Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

Şiirde Ahenk ( Ölçü - Kafiye - Redif )
www.arsivbelge.com
Şiirde Ahenk Unsurları Nelerdir?Şiirde Ahenk ( Ölçü - Kafiye - Redif ) dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
Şiirde Ahenk ( Ölçü - Kafiye - Redif ) başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

ŞİİRDE AHENK

Şiirde ahenk öğeleri:
  • ölçü (aruz, hece)
  • kafiye ve redif
  • vurgu
  • tonlama
  • aliterasyon, asonans ve kelime tekrarları'dır.
 
Armoni : Aliterasyon, asonans ve kelime tekrarlarıdır.
Ritim : Ölçü (aruz, hece), kafiye, redif, vurgu ve tonlama ile yapılır.
 

ÖLÇÜ

Türk edebiyatında ölçü hece ölçüsü , aruz ölçüsü ve serbest ölçü olmak üzere üçe ayrılır.
 

HECE ÖLÇÜSÜ

Milli ölçümüz hece ölçüsüdür. İslamiyet öncesi Türk şiirinde , Halk şiirinde , Milli edebiyat ve Cumhuriyet dönemi  şiirlerinde kullanılmıştır. Her dizede eşit derecede hece vardır. 7 , 8 ve 11 ‘li hece ölçüsü en çok kullanılan ölçülerdir.
Hece ölçüsünde üç kalıp vardır. Yedili, sekizli ve on birli hece kalıpları. Bir de yedinin iki katı olan on dörtlü hece ölçüsüyle şiir yazanlar çıkmıştır.
 
Mani benim ezberim
Kan ağlıyor gözlerim
Ben o yârin yolunu
Ölene dek gözlerim                                           
4+3= 7’li hece ölçüsü vardır.
 
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi
Bir göz açıp yummuş gibi 
                             Yunus Emre     
4+4= 8’li hece ölçüsü ile yazılmıştır.
Rüzgâr eser dallarınız atışır
Kuşlarınız birbiriyle ötüşür
Ören yerler bu bayramda çok üşür
Bülbül niçin yaslı bakışır dağlar            
 4+4+3= 11’li  hece ölçüsü ile yazılmıştır. 
   
 
Durak: Dizeler okunurken dizenin belli yerlerinde nefes alınıp durulan yerlere denir. Halk şiirinde , Milli edebiyat ve Cumhuriyet dönemi  şiirlerinde kullanılmıştır. Hece ölçüsünde duraklar sözcükleri bölmez.7 , 8 ve 11’ li hece ölçüsü en çok kullanılan ölçülerdir. Bu ölçülerde 4+3= 7 , 4+4= 8 ve 4+4+3= 11’li duraklar çok kullanılmıştır.
Rüzgâr eser /  dallarınız / atışır    4+4+3= 11’li  hece ölçüsü
Mani benim / ezberim                 4+3= 7’li hece ölçüsü
 

ARUZ ÖLÇÜSÜ

Arap edebiyatına ait bir ölçüdür. Hecelerin açık ya da kapalı olmasına göre oluşturulan ölçüye aruz ölçüsü denir.
 
