Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

Gılgamış Destanının İçeriği ve Önemi
www.arsivbelge.com
Ölümsüzlük ve Bilginin Sembolü GılgamışGılgamış Destanının İçeriği ve Önemi dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
Gılgamış Destanının İçeriği ve Önemi başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

Tarihteki En Eski Yazılı Destan: Gılgamış Destanı

Gılgamış Destanı, Mezopotamya’da ortaya çıkan tarihteki ilk yazılı destan olup ölümsüzlüğü arayan bir kralın öyküsüdür.

Destana konu olan kral Gılgamış'ın gerçekten yaşadığı ve M.Ö. 28. yüzyılda Mezopotamya’daki Uruk kentinde hüküm sürdüğü düşünülmektedir. Ölümsüzlüğün ve bilginin peşindeki insanı yücelterek anlatan Gılgamış Destanı, Gılgamış’ın ölümünden bin yıl kadar sonra yazılmıştır ve günümüze kadar gelebilmiştir. Gılgamış destanı Nuh Tufanı’nın anlatıldığı ilk yazılı eserdir.

Gılgamış Destanı, Akat ve Sümer mitolojilerinde geçer ve Akat dilinde yazılmış tabletlerden oluşur. Bunlardan günümüzde 12 tablet bulunabilmiştir. Ama bu tabletler eksik olduğu için destan metninin bütünü elde edilememiştir. Aslında bir tablet daha bulunmuştur ancak olayların sırasına uymamaktadır ve bu yüzden ayrı bir versiyon olduğu düşünülmektedir. 1855’te Ninova’da yapılan kazılarda, Asur Kralı Asurbanipal’in M.Ö. 7. yüzyılda derlettirdiği tabletler bulunmuş, daha sonra Türkiye-İran sınırında ve Irak’taki Nippur antik kenti kazılarında bulunan tabletler de eklenmiştir. Ayrıca Türkiye’de Sultan Tepe ve Boğazköy’de yapılan kazılarda da destanın izi bulunmuşsa da henüz tümü gün ışığına çıkarılmamıştır.

Çoğu tarihçi, tarihin, çivi yazısını bulan Sümerlilerle başladığını söyler. M.Ö. 4 bininci yılın ikinci yarısında Aşağı Mezopotomya’da yaşayan; Ur, Uruk, Kiş, Eridu, Lagaş ve Nippu gibi önemli kentler kuran Sümerlerden geriye, o dönemi yansıtan pek çok eser kalmıştır. Bunlardan belki de en önemlisi, içinde Nuh Tufanı’nın da anlatıldığı Gılgamış Destanı’dır. Sümer diliyle “Sha Nagba İmuru” yani “Her şeyi görmüş olan” Gılgamış, bugün Gaziantep’in Suriye’ye sınır ilçesi Karkamış’ın o dönemki adıyla, Uruk kentinin kralıdır.

İlk yazılış tarihi M.Ö. 2500-3000 yılları arasında olduğu tahmin edilen destan, Sümerce 12 tane kil tablete yazılmıştır. İlk yazılımın dışında destan, daha sonra Babil döneminde iki kez daha yazılmıştır. Toplam 2 bin 900 satır olduğu tahmin edilen destanın en önemli bölümleri eksiktir. Sadece yüzde 60’ı tam olarak bulunan şiir formatında yazılmış destanın bazı dizelerinin başı ve sonu yoktur. Destanın Sümerce yazımının anlaşılması oldukça zordur. M.Ö. 1800 yıllarında Babil kralı Hammurabi (M.Ö 1792-1750)zamanında tekrar yazılan Gılgamış Destanı’nın üç tableti bulunamamıştır. Destanın son yazılım tarihi tam olarak bilinemese de, son ozanının, Kassitler çağında yaşamış Sin Lekke Unnini adında bir sanatçı olduğu kabul edilmektedir.

