Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

Atom Bombası - Hidrojen Bombası ve Radyasyon Hakkında
www.arsivbelge.com
Atom Bombası - Hidrojen Bombası ve Radyasyon Hakkında dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
Yazı Girişi: Atom bombası, patlamanın kontrolsüz çekirdek tepkimesi yoluyla sağlandığı bomba modelidir. Çekirdek tepkimesi zincirleme ve çok hızlı gerçekleştiğinden ortaya devasa bir enerji açığa çıkar ve bu da patlama ve beraberinde şok dalgası yaratır. İlkesi: Fizyon tipi çekirdek tepkimesine dayalı atom bombalarında yüksek zenginlikte (saflıkta) Uranyum (235U) veya Plütonyum (239Pu) kullanılılır. Günümüzde üretilen bombalar daha çok plütonyum içeriklidir. Bu yüksek zenginlikte malzeme, zenginleştirme tesislerinden ya da nükleer reaktörlerden elde edilmektedir. Hidrojen bombası da Kontrolsüz termonükleer enerji sağlayabilen yıkıcı nükleer silahtır. Yazının Tamamı aşağıdadır!

Atom bombası

Atom bombası, patlamanın kontrolsüz çekirdek tepkimesi yoluyla sağlandığı bomba modelidir. Çekirdek tepkimesi zincirleme ve çok hızlı gerçekleştiğinden ortaya devasa bir enerji açığa çıkar ve bu da patlama ve beraberinde şok dalgası yaratır

İlkesi

Fizyon tipi çekirdek tepkimesine dayalı atom bombalarında yüksek zenginlikte (saflıkta) Uranyum (235U) veya Plütonyum (239Pu) kullanılılır. Günümüzde üretilen bombalar daha çok plütonyum içeriklidir. Bu yüksek zenginlikte malzeme, zenginleştirme tesislerinden ya da nükleer reaktörlerden elde edilmektedir.

Zincirleme çekirdek tepkimesinin gerçekleşmesi için, ortamın kritik adı verilen seviyede ya da üstünde olması gerekmektedir. Bunun sağlanması için gereken belli miktarda kütle ve bu kütlenin de belli bir hacimde olmasıdır. Bu gereken en az kütleye kritik kütle, hacime de kritik hacim denir. Atom bombalarına kritik kütle sağlanacak miktarda malzeme konur fakat bu malzeme öyle bir dağınık yerleştirilir ki, kritik hacim şartı sağlanamaz ve bu sayede bomba beklerken ya da taşınırken tamamen güvenli bir şekilde durur.

Atom bombasında patlamanın gerçekleşmesi için nükleer malzeme dışında iki ayrı önemli bölüm daha vardır. Bunlardan biri tetiklemeyi yapacak olan fünye diyebileceğimiz parçadır. Genelde dinamit kullanılır. Bombanın patlaması için bu az miktardaki dinamit ilk olarak patlar ve patlamanın etkisi ile dağınık nükleer malzeme bir ayara gelerek kritik hacme ulaşır. İkincisi ise nötron kaynağıdır. Artık kritik kütlede ve hacimde olan malzemede zincirleme çekirdek tepkimesini bu nötron kaynağından çıkan nötronlar başlatır ve bundan sonrası kontrolsüz bir biçimde devam eder ve patlama gerçekleşir. 1945 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin attığı bombalar Japonya'yı neredeyse yok etmiştir. Termonükleer bombanın bulunmasından sonra atom bombası taktik silahı olmuştur. Nükleer silahların üretimine başlanmasına neden olmuştur. İlk olarak Nazi Almanya'sına atılacaktı. Ama savaşta Almanya yenilince Japonya'ya atıldı.