Açık Hece ( kısa hece ): Hecenin sonundaki harf ünlü ile bitiyorsa o hece açık hecelidir ve “ . “ ile gösterilir.
*** Dize sonlarındaki harf ünsüz dahi olsa açık hece olarak kabul edilir.
Kapalı Hece ( uzun hece ) : Hecenin sonunda ünsüz ya da uzun bir ünlü var ise o heceye kapalı hece denir ve  “ – “ işareti ile gösterilir.
Bin at lı / a kın lar da / ço cuk lar gi / bi şen dik
Bin at lı / o gün dev gi / bi bir or du / yu yen dik
Ak tol ga / lı bey ler be / yi hay kır dı / i ler le
-    -   .  /   .  -    -   .   /   .   -   -   .  / .   -   -
Mef û lü / me fâ î lü / me fâ î lü / fe û lün
-    -   . /  .     - -  . /   .   -  -  . /   .  -    -
İmale :  Açık olan bir hecenin ünlüsünü kalıba uydurmak amacıyla uzatmaya imale denir.
( Ey gözüm , gönlümdeki ateşlere gözyaşımdan su saçma. Çünkü bu kadar  hararetle tutuşan ateşlere su fayda etmez.)
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su
Kim bu den lü/ du   tu  şan od/la   re kıl maz/ çâre su
-     .   -  . (-) / .(-) .    -     -/ . (-) .  -   - /      -  .  -
Fâ i lâ tün /Fâ i lâ tün /Fâ i lâ tün/ fâ i lün
-   . -   -     -    . -  -     - .   -   -    -  .  –
Zihaf :  Kapalı olan bir hecenin ünlüsünü kalıba uydurmak amacıyla kısaltmaya zihaf denir.
(Her zaman ağladığımı görüp bana gülen, acımasız sevgilimi görünce halime ağlamaya başladı)
Ol ki her sâ/ ’at gülerdi/  çeşm-î giryâ/  num görüp
-   .    -  -  /  -    .  - .(-)/ - -(.) -    - /    -       .   -
Ağlar oldı hâlüme bî-rahm cânânum görüp
Fâ i lâ tün / Fâ i lâ tün/ Fâ i lâ Tün/ Fâ i lün
Takti : Dizelerin aruz kalıplarına göre bölünmesine denir. Hece ölçüsündeki durakla aynıdır.
 
Aruzla ilgili  kurallar şunlardır:
Sonunda iki ünsüz olan "Türk, üst, kurt" gibi heceler medli hecedir, yani bir buçuk hecedir. Başka deyişle bir uzun bir kısa hece ( - . ) kabul edilir.
İçinde uzun ünlü olup ünsüzle biten "aab, yaar" gibi heceler medli hecedir; bir buçuk hece kabul     edilir.
 Dize sonundaki her hece uzun kabul edilir.
 Aruz ölçüsüne uydurmak için bir sözcüğün sonundaki ünsüz, ünlüyle başlayan sonraki sözcüğün başında okunabilir; bu ses olayına ulama denir.
 Aruz kalıbına uydurmak için kısa heceyi uzun okumaya imale denir; imale aruz kusurudur. Usta şairlerde (Mesela Yahya Kemal'de) imale pek görülmez.
 Aruz kalıbına uydurmak için uzun heceyi kısa okumak da zihaftır ve bu da bir aruz kusurudur.
 

SERBEST ÖLÇÜ


Serbest ölçü, hece, aruz gibi herhangi bir ölçüye bağlı kalınmayan ölçüdür. Hecelerin açık veya kapalı olmasına ya da sayılarına bakmaksızın şairin tamamen kendi üslubuna göre yazmasıdır. Serbest ölçü, Türk şiirinde 1940'lardan sonra Nazım Hikmet ile başlamış, Orhan Veli Kanık ile yaygınlaşmıştır. Günümüzde yazılan şiirlerin çoğu serbest ölçüde yazılmaktadır. Cumhuriyet dönemi şiir geleneğinde kullanılan bir ölçüdür.
 

REDİF VE KAFİYELER

REDİF

Şiirlerde mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin ya da anlamları aynı olan sözcüklerin tekrarlanmasına denir. Redifler daima dizenin en sonunda bulunur, yani kafiyeden sonra gelir.
 
Ek halindeki redifler : Eş görevli eklerin tekrarlanmasıyla oluşan rediflerdir. Ek halindeki rediflerin çoğu, sözcüğe bağlanan ekler olduğundan bu konudaki genel kaide: "sözcüğün köklerinde kafiye, eklerinde ise redif vardır." şeklindedir. Bu kural bilinerek dizeye bakılırsa ek halindeki rediflerin yüzde doksanı mısrada tahmin edilebilir.
Susuz değirmenlerin ne ile döner çarkı                           ı   redif
Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı                       ark   zengin kafiye
Sözcük halindeki redifler : Aynı anlamdaki sözcüklerin tekrarlanmasıyla meydana gelen rediflerdir. Bu tür redifleri mısralarda görebilmek oldukça kolaydır:

 

Doğru söylerim halk razı değil
Eğri söylerim Hak razı değil.
Yukarıdaki beyitte "razı değil" sözcükleri redif, ondan önceki "k" sesleri ise yarım kafiyedir.
 
