TOPLUMU YENİDEN DÜŞÜNMEK: KOZMOPOLİTANİZM VE ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK
Cevat ÖZYURT
Ondokuzuncu yüzyılda modernleşme, sanayileşme ve kapitalizmin yol açtığı yerinden çıkarma ve yeniden yerleştirme süreci, ulus-toplumları ortaya çıkarmıştır. Toplumsal ilişkiler, yerel etkileşim bağlamlarından koparılmış ve geniş bir uzam içinde yeniden kurulmuştur. Klasik sosyolojinin temel toplumsallık biçimini/birimini ulus-toplumlar oluşturmaktaydı (Giddens, 1998:18-28). Klasik sosyoloji hem organik ve işlevselci perspektiften ulus-toplumun genellenebilir ilkelerini ortaya çıkarmayı hedefliyor (Lyotard, 1990:19) hem de “doktriner” bir tarzda yeni toplumun mevcut sorunlarına çözüm önerilerinde bulunuyordu (Erkul, 2008:25). Sonradan kalıplar halinde sosyoloji öğrencilerine aktarılan temel kavramlar, bu süreçte kesinlik kazanmış, bir süre toplumsal yapıyı ve toplumsal ilişkileri açıklamada işlevsel olmuştur. Klasik sosyolojide kültür ve toplum kavramlarının bütüncül olarak tanımlanması (Moore, 1990:338), ulusal kimliği, kamusal alana yansıyan başat (ve bazı durumlarda tek) kimlik haline getirmiştir.
Günümüz sosyolojisi ondokuzuncu ve yirminci yüzyılda hâkim olan toplumsallık biçiminden farklı bir toplumsallık biçimine tanıklık etmektedir. “Toplum” düşüncesinin sosyolojideki yerini, “toplumsal yaşamın” ve toplumsal ilişkilerin gerçekleştiği uzamın incelenmesine bırakması beklenmektedir (Giddens, 1998:66). Son yirmi-otuz yıldır yoğunluğu giderek artan bir yerinden çıkarma ve yeniden yerleştirme süreci yaşanmaktadır. Küreselleşme olarak adlandırılan bu süreçte ulus-ötesi kamusal alanlar oluşmakta; yeni alış-veriş ve iktidar ağları, karar alma merkezleri, tabakalaşma biçimleri ve dağıtım mekanizmaları oluşmakta; göç hareketleri ulusal sınırların ötesinde kültür kolonileri oluşturmakta; uzak yerleşim birimleri birbirine bağlanmakta; yerel (mikro) milliyetçilik canlanmakta; sorunlar ve kriz(ler) ulusal sınırları aşmakta; sorunların çözümü aktörlerin işbirliğini gerektirmektedir (Martinelli, 2004:7; Tilly, 2008:158; Roudometof, 2005; Tarrow, 2008). Bu süreçte sosyolojinin ve siyaset biliminin temel kavramları hem yeniden tanımlanmakta hem de mevcut kavramlara yenileri (küresel toplum, küresel yönetişim, küresel demokrasi, küresel sosyal adalet, küresel vatandaşlık, küresel etik, küresel tabakalaşma, küresel işbölümü) eklenmektedir.
K üresel toplum riskler, yaşama imkânları ve toplumsal ilişkiler ağı sayesinde bütünleşmiş-ortaklaşmış insanlığı ifade etmektedir. Bireylerin yaşam olanakları ve sorumluluklarının ulus-devletlerin sınırlarının ötesine uzanması, ulusal toplumdan farklı bir toplumsallık biçiminin geliştiğini gösterir. Bu yeni toplumsallık biçimi varlığını ulus-toplumlarla bir arada sürdürmektedir. Bireyler kendilerini ulus-topluma olduğu kadar, insanlığa karşı da sorumlu
hissetmekte ve bu sorumluluk düşüncelerinde, günlük yaşamlarındaki tutum ve davranışlarında dönüşümlere yol açmaktadır (Özyurt, 2009:146). Düşünce, tutum ve davranışlarda dönüşümlere yol açan yeni ethos, kozmopolitanizm olarak adlandırılmaktadır (Ossewaarde, 2007:374). “Dünya toplumu” ve “kozmopolitanizm” kavramları da yeni anlamlar kazanarak, dünya ölçeğinde tek bir siyasal yönetimin veya dünya devletinin varlığını değil; kamusal alanın, toplumsal ilişkilerin dünya ölçeğinde genişlemesini ve farklı yaşam biçimlerinin, farklı düzeylerdeki kimliklerin iç içe geçişini gösterir olmuştur. Postmodern sosyal teori ve çokkültürlü-
lük kavramı ise tek kültürlü ve bütünleşmiş olarak tanımlanan toplum’un parçalandığını gösterir. Günümüz sosyolojisi toplumsallığın genişleme ve kültürün parçalanma (çoğullaşma) sürecini eşzamanlı olarak yaşamaktadır. Touraine (2007:15), bu durumu “toplumun sonu” ve “toplumsal bir dilden, kültürel bir dile geçiş” olarak tanımlar.
Aşağıda kozmopolitanizm ve çokkültürlülük tartışmaları ekseninde toplumsallığın genişlemesi ve kültürün parçalanması (çoğullaşması) olguları analiz edilecek; topluluk, ulus ve insanlığa bağlılığın bir arada olabilme imkânı sorgulanacak; bu yeni olguları açıklamaya yönelik yeni sosyoloji arayışları hakkında bilgi verilecektir. Duruma açıklık getirmek amacıyla öncelikle, yirminci yüzyıl sosyolojisinde toplum, kültür kavramlarına göz atılacak; ikinci olarak, kozmopolitanizm kavramı ekseninde çağdaş sosyologların toplumsallık analizleri ve kavramlara getirdikleri yorumlar, yeni kavramlar değerlendirilecektir; üçüncü olarak, kozmopolitanizm ve evrenselcilik arasındaki farklılık ortaya konulacak; dördüncü olarak, postmodernizm ve çokkültürlülük tartışmaları değerlendirilecek ve son olarak bir olgu ve imkân olarak yirmibirinci yüzyılda çokkültürlü kozmopolitanizm tartışılacaktır.
|