Gılgamış zamanında yazılmış bir belge bulunmadığı için yaşayıp yaşamadığı hakkında kesin bilgi yoktur. Fakat Tufan’dan sonra M.Ö 1800 yıllarına kadar saltanat süren kralların yarı tarihsel sayılan listesine göre Gılgamış, Güney Mezopotamya’da bulunan Uruk şehir beyliğinin kralıdır. Gılgamış Destanı, Gılgamış’ın ölümünden yaklaşık bin yıl kadar sonra, üç dilde (Sümer, Asur, Akad) ve dünyanın en eski yazısıyla, çivi yazısıyla kil tabletlere yazılmış ve günümüze kadar gelmiştir.

M.Ö 4000’lerin ikinci yarısında Aşağı Mezopotomya’da yaşayan, Ur, Uruk, Kiş, Eridu, Lagaş ve Nippu gibi önemli kentler kuran Sümerler’den geriye, o dönemi yansıtan pek çok eser kalmıştır. Bunlardan belki de en önemlisi, içinde 3 büyük dinde yer alan Nuh Tufanı’nın da anlatıldığı Gılgamış Destanı’dır. İnsanlığın ilk yazılı örneklerinden biri olan Gılgamış Destanı günümüze kalabilmiş destanların en etkileyicisidir. Bulunduğu andan bu yana, Avrupa bilginleri arasında büyük ilgi uyandıran destan, Almanca, İngilizce ve Fransızca’ya çevrilmiş, birçok kitaba, tiyatro ve sinema eserine ilham kaynağı olmuştur.

Gılgamış, gıl/kıl, kılmak (yapmak) anlamlarını içerir. Büyük işler yapmış kişi anlamına gelir. Ayrıca kalgamak (sıçramak, kalkmak) köküyle de bağlantılıdır. Bu bağlamda isyan eden demektir. Sümerce’de isminin anlamı ise herşeyi görmüş demektir. Muazzez Ilmiye Çığ Gılgamış adı aslında Sümerliler tarafından Gılgameş şeklinde değil Bilgameş şeklinde yazılmış bir isimdir. diyor.

1872’de Londra Kraliyet Akademisi’nde, Messer Schmitt verdiği konferansta, Mezopotamya’dan gelen çivi-yazılı tabletler arasında, Tufan hikayesinin yazılı olduğu bir tabletin bulunduğunu söyler. Tablette tufanla ilgili okunabilen kısımları anlattıktan sonra, bunun Gılgameş adındaki bir kahramana ait olan destanın son bölümü olduğunu açıklar. Destan 11 tablet üzerine yazılmıştı ve birde 12. tablet vardı. O da Gılgameş’e ait, fakat iki dilde yazılmış başka bir öyküyü kapsıyordu. Bu tabletler, Mezopotamya’nın kuzeyinde, eski adı Ninive, yeni adı Koyuncuk olan yerden çıkarılmıştı. Destanda iki sorun vardı: Uzun yıllar toprak altında kaldığından yer yer kırılmış, bazı yerleri yok olmuş ve okunamaz bir hal almıştı. Yeni kazılarla bu kısımlar tamamlandı. Diğer sorun ise destan Akadça yazılmış, fakat destandaki tanrı ve şahıs adları Akadlar’a ait değildi. Demek ki destan başka dilden alınıp, uyarlanmıştı.

Irak’taki 2011 yılında ele geçirilen bir kil tablette, Gılgamış Destanı’nın bilinmeyen dizeleri de ortaya çıktı. Yeni tablet destana, 20 bilinmeyen satır ekliyor ve destanla ilgili bilinmeyen detayları veriyor. Londra Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Okulu’nda araştırmacı Andrew George, “Yeni tablet diğer kaynakların koptuğu yerden devam ediyor. Bu tabletlerde Cedar ormanının durgun, huzurlu bir yer olmadığını öğreniyoruz. Burası gürültülü kuşların yaşadığı, maymunların ağaçlarda çığlık attığı bir yer, bu tarz canlı manzara tasvirlerine Babil destanlarında çok ender rastlanır.” diyor. Yeni tablete Süleymaniye Müzesi ve bir kaçakçı arasındaki pazarlık sonucu ulaşıldı, çamurdan arındırılıp, tercüme edildikten sonra Süleymaniye Müzesi’nde sergileniyor.