Tarihi

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Manhattan Projesi adıyla, ilk çalışmalar başladı. 1942 yılında ABD'nin New Mexico eyaletindeki Los Alamos bölgesinde gizlice bir grup ünlü bilimadamı toplandı. Robert J. Oppenheimer öncülüğünde 3 yıl çalıştıktan sonra ilk bombayı yapmaya başardılar. Aynı esnada Tennessee eyaletinin Oak Ridge kasabasında gizli bir üs daha kuruldu. Burada da patlayacak zengin malzemenin üretimi çalışmaları başladı.

İlk atom bombasının denemesi 16 Temmuz 1945 günü Meksika sınırına yakın Alamogordo çölünde gerçekleştirildi. "Trinity" kod adlı bu denemede patlamanın şiddeti inanılmazdı. Hesaplanan patlama 16 bin ton dinamitin patlamasına eşdeğerdi ve o güne kadarki bombalardan çok daha şiddetliydi. Bu başarının üzerine atom bombasının Japonya’nın iki önemli şehrinde kullanılması kararlaştırıldı.

6 Ağustos 1945 sabahı ilk atom bombası Enola Gay isimli bir bombardıman uçağı ile Hiroşima’ya atıldı. 3 gün sonra, 9 Ağustos 1945 günü ise ikinci atom bombası, Bockscar isimli uçaktan Nagasaki'ye atıldı. Bu iki bomba, patlama, ısı, radyasyon gibi etkileri ile, 100 bin üzerinde insanı öldürdü. Amerika bombalamaya devam edeceğini açıklayınca, 15 Ağustos'ta Japonya teslim oldu.

Bu tarihten sonra çeşitli ülkeler de atom bombası yapmaya başladılar.

Hidrojen bombası

Kontrolsüz termonükleer enerji sağlayabilen yıkıcı nükleer silah.

Hidrojen bombasının ürkütücü boyutlardaki patlama gücü, hidrojen atomlarının birleşerek helyum atomlarına dönüştüğü termonükleer tepkimeden doğar. Bir başka deyişle, hidrojen bombasının patlaması bir çekirdek kaynaşması ya da birleşmesidir (füzyon). Oysa atom bombasınınki bir çekirdek bölünmesidir (fisyon).

Atom bombasının aksine fisyon değil füzyon reaksiyonu esasına dayalıdır. Füzyon reaksiyonunu başlatmak için gerekli ateşleme, sıcaklık küçük bir atom bombasını patlatmak suretiyle sağlanır. Ancak reaksiyon çok kısa bir sürede olduğundan, bomba maddesi buharlaştığı için toplam maddenin yalnızca bir kısmı füzyona uğrar. Füzyona uğrayan madde bir uranyum kılıfı içine alınacak olursa, bu iki bakımdan yarar sağlar:

Uranyumun ağır bir metal olması ve buharlaşma sıcaklıklığının çok yüksek olması termonükleer enerjinin daha uzun sürmesini sağlar.

Füzyondan meydana gelen nötronlar uranyumun fisyonuna sebep olacağından patlamadan açığa çıkacak enerji daha da artmış olur.

Küçük atom bombalarına ihtiyaç duyan hidrojen bombalarına temiz, büyük atom bombalarına ihtiyaç duyanlara ise kirli bomba denir.

Termonükleer reaksiyonlar için gerekli ısının kimyasal patlayıcı maddeler ile sağlanması düşünülmüştür. Bu durumda deklanşör görevini gören atom bombasına gerek kalmayacak ve radyoaktivitesi de ortadan kalkmış olacaktır.

Termonükleer ürünlerden hiçbiri radyoaktif değildir. Sadece trityum zayıf bir radyoaktivite gösterir. O halde hidrojen bombasının radyoaktif etkisi yoktur, ancak bu bombayı ateşlemek için kullanılan atom bombasından gelen etki vardır. Oldukça küçük deklanşör atom bombaları kullanan hidrojen bombalarında bu etki azdır.