Zannetme ki şöyle böyle bir söz
Gel sen dahi söyle böyle bir söz
Yukarıdaki beyitte "böyle bir söz" sözcükleri redif, ondan önceki "öyle" sesleri ise zengin kafiyedir.


Örnekler :
  
Bir gül mahzun durur bahçede
Yaprakları yorgun.
Sen pembe güllerin en pembesi!                          
Hasta solgun.
                       Cahit Külebi
gun’lar redif    uyak yok 
Garibim namıma  Kerem diyorlar
Aslı’mı el almış  harem diyorlar  
Hastayım derdime  verem diyorlar  
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben
                      Faruk Nafiz Çamlıbel
diyorlar’lar  redif  , rem’ler  zengin kafiye 

 


Gök mavi, dal yeşil, tarla  sarı olsun  
Kuşların, çiçeklerin  diyarı olsun 
                                   Cahit Sıtkı Tarancı
olsun’lar  redif  , arı’lar  zengin kafiye
 

KAFİYE ( Uyak )


Kafiye dize sonlarında genelde rediften önceki ses benzerliğidir. Kendi içinde beşe ayrılır. Bunlar: Yarım kafiye, tam kafiye, zengin kafiye, tunç kafiye ve cinaslı kafiyedir.
Yarım Kafiye : Dize sonlarındaki varsa redifler bulunduktan sonra geriye kalan tek ses benzerliğine yarım kafiye denir.

 

Katar katar olmuş gelir turnalar               
Eğrim eğrim ne hoş gelir turnalar     
        
 “ş” Yarım kafiye , “gelir turnalar”   Redif

 
 
Yürü bre Dadaloğlu’m yürü  g i t
Dertli dertli Çukurova yolun  t u t
Bunda suçum varsa Hakk’a tövbe  e t             
De ki gayrı bizim iller iniler
 
t’ler  yarım kafiye

 
Üstümüzden gelen boran  kış gibi
Yavru şahin pençesinde  kuş gibi               
Seherin sabahındaki  düş gibi  
Çağırta bağırta aldı dert beni
                              Pir Sultan Abdal

ş   yarım kafiye , gibi  redif

Tam Kafiye: Dize sonlarındaki -varsa- redifler bulunduktan sonra geriye kalan iki ses benzerliğine yarım kafiye denir.



Benim gönlüm bir kelebek
Dolaşıyor çiçek çiçek
Tükenecek ömrü böyle                   
Çırpınarak, titreyerek

         Orhan Seyfi Orhon
           ek’ler  tam kafiye

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lakin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.                     
                           Yahya Kemal Beyatlı
                     or’lar  tam kafiye

 

Hânedan kişiler hep  yoksul olmuş

Düşman kapısında bağlı  kul olmuş  
O nazlı gelinler şimdi  dul olmuş 
Cemiyet dağılmış, canan kalmamış

                            Rıza Tevfik Bölükbaşı
ul’lar  tam kafiye , olmuş’lar  redif


Susuzluktan bunalmış uçamazken  serçeler,
Tozlu sokaklar gibi tutuşup levlerden                               
Bodur ağaçlar ile bomboş kalmış  bahçeler!               

                                             Halit Fahri Ozansoy
çe’ler  tam kafiye , ler’ler  redif
 

Zengin Uyak: En az üç sesin benzerliğiyle oluşan uyağa zengin uyak denir.
Bir idamlık Ali vardı, asıldı
Kaydını düştüler, mühür basıldı
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
d) Cinaslı Uyak: Aynı seslerden oluşan; fakat farklı anlamları karşılayan kelimelerle yapılan uyağa cinaslı uyak denir. Cinas bir kelimenin tekrarı değildir. Aynı kelimenin aynı anlamla tekrar etmesine redif denir.
Ör:      
‘’Kalem böyle çalınmıştır yazıma
Yazım kışa uymaz kışım yazıma’’
Bu beyitteki ‘’yazıma’’ sözcüklerinin yazımı aynıdır; ancak birinci dizede kaderime anlamında ikinci dizede ise yaz mevsimi anlamında kullanıldığından cinaslı uyaktır.
NOT: Yazımları ve anlamları aynı olan iki sözcük redif; yazımları aynı ancak anlamları farklı olan iki sözcük cinaslı kafiye oluşturur.
NOT: Uzun okunan ünlüler iki ses değerinde kabul edilir.
 

