedikçe şerle devam eder. Gömleğin ilk düğmesi yalnış iliklenmişse diğerleri de yalnış devam edecektir.
“ Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl” ( Furkan 15/ 74) duası ve Allah’ın emri, peygamberin gavliyle bir kıza talip olunması ; biz islamı din olarak kabul ettik, Rabbımız ne derse o şekilde davranmayı kendimize şiar edindik, kim ne derse desin bizim için Rabbimizin rızası önemli demek olduğunu dile getirmektir.
Cenab-ı Hakk “Sizden bekar olanları evlendirin” (Nur 24/32) emri ile bizlere bir görev yüklemiş ve bunun yapılması içinde teşvikte bulunmuştur. Dünyanın globelleştiği, bir köy hükmünde olduğu, birbirlerine yakın ama tanımadıkları bir ortamda gençler evlenememektedir.
“Kim iyi işte aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir.” (Nisa 4/85)
Müslüman bir ailenin oluşması, müslüman bir toplumun oluşmasına vesiledir. Bundan dolayı; Müslüman gençleri tesbit etmek, bunları tanıştırmak, evlenmelerine yardımcı olmak, nikahı kolaylaştırmak, maddi yardımda bulunmak, aralarında çıkabilecek anlaşmazlıklarda Kur’an ve sünnete müracaat etmelerini sağlamak gayretinde olmak şüphesiz iyilikte çığır açmak olacaktır.
Düğünün amacı evililiği halka duyurmaktır. Nitakim Peygamber Efendimiz ; “Evliliğin alameti nikahın ilan edilmesidir.” (Nesai, Nikah, 72) buyurmuştur.
Kur’an-ı Kerim de ve Peygamberimizin hayatından bize sunulan bilgilerde düğün hakkında örf ve adetlerin, toplumun tercihlerinin belirleyici olduğu, helal ve haram dairesinin içinde kalındığı müddetce müdahele edildiği görülmemiştir. Abdullah b. Mesud, örf ile ilgili olarak, “Müslümanların güzel gördüğü şey, Allah katında da güzeldir,” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, I) demiştir. Hanefi ve Maliki fakihler de “örf ile sabit olan bir şey sanki nass ile sabit olmuş gibidir” diyerek örfün hukuktaki yerine işaret etmişlerdir. Örf, Kuran ve sünnete aykırı olmadığı sürece şer’î bir delil olarak kabul edilmiştir. (Ebû Zehrâ, İslam Hukuku Metodolojisi Fıkıh Usûlü, s. 234.)
Düğün tüm haramlara kapalı, tüm mübah tercihlere açık olmalıdır. Bir halkın inancını, yaşama biçimini, tercihlerini, hoş görülerini ilk etapda düğünlerden öğrenebiliriz. Düğünler bir bakıma o halkın dini anlayışlarının aynasıdır. Önceliğin kime ve neye verildiği düğünlerden anlaşılır.
Resulullah Efendimiz; “ Evlenmenin en hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olandır.” ( Ebu Davud Nikah:32 ,İbn Mâce, Sünen,Nikâh, 25 ) buyururken bize bir yol haritası çizmiştir.
Ebu Hureyreden rivayet edilen hadis-i şerifte; “Düğün yemeği ilk gün haktır, ikinci gün meşrudur, üçüncü gün riya ve gösteriştir.” ( Kütüb-ü Sitte 17.Cilt 605) buyurarak bir sınır çizmiştir.
“Nikahı ilan edin, onu mescitlerde yapın, üzerine de def vurun.” (Tirmizî, Sünen, Nikâh, 6)
“Bu evlenme işini (halka) duyurunuz ve bunun için def çalınız.”( İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 20)
“Nikahta haramla helali ayıran fark, def ve sestir.”(Tirmizî, Sünen, Nikâh, 6, Nesaî, Sünen, Nikâh, 72, İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 20)
İslam da evliliğin meşruiyet kazanması iki şahit ve nikah aktinin yanında özel bir merasim olmamakla beraber gayri meşru birleşmelerden ayırma gereği hukuki birleşmeyi herkese duyurmak ve nikahta helal ve haram arasındaki işaretin def ve ses (müzik) olduğu da hadislerde belirtilmiştir.
