Mevlana Şibli Numani - Son Peygamber Hz. Muhammed
Hz. Peygamber'in hayatı hakkında yazılmış eserlerin çokluğu ve her birinin kendi başına taşıdıkları özgün değerleri itibariyle siyer vadisinin görülmemiş büyüklükte bir literatür örnekliği teşkil ettiği çok defa vurgulandı. Ancak bir o kadar dikkat çekici olan başka nokta da neredeyse yeryüzünün tamamına yakınında siyer kitaplarının yazılmış olmasıdır. Arap, Acem, Türk, Hind, İngiliz, İtalyan, Alman, Amerikan ve burada sayamadığımız daha birçok millete mensup yüzlerce yazarın Siretü-n Nebi'leri... Nebevî mesajın evrenselliği yahut evrensel yankısı belki de burada ortaya çıkıyor. Hind yarımadasından Kıta Avrupasına dünyanın dört bir köşesinde O'nun çağrısına kulak veren âlimler, tarihçiler, edebiyatçılar, araştırmacılar tarafından Hz. Peygamber'in kutlu hayatının her sahnesi satırlara işlendi. Geçtiğimiz hafta İngiltere'den siyer vadisine eklenen bir eseri; Martin Lings'in Hz. Muhammed (sav)'in Hayatı'nı konu edinmiştik. Bu hafta dikkatlerimizi yönelteceğimiz eser ise Hindistanlı ünlü İslam alimi Mevlana Şiblî Numanî'nin Siretü-n Nebî'si. Dilimize Son Peygamber: Hz. Muhammed başlığıyla çevrilen eser Hz. Peygamber'in hayatını bütün yönleriyle ortaya koyma çabasının bir ürünü olarak kütüphanelerdeki yerini aldı. İki cildi bir arada Türkçe'ye tercüme edilen kitabın birinci cildinde Hz. Peygamber'in hayatının en sıkıntılı dönemleri olan müşriklerle yaptığı gazveler ve tevhid mücadelesi işleniyor. Bu bölüm ayrıca başlangıçta siyer ilmine toplu bakış, İslam öncesi Arap toplumunun kültürel ve dinî durumu gibi giriş konularını içermekte.
Mevlana Şibli Numani Kimdir?
Aligarh eğitim ve öğretim hareketinin önde gelen bilginlerindendir. 1857'de Hindistan'ın kuzeyinde Bindul'da dünyaya geldi. Tahsil hayatının ilk dönemlerinde Hanefi fıkhı okudu. Daha sonra Arap, Fars ve Urdu dilleri ve edebiyatları ile İslam tarihi alanında uzmanlaştı. 1882'de Aligarh'a yaptığı ilk ziyaret ilmî kariyerinde dönüm noktası oldu. Burada Sir Seyyid Ahmed Han ve ünlü felsefe profesörü Dr. Arnold'un çalışmalarından etkilenerek Batı edebiyatı eleştirilerine yöneldi. 1898'de Ahmed Han'ın vefatından sonra Aligarh'tan ayrıldı ve seyahatlere çıktı. Seyahatlerinde edindiği gözlemlerini Sefername-i Mısır u Rûm u Şam adlı Urduca eserinde okuyucuyla paylaştı. İstanbul'daki kütüphaneler ve ilmî çalışmalar hakkında da gözlemlerde bulunan Şiblî Osmanlı ilim geleneğinden büyük bir övgüyle bahsetti. Eserlerinden bazıları şunlardır: el-Memûn, Siretü-n Nu'mân, el-Fâruk, el-Gazâli, Siretün-n Nebi.
|