UYAK DÜZENİ (ŞEMASI) VE ÇEŞİTLERİ

Şiirler uyaklanış bakımından dörde ayrılır
1-        Düz Kafiye: Birinci mısra ile ikinci mısraın; üçüncü mısra ile dördüncü mısraın birbiriyle kafiyeli olmasıdır aaaa, aabb, aaab. Mesnevi tarzı kafiye de denilir.
Hiç anılmaz olmuş atalar adı                                    
Beşikte bırakmış ana evladı                                      
Kırılmış yetimin kolu kanadı                                    
Zulüm pençesinden aman kalmamış
2-        Çapraz Kafiye: Bir dörtlükte; birinci mısra ile üçüncü mısraın, ikinci mısra ile de dördüncü mısraın kafiyeli olmasıdır. abab şeklinde gösterilir.

 

a- Hayran olarak bakarsınız da,
b- Hûlyanızı fetheder bu hâli.
a- Beş yüz sene sonra karşınızda,
b- İstanbul Fethi’nin hayâli.
a- Bir hayalet gibi dünya güzeli,
b- Girdiğinden beri rüyâlarına.
a- Hepsi meshûr, o muamma güzeli,
b- Gittiler görmeye Kaf dağlarına.

 

3- Sarma (l) Kafiye: Bir dörtlükte; birinci mısra ile dördüncü mısranın ve ikinci mısra ile de üçüncü mısraın kafiyeli olmasıdır. abba şeklinde gösterilir.


a- İhtiyar elini bağrına soktu,
b- Dedi ki, “İstanbul Muhasarası.
b- Başlarken aldığım gaza yarası,
a- İçinden çektiğim bu oktu!
b- Bir sonbahar akşamı… sahillerdeyim,
a- Gamlı bir heykel gibi kayalarla ben.
b- Dağınık saçlarımdan pervasız esen,
a- Rüzgârların elinde bir kırık neyim.


4 - Mani tipi uyak: Mani tipindeki şiirlerde kullanılan uyak türüdür. aaxa şeklinde uyaklanır. Tek dörtlük için geçerlidir. Özellikle mani, rubai ve tuyuğda görülen kafiye düzenidir.
Bu kafiyenin de düz kafiye olduğu unutulmamalıdır
 
Dağlarda kar kalmadı
Gözlerde fer kalmadı
Daha yazacak idim
Kâğıtta yer kalmadı
 
Çepeçevre bahar içinde bir yer gördük -a
Ferhat ile Şirin’i beraber gördük -a
Baktık geceden fecre kadar ellerde -x
Yıldızlara yükselen kadehler gördük -a


5 - Örüşük uyak : Batı şiirinden edebiyatımıza geçmiş bir uyak çeşididir. Üç mısralı bentlerle kurulan nazım biçimlerinde görülür.
İtalyan edebiyatı nazım şekli terza-rimaya özgü bir kafiyeleniştir: aba bcb cdc
terza-rima uyak şeması : a b a – b c b – c d c – d e d …e
 
İster despot olasın ister zulme el çırpan, 
Sarmaz mı kara toprak ebedi kalan hani; 
Ne götürür giderken kaşıktan kepçe kırpan. 

Vekil olsan ne çıkar el emin olan hani, 
İster vezir olasın ister giyin han kepi; 
Her ah bin günah eder bir rıza alan hani. 