Gılgamış Destanının İçeriği

Destanın kahramanı Uruk Kralı Gılgamış, dörtte üçü tanrı, dörtte biri insan olarak kabul edilen bir varlıktır.

Gılgamış halk tarafından saygı gören bir kraldır ama; kral aynı zamanda sert, güçlü, acımasız ve zorbadır. Halk bu öfkeli kralın burnu biraz sürtülsün düşüncesiyle tanrılardan yardım ister. Halkın yalvarmalarına Tanrılar Tanrısı kulak verir ve Tanrıça Aruru’ya Gılgamış’la baş edebilecek bir insan yaratmasını söyler.

Tanrıça Aruru, yarı vahşi bir yaratık olan Enkidu’yu yeryüzüne gönderir. Enkidu destanın ikinci önemli karakteridir. Enkidu çırılçıplak gezer. Hayvanlarla dosttur, onlarla yaşar, avcıları yaklaştırmaz onların yanına. Avcılar şikayet ederler Enkidu’dan. Enkidu’nun kırlarda yaptığı kıyımlar Uruk halkının başına bela olur. Gılgamış, Enkidu’yu yola getirmek için güzel bir fahişe (Şahmat) yollar ve ehlileşmesini sağlar. Kadın aşık eder kendisine Enkidu’yu, Gılgamış’la savaşmaya ikna eder onu.  Kadının peşinden kente gelen Enkidu krallar gibi ağırlanır, güzel kokularla yıkanır, kentlilere özgün elbiseler giyer.

Gılgamış’la Enkidu karşılaşırlar ve zorlu bir mücadelenin sonunda Gılgamış zor da olsa galip gelir. Daha sonra Enkidu Gılgamış’ın en yakın dostu ve yardımcısı olur.

Güçlerini sınamak için yola koyulan ikili, kendilerine hasım olarak, korkunç sesiyle bile insanları öldürebilen, bakışıyla insanları taşa çeviren sedir ağacı ormanlarının bekçisi dev Humbaba'yı seçer. Ancak devin gürleyişi karşısında Enkidu korkudan dona kalır. Gılgamış ise etkilenmez ve devi öldürür ve Enkidu ile birlikte kutsal sedir ağacını alıp Uruk’a getirirler.

       

Gılgamış'ın yiğitliğini gören aşk tanrıçası İştar, Gılgamış’a aşık olur. Fakat Gılgamış tanrıça İştar’ı, fahişe gibi davranıp her önüne gelenle hatta hayvanlarla bile birlikte olduğu için aşağılar ve reddeder. Tanrıçanın intikam almak için Uruk kentine yaptığı saldırılar ise iki kahraman tarafından bertaraf edilir. Onuru kırılan İştar Fırtına Boğası’nı ister Gökler Tanrısı’ndan. Hayvanı Uruk’un üstüne salar. İki dost onu da alt ederler, bu durum daha da kızdırır tanrıları.

Enkidu düşler görmeye başlar, ölümünü görmektedir. Yatağa düşer ve ölür. Perişan olur Gılgamış. Dostunu yitirdiği için çılgına dönen Gılgamış, kendisinin de bir gün öleceği gerçeği ile karşılaştığından paniğe kapılır. Ölüm korkusu sarar yüreğini.

Destanın bundan sonraki bölümüyle ilgili tabletler bulunamamıştır. Ama, destanın devamının yer aldığı Gılgamış’ın Enkidu için yaktığı ağıtı, düzenlediği görkemli cenaze törenini, sonunda Enkidu’nun ölüler dünyasına göçtüğünü anlatan tabletler bulunabilmiştir.

