SELÇUKLU MİNYATÜR SANATI
XI. yüzyılın ortalarından itibaren Anadolu'ya egemen olmaya başlayan Türkler, orta Asya'dan getirdikleri sanatla, Anadolu'da karşılaştıkları binlerce yıllık medeniyetin ürünleri olan yapıtlardan esinlenerek, dokuz yüzyıldan uzun bir süredir, Anadolu'da büyük bir sanat zenginliği yaratmışlar ve dünya sanatına katkıda bulunacak özgün bir Türk sanatı oluşturmuşlardır.
İslamiyet'in benimsenmesinden sonra Türk resim sanatı, önemli bir kültürel etki altına girmiştir. Öteki tek tanrılı dinler olan Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi İslamiyet de betimleme sanatlarına yani figürlü resim ve heykel sanatlarına hoş gözle bakmamış, yaratıcı gücü daha çok soyun süsleme sanatlarına yöneltmiştir. Minyatür, kitapların içinde, daha çok süslemeci bir biçimde kullanılmış olduğu için betimleme yasağından kurtulabilmiştir.
Türk'lerin, İslamiyet'i kabul etmelerinden sonra heykel ve resim alanındaki çalışmaları durmamış, plastik geleneğini kaybetmeden, bulundukları bölgelerin özelliklerine göre, bazı değişiklikler geçirerek gelişmiştir. Türklerde biçim, çizgi ve rengin temel örnekleri ve figürlü sanatın ilk yapıtları minyatür sanatı şeklinde gelişmiştir. Minyatür, ulusal sanat niteliğini Selçuklular döneminde kazanmış, bu dönemde Nakışhane ve Nigarhane denilen resim okulları kurulmuştu Türkleşen Anadolu'da minyatür sanatı verileri, başlangıçta Selçuklu Emirlerinin desteğinde gelişme göstermiştir.
Selçuklu Türklerinin Anadolu'ya yerleşmesinden bir süre sonra oluşan sanat ortamında, Türk minyatürü Anadolu'da ilk örneklerini vermiştir. Selçuklu dönemi Anadolu resim sanatının ilk örnekleri, XII. Ve XIII. Yüzyıllarda bilimsel içerikli olarak 'Diyarbakır ve yöresinde Artuklu Emirlerinin ve Konya'da seçkin sınıfın desteğinde ortaya çıkmıştır. Selçuklu döneminde Anadolu'da, özellikle Konya'da Mevlana'nın ve müritlerinin desteğinde oluşan sanat ortamında, zengin bir resim etkinliği yaşanmıştır. Büyük tasavvuf düşünürü Mevlana'nın (1207-1273) ve müritlerinin resim sanatına duyduğu ilgi bilinmektedir. Ahmed Eflaki Dede 'Ariflerin Menkıbeleri' adlı yapıtında, Mevlana'nın müritleri Kaluyan ve Aynüddevle'nin betimlemede eşsiz olduklarını, Aynüddevle'nin sultan kızı Gürcü Hatun'un isteği üzerine Mevlana'nın ayakta durur şekilde yirmi ayrı pozunu kağıt üzerine çizdiğinden söz eder. |