Meddah Nedir?
Tek kişi tarafından oynanan bir halk tiyatrosudur. Oyunu canlandıran kişiye meddah denir. Son devrin meddahları kahvehanelerde yüksekçe bir yere oturup anlatırlardı. Bunlar halk arasında dolaşan veya yazılı edebiyattan alınma yahut kendilerinin zemin ve zamana uygun olarak uydurdukları hikâyeleri, kahramanlarının şivelerini taklit ederek türlü jest ve mimiklerle anlatırlardı. Meddah, bir tiyatro eserindeki bütün şahısları kendisinde birleştirmiş bir aktör durumundadır.
Meddah, olayları temsil ederken seyircilerin rahatça görebileceği yüksek bir yere oturur. Bir eline mendil (makreme), bir eline de sopa (değnek) alır. Mendili değişik tipteki kişilerin kıyafetini göstermek ve ağzını kapatarak seslerini taklit etmek, değişik başlıklar yapmak için kullanır. Sopadan da oyunu başlatmak, seyirciyi susturmak, değişik sesler çıkarmak ve saz, süpürge, tüfek, at gibi varlıkları canlandırmak için yararlanır.
Meddah oyunu, genellikle kahvehane, meydan gibi halkın topluca bulunduğu yerlerde oynanırdı. Her kesimden insan bu oyuna ilgi gösterirdi. Saray halkını eğlendirmek için görevlendirilen meddahlar da vardı. Meddah, çeşitli kişisel ilişkilerin taklit yoluyla canlandırılması, senaryoların orada bulunan seyirciye göre, doğaçlama olarak geliştirilmesi açısından hikâyecilerden ayrılarak bir oyuncu kimliği kazanır. Meddah, Karagöz ve orta oyunundaki gibi gücünü taklit sanatından alır. Meddah olabilmek için her şeyden önce tipleri, insanları, hayvanları çok iyi taklit edebilme yeteneğine sahip olmak şarttır.
Meddahın Özellikleri
* Türk halk zekâsının ve halkın, olayları karikatürize etme gücünün büyük sanatlarından biri olan meddahlık, yüzyıllar boyunca usta-çırak ilişkisine bağlı kalınarak devam ettirilmiş ve Türk halkı arasında büyük ilgi görmüştür.
* Meddahlık geleneği göstermeye bağlı edebî metinler içinde yer almakla beraber, "anlatma" eyleminin ön planda olduğu geleneksel Türk tiyatrosu türlerinden biridir. Çünkü meddahlar genellikle, taklit yeteneği ve genişhikâye dağarcığıyla insanları eğlendirmeye çalışır.
* Meddahlık için tek adamlı tiyatro veya tek kişilik orta oyunu da diyebiliriz. Gerçekten de meddah oyuncusu, orta oyunundaki bütün tipleri, varlığında birleştirip kılıktan kılığa girerek sesini, değiştirerek, küçük aksesuarların da yardımı ile sahnede canlandıran bir aktördür. Yüksekçe bir yerde oturarak bir öyküyü başından sonuna kadar, canlandırdığı kişileri ağız özelliklerine göre anlatır.
* Meddah da Karagöz ve orta oyunundaki gibi gücünü taklit sanatından alır. Meddah, kişilerin ağız özelliklerini taklit ettiği gibi hayvanların, doğanın ve cansız nesnelerin seslerini de taklit eder. Bu oyunun temelinde taklit öğesinin bulunması, onun göstermeye bağlı edebî metinler içinde değerlendirilmesinde önemli bir etkendir.
* Karagöz ve orta oyununda zaman sınırlaması (bir-iki saat) olmasına karşılık meddah oyunlarının yer ve zaman sınırlaması yoktur. Anlattığı hikâyenin içeriğine uygun olarak meddahın gösterisi saatlerce, çoğu zaman ikindiden gece yarısına, hatta sabaha, bazen birkaç hikâyenin birbirine bağlanarak ve o anda doğaçlanarak (coşkuyla uydurularak) günlerce, haftalarca sürdüğü belirtilmektedir.
* Meddahlar, repertuarlarında her zaman hazır bulunan Köroğlu, Battal Gazi, Hz. Ali'nin kahramanlık hikâyeleri, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Arzu ile Kamber, Aslı ile Kerem gibi halk hikâyelerini anlatırlar. Bunun yanı sıra yaşanmış olayları, duydukları yeni aşkları derleyerek, sanatçı içgüdüleri ile bunları yeniden yorumlayarak, harmanlayarak, yerine göre uzatıp kısaltarak, seyircinin profiline ve izleme coşkusuna göre, o anda doğaçlama yoluyla anlatırlar. Diyebiliriz ki meddahlar bazen anlatarak, bazen oynayarak mesleklerini icra ederler.
* Perdesi, sahnesi, elbiseleri, dekoru, kişileri bulunmayan bu tiyatronun her şeyi meddah denilen o tek adamın zekâsına, bilgisine, söz söylemedeki başarısına bağlıdır. Sanatlarını kahvehane veya benzeri yerlerde icra ettiklerinden bir sahne düzeni yoktur.
* Meddahların çoğu, klasikleşmiş, "tekerleme"ye benzeyen beyitlerle veya söz gruplarıyla öykülerine başlar ve bitirir. Meddah"Haak dostum Haak!" diyerek çoğunlukla şu beyitlerle öyküye girer:
Haak dostum Haak!
Sühansaz-ı gülistan-ı nezâket
Nihal-i gonca-ı bag-ı zarafet
Söyledikçe sergüzeşti, verir bezme letâfet
Dinle imdi bende-i âcizden bir hoş hidâyet
İdeyim meclise bir kıssa beyân
"Kıssadan hisse âlâ ârif olan
İsim isme, kisib kisbe, semt semte benzer
Çeçmiş zaman söylenir, yalan-gerçekvakit geçer
* Meddahın iki aracı vardır; biri boynuna doladığı mendili, öteki de elinde tutuğu sopasıdır. Mendille çeşitli başlıklar yapar, terini siler. Sopayı da oyunu başlatmak, seyirciyi suskunluğa çağırmak, kapıyı vurmak için ya da saz, süpürge, tüfek, at yerine kullanır. (Osmanlının son dönemlerinde sopa veya baston diye tabir edilen bu aletin önceki adı "pastav"dır.)
* Bitişte özür diler, oyundan çıkan sonucu (kıssa) bildirir. Bir sonraki anlatacağı öykünün adını ve öyküyü nerede anlatacağını söyler.
* Meddahlıkta da Karagöz ve orta oyununda olduğu gibi yazılı bir metne bağlı kalmak söz konusu değildir.
* Tek kişilik gösteri olmaları yönüyle meddahlık ile günümüz sahne etkinliklerinden olan "stand up" arasında benzerlikler vardır. Bu etkinliği gerçekleştiren şovmenler ile meddahlar arasında benzerlikler olduğu gibi farklar da vardır.
* Meddahlık sözlü gelenek içinde günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde meddahlıkla ilgili birkaç dağınık yazma ve taş baskısı kitap dışında fazla kitap yoktur. İstanbul Üniversitesi Kitaplığında bulunan "Mecmua-ı Fevaid" meddahlar üzerine yazılmış önemli bir kaynaktır.
Yararlanılan Kaynaklar: edebiyatogretmeni.org, edebiyatforum.com |