Radyasyonun Canlılar Üzerindeki Etkileri

Radyasyon;

Radyasyon ya da ışınım, bir ışık kaynağından çıkarak düz bir çizgi şeklinde bize ulaşan ince ışık demetlerine denir. Atomlardan, Güneş’ten ve öbür yıldızlardan yayılan enerjiye bu terimlerden esinlenerek ışınım ya da ışıma denmiştir. Işınımın batı dillerindeki karşılığı olan ve yine ışın anlamına gelen radyasyon terimi de sık kullanılır. Işık ışınları, ısı, X ışınları, radyoaktif maddelerin saldığı ışınlar ve evrenden gelen kozmik ışınların hepsi birer ışınım biçimidir.

Radyoaktivitenin Canlılara Etkileri;

Bir canlı tarafından absorbe edilen radyasyon enerjisinin bünyeye olan etkisi ikiye ayrılır.

1. Kronik

2. Akut

Kronik etkiler izafi olarak küçük radyasyonlara uzun süre maruz kalınması neticesinde meydana gelir. Akut etki ise tek ve büyük bir radyasyon dozuna kısa sürede (24 saat) maruz kalındığında ortaya çıkar.

Radyasyonun canlılar üzerindeki etkisi "rem" birimi ile ifade edilir. Bu, X ve gama ışınlarının geçtikleri atmosferde meydana getirdikleri iyonlaşmanın bir ölçüsüdür. 5 ve daha küçük değerler izafi olarak küçük radyasyonlardır. Gözlenebilir bir etkisi olmamakla beraber 25 rem büyük radyasyon sayılır. 50 rem'lik dozajlarda kaz özelliklerinin değiştiği, 300-500 rem'lik dozlarda doktor müdahalesi olmaksızın yaşama şansı olmakla beraber, 650 rem'lik dozların öldürücü olduğu gözlenmiştir.

Genel olarak radyasyona maruz kalınması halinde ömürde bir kısalma beklenir. Maruz kalınan süre veya dozajın artması ömürde beklenen kısalmanın miktarını artırır.

Radyasyonun Beklenen Akut Etkileri (Doz ve Gözlenen Etki):

0-50
Kandaki ufak değişmeler dışında bariz etkisi yok
80-120
Kusma, bulantı(kişilerin %5-10 unda), yorgunluk
130-170
Kusma ve bulantı(kişilerin %25 inde), radyasyon hastalığının diğer belirtileri
180-220
Kusma ve bulantı(kişilerin %50 sinde), Ölüm yok
270-330
1. gün tüm kişilerde kusma sonra radyasyon hastalığının diğer belirtileri, radyasyondan 2-4 hafta sonra %20 ölüm, nekahat devresi yaklaşık 6 ay sürer
400-500
1. gün tüm kişilerde kusma, radyasyon hastalığı belirtileri, 1 ay içerisinde %50 ölüm, nekahat süresi 6 ay
550-750
4 saat sonra tüm kişilerde kusma, %100'e yakın ölüm, pek az yaşabilenlerde nekahat süresi 6 ay
1000
1-2 saat içinde tüm kişilerde ölüm, büyük bir ihtimalle kurtulan olmaz
5000
Bir hafta içerisinde tüm maruz kalanlar ölür

Radyasyonun Diğer Etkileri;

Radyoaktivitenin mutasyon gibi zararlı etkileri de vardır.

Mutasyon Nedir?

