Türkiyenin Milletler Cemiyetine Girişi
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması, Lozan’da elde edilen başarı ve ardından yapılan yenilikler ile Türkiye Cumhuriyeti çağdaş bir yapı kazandı. Lozan Barış Konferansı’nda barış yolunda önemli bir sınav veren Türkiye, barışçı tutumu ile bu yıllarda dostluğu aranan bir ülke durumuna geldi. Bir çok devlet Türkiye ile ticaret ve dostluk anlaşmaları yapma girişiminde bulundular. 1928’de İtalya, 1930’da Fransa ve Yunanistan ile dostluk anlaşmaları yapıldı.
Artık 1930 yılına gelindiğinde Türkiye, Lozan’dan kalan sorunlarını çözmüş ve komşuları ile dostluk ilişkileri kurmaya başlamıştı. Bu gelişmeler ışığında Rusya, İran, Irak, Suriye, Afganistan ve Bulgaristan gibi ülkelerle de ekonomik ve siyasi anlaşmalara imza atıldı.
Milletler Cemiyeti Birinci Dünya Savaşı’nı kazanan devletler tarafından savaştan hemen sonra uyuşmazlıkları barışçı yollardan çözmek, uluslararası işbirliğini geliştirmek ve böylece barış ve güvenliği koruyarak yeni savaşları önlemek iddiasıyla kurulmuştu. Ancak Milletler Cemiyeti gerçekte savaşı kazanan devletlerin savaş sonrasındaki statükoyu korumak, diğer bir deyimle kazançlı konumlarını sürdürmek amacıyla kurdukları bir örgüttü. Bununla beraber böylesine evrensel nitelikte uluslararası bir örgütün ilk kez kurulmuş olması insanlık tarihinde büyük bir aşamaydı.
Türkiye, İngiltere'nin geniş nüfuzu altında bulunan Milletler Cemiyeti'ne güvenle bakamadığından bu teşkilata üye olma hususunda bir istek göstermemişti. 1930'dan sonra uluslararası işbirliğinin önemi daha çok duyulduğundan, Milletler Cemiyeti'ne ilgi de artmıştır. Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, 20 Nisan 1932 Cenevre Silahsızlanma Konferansında, Milletler Cemiyeti'ne katılmamızı istemiş ve bu istek, Milletler Cemiyeti Konseyi'nin 6 Haziran 1932 tarihli toplantısında, Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne davet edilmesiyle gerçekleşmiştir.
Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne girişi dış politikasında yeni bir aşama olmuş ve girdikten iki yıl sonra da Konsey Üyeliğine seçilmiştir.
Milletler Cemiyeti’nin kuruluş amacı ve Türkiye’yi daveti
I. Dünya Savaşı’nın ardından A.B.D Başkanı Wilson’un desteği ile dünyada yeni bir savaşın çıkmasını engellemek ve barışın korunması amacıyla 10 Ocak 1920’de Cenevre’de Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kuruldu. Türkiye barışçı siyaseti sayesinde, 1928 yılında Avrupa’daki Silahsızlanma Konferansı’na katıldı. 1929’da milletler arası ilişkilerde savaşı kullanmaktan vazgeçen Birand-Kellogg Paktı’nı imzaladı.
Türkiye, artık Avrupa bloğunda yer almaya başlamışsa da, Rusya ile olan ilişkilerinin bozulmasını istemediği için Rusya’ya karşı alınan zorlayıcı tedbirlere katılmama kararı aldı. Bütün bu gelişmelerin sonucunda Milletler Cemiyeti, 1932’de Türkiye’yi barış yolunda gösterdiği çabalardan dolayı üyeliğe davet etti.
Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne giriş nedeni ve üye olduğu tarih
Amacı yeni bir savaşın çıkmasını önlemek ve dünya barışını sağlamak olan Milletler Cemiyeti, bir süre sonra kuruluş amacından uzaklaşarak büyük devletlerin çıkarlarını korur hale geldi. Ancak Türkiye, barışın korunması konusundaki iyi niyetini göstermek amacıyla 18 Temmuz 1932’de Milletler Cemiyeti’ne üye oldu. |