 

Aliterasyon ve Asonans

Bir şiirde ya da düzyazıda ahenk yaratmak amacıyla aynı ses ya da hecenin ( aynı ünsüzün )yinelenmesine aliterasyon denir.
Seherlerde seyre koyuldum semayı, deryayı. (Tevfik Fikret )    s
Karşı yatan karlı kara dağlar karayıptır, otu bitmez. (Dede Korkut )   k
Aşkın sesi sen, bestesi sen, nağmesi sensin. (Hasan Sami Bolak )  s
Şiirde aynı ünlü seslerin tekrarına asonans denir. Genellikle aliterasyonla birlikte yapılır. Kelimelerde vurguyu taşıyan aynı ünlünün tekrarından doğacak ahengi yakalamak için şâir ve yazarlar bu sanata baş vururlar. Kelimelerdeki söz özelliklerine dayalı olduğundan bu sanat söz sanatları arasında sayılır.
 
Neysen sen, nefes sen, neylersin neyi 
Neyzensen, nefessen neylersin neyi
 
Ayağın sakınarak basma aman sultanım
Dökülen mey kırılan şişe-i rindân olsun



Anlam Özellikleri  ( ya da  İçerik  inceleme )

1 – Tema : Her eserin bir yazılış amacı, iletmek istediği bir mesaj vardır. Eserde iletilmek istenen mesaja "tema" denir.Başka bir deyişle de şiirde dile getirilen , şiire egemen olan ve okura duyurulmak istenen ana duyguya denir. Şiirde daha çok duygu ve hayaller işlenir; bir şiirde yoğun olarak işlenen duygular ve hayaller şiirin temasını oluşturur. Şiirde işlenen temalar soyut bir kavram veya düşüncedir, bu soyut kavramlar şiir dışında da vardır
 
2 –  Konu : Bir sanat eserinin merkezinde yer alan temel duygu ve düşünce demektir.Her yazım ve anlatımın temeli konudur. Konu, üzerinde konuşulan, yazı yazılandır. Konu günlük olaylardan alınabileceği gibi insanlar arası ilişkilerden, toplumsal gerçeklerden, sorunlardan, bilim ve teknolojiden, sanattan, kısaca yaşamın her kesitinden seçilebilir. “Bu ne üzerine yazılmıştır?” sorusuna verilecek cevap bize konuya götürür.
 
Tema daha genel, konu ise daha özel ve somuttur. Tema sınırlandırılıp, somutlaştırılarak konu haline getirilir. Konu görerek ve izleyerek algılanabilir. Tema kavranılır.
 
3 – Gerçeklik
İnsanlar, gerçek hayatta var olan nesneleri, olayları duyu organlarıyla algılar; bu algılama insan bilincinde çeşitli işlemlerden geçer ve bire­ye göre farklı şekillere, durumlara dönüşür.Böylece"imge" oluşur.
 Şiirde bütün imgeler, gücünü gerçeklikten alır.
 İmgenin oluşumunda -gerçekliğin dönüştürülmesinde- bireyin yaşa­dıkları, sezgileri, tasarıları,  
 kültürü, anlayış ve algılayışındaki farklılık­lar etkilidir.
 Birey, günlük hayatta kullandığımız dil göstergelerine, günlük hayatta gerçekliği olan dil ifadelerine    
 yeni anlamlar yükleyerek gerçekliği dö­nüştürür.
 Dönüşen ve değişen bu gerçeklik her okuru farklı boyutlarda etkiler. Bu etki ise okurun yaşına, eğitim
 ve kültür seviyesine, hayallerine, izlenimlerine, içinde bulunduğu duruma ve döneme göre değişir.
 Aynı gerçeklik, farklı sanatçıların elinde farklı şekillere dönüşür. Böy­lece şiirsel gerçeklik oluşur.
 Günlük dil ile şiir dili arasındaki temel farklılık, gerçekliğin ifade ediliş biçimidir.
 
4 – Gelenek
Şiirler, yazıldıkları dönemin zihniyetinin etkisindedir. Öyleyse gelenek ile zihniyet birbiriyle yakın ilişkilidir. Çünkü, geleneklerin oluşumunda zihniyetin - yaşanan dönemin her türlü etkinliğinin- etkisi büyüktür.
Her geleneğin bir başlangıcı, olgunluk devri ve gözden düştüğü devri vardır
 