Mutasyon bir canlının vücudunda meydana gelen olumsuz yöndeki değişikliklerdir. Mutasyonlara radyasyon veya kimyasal maddeler neden olur. Radyasyonun veya kimyasal maddelerin canlılar üzerindeki etkileri her zaman zararlıdır. Örneğin günümüzden yaklaşık 55 yıl önce 1. Dünya Savaşı’nda Japonya'nın Hiroşima kentine atom bombası atılmıştı. Atom bombası atıldığı yerin çevresine radyasyon yaydı ve bu, insanlara çok büyük zararlar verdi. İnsanların birçoğunun ölmesine veya ciddi şekilde hastalanmalarına neden oldu. Hatta insanların vücutlarındaki bazı sistemleri bile bozduğu için bu insanların ileride doğan çocukları da hasta veya sakat doğdular.
Buna benzer bir olay da 1986 yılında Rusya'nın Çernobil kentinde meydana gelmişti. Çernobil'de bir nükleer santralda patlama meydana gelmiş ve bu yüzden tüm kente ve çevresine radyasyon yayılmıştı. Aynı Japonya'da olduğu gibi orada yaşayan insanlar ve onların sonradan doğan çocukları, radyasyonun sebep olduğu mutasyonlar nedeniyle sakat kalmışlar veya ölmüşlerdi. Görmüş olduğunuz resimler hep radyasyon nedeniyle mutasyona uğramış insanların ve diğer canlıların
nasıl sakat kaldıklarını göstermektedir.

Mutasyonlar canlılara hep zarar verirler. Onları ya sakat bırakırlar, ya da hasta ederler.
Eğer mutasyonlar faydalı olsalardı, Çernobil'de radyasyon sızıntısı olduğunda evrimleşip daha gelişmiş bir canlı olmak için herkes oraya giderdi. Halbuki herkes Çernobil'den kaçmıştır. Ve Çernobil'in olumsuz etkileri hala sürmektedir.
Mutasyonlar bir canlının özelliklerini geliştiremezler. Hatta mutasyonlar canlıya resimlerde de görüldüğü gibi zarar verirler.

Radyasyonun hiçbir şekilde canlılara yararlı olmadığı bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır ve Dünya bir daha Çernobil nükleer sızıntısı ve Hiroşima nükleer patlamaları gibi radyasyon tehlikeleri yaşamamaya çalışıyor bunlar gibi tehlikeler için büyük yatırımlar yapıp çok büyük önlemler alınıyor sizce ülkemizde de önlemler alınması gerekmez mi?.....