“Benimle birlikte bütün güçlüklere katlanan, aşırı sevdiğim Engidu’yu, insanlığın yazgısı yakaladı. Onun için altı gün yedi gece ağladım. Onun gömülmesine razı olmadım, burnundan kurtlar düşünceye kadar. Arkadaşımın başına gelenler, benim de başıma gelecek diye korktum. Ölümden korktuğumdan kırlara düştüm. Arkadaşımı düşünmek, beni daha çok sıktığından kırlarda uzun yolculuk yapıyorum! Engidu’yu düşünmek, beni daha çok sıktığından, kırlarda uzun yollar yürüyorum! Ah, nasıl susayım? Ah, nasıl susayım? Sevdiğim arkadaşım toprak oldu! Sevdiğim arkadaşım Engidu toprak oldu! Ben de onun gibi yatmayacak mıyım ve onun gibi sonsuza dek uyumayacak mıyım?” (Gılgamış Destanı 10. Tabletten alıntı)

Enkidu’nun ölümünü Tufan öyküsü izler. Tufan, yeryüzünün sularla dolup taşmasının öyküsüdür. Gılgamış destanında Tufan’ı tanrıça İştar ve Bel’in başlattığı anlatılır. Gılgamış, Tufan’dan kurtularak sağ kaldığını öğrendiği Utnapiştim’i bulmak üzere yola çıkar. Utnapiştim ölümsüzlüğün sırrını bilen bir bilgedir. Utnapiştim, binbir zorlukla Mutlular Adası’ndaki evine gelen Gılgamış’ı geri çevirmez ve ona tufanı anlatır.

Tanrılar bir tufan ile insanları yok etme kararı alırlar. Ancak Utnapiştim, tanrı Ea’nın uyarısı üzerine ailesini, çeşitli zenaat erbabını, hayvan ve bitki türlerini içine alacak yedi bölümden oluşan bir gemi inşa eder. Yedi gün, yedi gece süren ve yeryüzünün sularla kaplandığı tufan sonunda Utnapiştim’in gemisi Nisir Dağı’nın tepesinde karaya oturur.

Utnapiştim, Gılgamış’tan, genç kalmanın sırrının, denizin diplerinde bulunan bir bitkide olduğunu saklamaz. Kral sevinçle denizin diplerine dalar ve otu bulur. Ancak Gılgamış’ın yorgunluktan uykuya dalmasından yararlanan bir yılan, otu yutuverir. Destan, yılanların her bahar deri değiştirmesini bu olaya bağlamıştır. Ebediyen varolma şansını yitiren Gılgamış deliye döner. Çaresiz bir biçimde geldiği Uruk’ta artık Enkidu’nun ruhuyla kurduğu ilişkiden başka avuntusu kalmamıştır. Gılgamış, Enkidu’ya ölümden sonraki hayata dair yönelttiği sorularla biraz olsun teselli bulurken bilgeliğin dünyanın nimetlerinden yararlanmak anlamına geldiğini kavrar ve destan da sona erer.

Destan, Gılgamış’ın ölüm karşısında yenilgisiyle biter. 

Gılgamış Destanının Önemi

Destan, tarihte bilinen en eski medeniyetlerden olan Sümerlerin yaşayışları hakkında bilgi verir ve kendisi de ilk yazılı destan olma özelliğini taşır.

Gılgamış Destanı’nın en önemli özelliklerinden biri de, anlattığı “Tufan” öyküsü , üç büyük dinin Kutsal Kitapları’da yer almasıdır. “Ölümsüzlük Otu” öyküsü, Türk-İslam dünyasının “Lokman Hekim” söylemine benzer.

Gılgamış Destanının bir bölümünü ela alan kil tablet. Asurbanipal Kütüphanesinden

Kaynaklar: 
* Muazzez İlmiye Çığ – Gılgameş Tarihte İlk Kral Kahraman, Türk Söylence Sözlüğü, Gılgamış’ın Bilinmeyen Satırları

Antik Dünya – Susan Wise Bauer.


Ekleyen:Ümit SERT
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Uruk Kenti ve Gılgamış(5364)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!