“Nikahı açıkça yapınız, Ve bu esnada def çalınız.“ ( İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 20;Tirmizî, Sünen, Nikâh, 6)
Ebü’l-Huseyn Hâlid el-Medenî’den nakledildiğine göre, o şöyle demiştir: Biz bir âşûre günü Medîne’de idik. Cariyeler, def çalıp nağme ile şarkı söylüyorlardı. er-Rubeyy binti Muavviz’in yanına girdik ve cariyelerin durumunu ona anlattık. Kendisi bize şöyle dedi: “Ben, gelin olduğumun kuşluk vaktinde, Peygamber evlenme törenime gelerek odama girdi. O sırada iki kız def eşliğinde nağme ile söz söylüyor ve Bedir savaşında şehit edilen babalarının menkıbelerini anıyorlardı. Bu kızlar söyledikleri sözler arasında: “İçimizde yarın ne olacağını bilen bir Peygamber de vardır” diyorlardı. Bunun üzerine Peygamber : “Bu söze gelince bunu söylemeyiniz. Yarın ne olacağını Allah’tan başka kimse bilmez” buyurdu.” (Buhârî, Sahih, Nikâh, 48; İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 21)
Bu hadise binaen müziğin meşruluğunu tartışma konusu ile ilgili varılan sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz:
Kur’ân-ı Kerim’de ses sanatı olarak “müzik” kavramını ifade eden özel bir kelime ve kavram bulunmamaktadır. Ancak müziğin muhtevası, icrası ve sonuçlarını ilgilendiren ve bu hususlarda temel ölçü sayılacak kurallardan söz eden bir çok ayet-i kerime yer almaktadır. Bu kuralları şu şekilde özetleyebiliriz:
1- Müziğin, insanları Allah yolundan alıkoymaması.
2- Din ve dince mukaddes kabul edilen şeyleri alay konusu etmemesi.
3- Dini sorumluluk ve görevleri ihmal edecek seviyede olmaması.
4- Dini değerlere aykırı konularda propoganda özelliği taşımaması.
5- Söz veya icrâsında yalan, iftira, zinaya teşvik gibi dince yasaklanan hususların yer almaması.
6- İbadet gibi telakki edilmemesi.
7- Kur’ân okuma ve dinleme kültürünün önüne geçmemesi.
8- İnsanları nefsânî arzularına esir edecek bir icra, muhteva ve seviyede olmaması.
9- İnsanları dini ya da dünyevî faydalardan tamamen uzak bir şekilde faydasız şeylerle meşgul etmemesi.
10-Maddi ya da manevi her hangi bir zarar unsuru taşımaması. ( Behlül Düzenli )
Bir diğer husus da düğünlerde yemek verilmesidir. Yemek vermek Peygamberin sünnetidir.
“Velime bir haktır ve bir sünnettir. Kim çağırır ve icabet etmezse Allah’a ve Resulüne isyan etmiş olur.” ( Tirmizi, Nikah 6; Nesai,72; İbn-i Mace, Nikah 20)
Sabit el- Buhani anlatmıştır; Hz. Enes’e : ”Resulullah Zeyneb ‘ ın düğün ziyafetini ne ile yaptı? diye sordum. Hz. Enes ; “Resulullah sahabelerin doyup terk edinceye kadar ekmek ve et ziyefeti verdi” dedi.( Müslim, nikah ,91)
Peygamber in“Düğünlerin en şerlisi fakirlerin çağrılmayıp, zenginlerin çağrıldığı düğün yemekleridir” (Müslim, Nikah 98,101; İbn-i Mace, nikah 25) buyurması da toplumun diğer yarasına parmak basmaktadır.
Düğün sonunda evlenenler tebrik edilir ve hayır duada bulunulur. Nitekim Peygamber Efendimiz de “Allah mubarek etsin. Allah sizi mutlu kılsın ve sizi hayırla bir araya getirsin” (Tirmizi, Nikah 7) duasıyla yeni evlenenlere niyazda bulunmuştur.
Cenab-ı Hak Maide suresinin 142. Ayetinde israf etmememizi, israf edenleri sevmeyeceğini söylüyor. Düğünlerimizde de israftan kaçınmaya çalışılmalı, imkanlar ölçüsünde ezgilerle düğüne renk verilmelidir. Eşler arası görev ve sorumlulukları anlatan kısa konuşmalara yer verilmelidir. Küçük skeçlerle, düşündürücü oyunlarla, şiirlerle, yarışmalarla düğün zenginleştirilebilmelidir.
Başlangıcının ve sonunun belli olduğu, abartılı masrafların olmadığı kısa düğün merasiminin sonunda yapılan dualarla düğüne son verilmelidir…
Asiye Türkan
kaynak: sevad.org |