12 YIL SONRA
Çernobil öldürmeye devam ediyor!

26 Nisan 1986 yılında Çernobil Nükleer Santrali'nin 4 numaralı reaktöründe bir patlama meydana geldi. Çernobil'deki bu patlama, nükleer enerjinin çevreye ve insan sağlığına ne kadar zararlı olduğunu, görmek isteyenlere gösterdi.
Çernobil faciası öncesinde şu veya bu ülkedeki atom santrallerinin sayısız kere sızıntı yapması, çevreye yayılan radyasyonun çevreyi ve insan sağlığını bozması olgusu kamuoyundan gizlendi. Burjuvazi nükleer enerjinin güvenli olduğunu, çevre ve insan sağlığını tehdit etmediği yalanının propagandasını yapıyordu. Çernobil faciası bu yalan balonlarını da patlattı. Facia sonrası zaman içinde emperyalist ülkelerde, atom santrallerinin sayısız kere sızıntı yaptığı, çevreye ve insan sağlığına zarar verdiği açığa çıktı.
Ülkemizde ise, o dönemdeki yöneticiler insanların gözünün içine baka baka yalan söylediler. Televizyon ekranından çay içip, radyasyonlu çayın zararsız olduğunu "ispatladılar"! Patlamanın Türkiye'yi etkilemediğini, çay ve fındığın temiz olduğunu söyleyerek radyasyonlu çayları, fındığı, radyasyonlu yiyecekleri afiyetle insanlara yedirip içirdiler!
Oysa patlama sonrası oluşan radyasyon bulutlarından en fazla etkilenen ülkelerden biri Türkiye'ydi. Türkiye'de başta Karadeniz, Trakya ve Kuzey Ege bölgeleri radyasyondan en fazla etkilenen bölgelerdi. Patlama ile oluşan radyasyonlu bulutlar ile radyasyon yağmurla toprağa, nehirlere karıştı.
Radyasyonlu bir nesne ile radyasyonsuz bir nesneyi birbirinden göz yolu ile, koku ve tad açısından ayırdetmek mümkün değildir. Herhangi bir nesnenin radyasyonlu olup olmadığını, radyasyonluysa radyasyon oranının ne kadar olduğunu tespit etmek için özel ölçüm aygıtları vardır.
Radyasyonun etkisi doğada 250 bin yıl sürmektedir. Bu şu anlama gelir. Radyasyonla kirlenmiş çevre, toprak parçasındaki radyasyonun etkisi 250 bin yıl sonra ancak geçmektedir. 250 bin yıl süre boyunca radyasyonun etkileri devam eder.
Çernobil'deki patlama Ukrayna, Türkiye, İsveç, Norveç ve bir dizi Avrupa ülkesinde halk sağlığı ve çevre açısından büyük tahribatlara yolaçtı. Radyasyonun insan sağlığına verdiği zararın başında kanser gelmektedir. İnsan organizmasına yiyecek ve solunum yoluyla giren radyasyon kansere yolaçmaktadır. Çernobil faciası sonrası, bu kazadan etkilenen ülkelerde kanser vakalarında artış olması, sakat doğan çocukların ve doğum sonrası ölen çocukların sayısında artış olması tesadüfi değildir.
Sosyalemperyalist Sovyetler Birliği'nde Çernobil'deki patlama ve etkileri gizlenmeye çalışıldı. Sosyalemperyalist sistem, insan sağlığına ve çevreye önem vermediği için santrali çalıştırmaya devam etti.
11 Ekim 1991'de Çernobil'in 2 numaralı reaktöründe başlayan yangın, neredeyse aynı faciaya yolaçacaktı. Kaza sonrası 2 numaralı reaktör kapatıldı, ama 21 Ekim 1993'de santral yeniden çalıştırılmaya başlandı.
Aradan 12 yıl geçmesine rağmen, Çernobil yeni facialara gebedir. Patlamadan sonra, radyasyon sızıntısını önlemek için yapılan beton lahit çökmek üzeredir. 4 numaralı reaktörde kazadan sonra enkaz altında kalan 30 ton U-235 ve yarım ton P-239 içeren reaktör yakıtı ve atığı her an kritik kütleye ulaşıp yeni patlamalara neden olabilir. Ayrıca enkaz halinde olan reaktör binası her an çökebilir. Bütün bu tehlikelere karşı ne yapılmaktadır? Hiçbir şey!
Patlamadan sonra Ukrayna'da 12 yıl içinde -bu patlamanın radyasyon etkisi sonucu- 125 bin kişi öldü. 400 bin kişi zorunlu olarak göç etti. 160 km'den fazla bir alan yoğun radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı.
Ülkemizde ise hakim sınıfların Sinop ve Akkuyu'da nükleer santral inşa etme projeleri var. Bu projeler ihale aşamasına gelmiştir. Nükleer santrallerin bugünkü teknikle güvenli olmadığı, insan ve çevre sağlığına zararlı olduğu gün gibi açıktır. Bunu hakim sınıflar da bilmektedir. Fakat toplum ve çevre sağlığı onları ilgilendirmediği için, esas dertleri azami kâr olduğu için, güvenli enerji -güneş, rüzgar, jeotermal, su- yerine, zararlı enerji türünü seçmektedirler.


Ekleyen:Kadir TALAN
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Atom Bombasının Canlılara ve Çevreye Zararı(6052)

Atom ile ilgili çalışan Bilim Adamları(5404)

Hidrojen Atom Yapısı ve Özellikleri(5393)

Atom ve Hidrojen Bombası(5380)

Atom Bombası(5378)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Toplam Yorum Sayısı: 2

Önceki Yorumları Göster!

Son 5 Yorum Aşağıda Listelendi!

ali veren - 10.12.2014, 11:00
 

sa bune ya bole bole iş mi olur ya 

 


selin çimen - 09.03.2017, 10:09
 

evyap     

ver☺


Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!