A -  İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı
       1 – Sözlü edebiyat :Halk Şiiri Geleneği
       2 – Yazılı edebiyat : Balballar ve Orhun anıtları
B – İslami Dönem Türk Edebiyatı
1-       Halk Şiiri Geleneği
a-       Anonim Halk şiiri  b- Aşık Tarzı Halk şiiri c- Tasavvuf şiiri
      2- Divan Şiiri Geleneği
C - Modern Şiir Geleneği  : Tanzimat edebiyatı geleneği  , Servet – i Fünun edebiyatı geleneği  , Fecr - i Ati  edebiyatı geleneği , Milli edebiyat geleneği , Cumhuriyet edebiyatı geleneği ( 12. sınıf edebiyatında görülen tüm gelenekler )
 
 
 
5 – Manzume ve Şiir
Manzume ve şiir zaman zaman birbiriyle karıştırılmaktadır. Ancak özellikle içerik açısından önemli farkları vardır.Şiir  konularına göre şiir türlerinden lirik olan türe denir. Diğer tüm türler manzumedir.
Manzumeler ve şiirler ölçü ve kafiye ile ,  dizeler halinde yazılır.
Manzume ve şiirin farkları
Manzumeler genellikle öğreticidir sanat değeri taşımazlar, Şiirler ise sanatsaldır.
Manzumelerde toplumsal didaktik konular işlenir, Şiirlerde kişisel duygular ön plandadır.
Manzumelerde kelimeler ilk anlamlarıyla kullanılırken Şiirde mecaz anlamlar ve imgelere sıklıkla rastlanır.
Manzumelerde olay örgüsü vardır. Şiirlerde olay örgüsü yoktur.
Manzumelerde anlatılanları düzyazı şeklinde ifade edebiliriz. Şiirde anlatılanları düzyazıya çeviremeyiz.     
Manzumelerde estetik kaygı arka planda kalır. Şiirlerde ise estetik güzellik ilk planda tutulur.
Manzumeler olay anlatmayı bu yolla okura mesaj vermeyi amaç edinirken şiirde  amaç okuyucuda estetik bir haz uyandırmaktır.
Manzumelerde dil konuşma diline yakındır. Şiirlerde ise konuşma dili değil sanatlı bir söyleyiş ön plandadır.

 
 
6 – Konusuna göre Şiir Türleri
LİRİK ŞİİR:  Aşk, ayrılık, hasret ve özlem gibi konuları işleyen duygusal şiirlerdir.
Duygu, coşku ve akıcılık söz konusudur. Gazel, şarkı koşma, semai lirik şiire örnektir.

 PASTORAL ŞİİR:  Doğa güzelliklerini, kır ve doğa sevgisini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını, bunlara karşı duyulan özlemleri anlatan şiir türüdür. Şair doğa karşısındaki duygularını anlatıyorsa "idil", bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatıyorsa "eglog" adını alır.

EPİK ŞİİR : Destansı özellikler gösteren şiirlerdir.
Kahramanlık, yiğitlik gibi konular işlenir.Okuyanda coşku yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır.

DİDAKTİK ŞİİR :Bilgi vermek, öğretmek, öğüt vermek gibi öğretici amaç taşıyan şiirlerdir.
Ahlakilik hakimdir. Kuru bir üslubu vardır. .Manzum hikayeler ve fabllar hep didaktiktir.

 SATİRİK ŞİİR : Toplumdaki çeşitli düzensizlik ve bozuklukları yeren, taşlayan şiirlerdir.

Halk edebiyatında "taşlama", Divan edebiyatında "hiciv" denir

 DRAMATİK ŞİİR : Tiyatronun manzum şekline denir. Dramatik manzume, karşılıklı konuşma şeklinde yazılan manzumelerdir.

Ekleyen:Ümit SERT
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Şiirde Gerçeklik ve Anlam - Şiirin Teması(5396)

Ölçü Birimlerinde Yapılan Değişiklikler(5384)

Redif - Kafiye - Uyak Düzeni(5374)

Eski ve Yeni Ölçü Aletleri(5368)

Çoban Çeşmesi -Ses Özellikleri(5367)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Toplam Yorum Sayısı: 1

Önceki Yorumları Göster!

Son 5 Yorum Aşağıda Listelendi!

yusuf - 26.11.2018, 21:16
 

merhaba


Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!