Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

Karşı Ütopyalar ve Kent
www.arsivbelge.com
Karşı Ütopyalar ve Kent dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
Karşı Ütopyalar ve Kent başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

KARŞI-ÜTOPYALAR VE KENT

Kıvılcım AKKOYUNLU ERTAN1*

 Son iki yüzyılda kent, insanlığın ürettiği birçok ürün ve hizmetin merkezi durumuna gelmiştir. Geçmişten günümüze kısa bir bakış, insanlık tarihinde devrimler yaratmış birçok buluşun kentleşme süreciyle bağlantısını ortaya çıkarır. Bu nedenle birçok düşünür, uygarlığın gelişimi ile kentin gelişimi arasında paralellik bulunduğu görüşündedir. Kent kavramının bazı dillerde “uygarlık” anlamına gelmesi de bunun göstergelerinden birisidir. İnsanlık, antikçağdan başlayarak bir yeryüzü cenneti, bir örnek toplum yaratma ülküsünü taşımıştır. İnsanoğlu, tarih boyunca eşitlik, mutluluk ve adalet kavramlarının egemen olduğu, gönencin hüküm sürdüğü siyasal ve toplumsal dizgeler oluşturmak çabasına girmiş, siyasal ve ekonomik sistemlerin adaletsizliğinden kaygılanan bazı filozof, düşünür ve yazarlar da insanca ve hakça bir yaşamın koşullarını edimselleştirmek ereğiyle düşledikleri örnek devlet biçimini anlatan yapıtlar ortaya koymuştur (Bayka 2011, 7). Bu nedenle, ütopyaların tarihinin özelikle son yüzyıllarda uygarlık tarihiyle birlikte ele alındığına tanıkolmaktayız. 

Ütopyacılık, genellikle yazarın içinde yaşadığından oldukça farklı bir toplumun olumlu ya da olumsuz düşsel bir izdüşümdür. Utopia ya da outopia, Latince’dentüremiş ve ‘var olmayan yer’ (u ya da ou, no, not; topos, yer) anlamına gelmektedir (Özgen 2005, 14). Kısacası ütopya, Latincede ‘mutlu yer’, ‘talihli yer’ anlamına gelen eu-topos ve ‘olmayan yer’ anlamına gelen ou-topia terimlerinden türemiş (Pinder 2005, 6) olup ideal bir yaşam mekanı arayan tasarımlardır. Utopia, hiçbir yerin yeri; udetopia, hiçbir zamanın yeri; eutopia, her şeyin iyi olduğu saadet yerini anlatır (Abensour 2009, 24). Kelimenin mucidi Thomas More, eutopia ya da iyi yer olarak cinas yaptı ve geçen yüzyılda kötü yer ya da karşı-ütopya eklendi. Edebi bir tür/tarz olarak ütopya, düşsel bir toplumu ayrıntılarıyla (Claeys ve Sargent 1999, 1) açıklar. Ernst Bloch, ütopyacılığı, “çağımızın deliliğiyle çığrından çıkmış bir dünyada hayatta kalma ve aklı başında kalabilmek için insanın ihtiyaç duyduğu “umut ilkesi” olarak adlandırmıştı” (Stites 2011 [1989], 19).2 İlk ütopyanın kentin kendisi olduğunu ileri süren Lewis Mumford’a göre (Krishan 2005, 25), kentin işlevi, günlük maddi hayatın yeniden üretiminden çok insanı evrene bağlayan manevi hayatın geliştirilmesi ve düzenlenmesidir. Mumford, kentin kendisini ideal bir biçime, diğer bir ifadeyle ütopyaya dönüştürmüştü (1973, 13). Kent ütopyalarını ele alan eserler incelendiğinde, kentlerin ütopyalarda iki şekilde ele alındığı görülmektedir. İlkinde kentler, edebi eserlerde yazar tarafından hayal edilen mutlu toplumun yaşadığı yer olarak karşımıza çıkarken; ikincisinde kentin kendisi, bizzat bir ütopya olarak tasarlanmış ve kurgulanmıştır (Yüksel 2012,12). Özellikleson iki yüzyılda kent ve ütopya ilişkisi, birçok edebi eserde ortaya konulmuştur. “İdeal kent” düşüncesi ya da kent ütopyaları, 20.yüzyılda ortaya çıkmış değillerdi. Antik Yunan’da Platon’un Devlet’i ile başlayıp Thomas More’un Ütopya’sı ve Campanella’nın Güneş Ülkesi, Bacon’ın Yeni Atlantis’i, Cabet’nin Icaria’ya Yolculuk’u, Bellamy’nin Geçmişe Bakış’ı, Wells’in Çağdaş Bir Ütopya’sı, Gilman’ın Herland’ı, Huxley’in Ada’sı gibi kentsel mekânda yeryüzü cennetleri yaratmaya dönük çalışmalar mevcuttu. Daha doğrusu kent, toplumsal, ekonomik, siyasal ve elbette ki mekânsal bir sistemdi.

 Ütopyalar, yalnızca kafalarda tasarlanan ideal toplum arayışları olmayıp gelecekte tasarlanan kentsel yapıları, kentsel yaşam biçimlerini ve kent planlarını da ciddi biçimde etkilemişlerdir. Bu nedenle ütopyalar, yalnızca zamanının hayalleri değil, geleceğin gerçekleri olarak da görülmelidir. Özellikle 20. yüzyıldan başlayarak gelişen karşı-ütopya yazınının ana sorunsalı, devletin birey üzerinde mutlak bir otorite sahibi olduğu totaliter devlet sistemleridir (Yıldırmaz 2005, 122). Karşı-ütopyalar, insanlar üzerinde uygulanan baskı aracılığıyla yönetimin devamını sağlamayı amaçlamaktadırlar. Karşı-ütopyalarda denetim, dışarıdan mimari araçlarla da yapılır. Bindokuzyüzseksendört’teki gibi sokaklar ve işyerleri hatta evler devletin sürekli dinleme ve izlemesine olanak sağlayacak teknolojik aygıtlarla donatılmakta ya da Biz’de olduğu gibi yurttaşlar, camdan konutlarda yaşamaktadırlar (Yıldırmaz 2005, 123). Buraya kadar ütopya düşüncesi ve kent ilişkisini ele alan değerlendirmeleri ortaya koyduk. 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak ise ütopyalardan çok karşı ütopyaların ortaya çıkmaya başladığını görmekteyiz. Bu durum, ütopyalardan kaçışı gösterdiği gibi, kentin de karşı-ütopyaların mekânı olmaya başlaması anlamında dikkat çekicidir.Alternatif bir düşünme biçimi olarak yeniyi ve yeniliği temsil eden ütopya yapıtlarının giderek azalmasına dikkat çeken Jameson şu soruyu sorar: “Ütopyalar neden bir dönem çiçek açarken, başka bir dönemde sararıp solmaktadır?” (2009 [2005], 13). Elbette bunun üzerine kafa yormak gerekir. Birçoğumuz karşı-ütopyayı, ütopyanın tersi olarak görür. “Acaba karşı-ütopya, ütopyadan mı türemiştir?” sorusunu soran Jacoby’ye göre karşı-ütopyalar, genellikle ütopyaların tersi olarak değil, ancak onun mantıksal tamamlayıcısı olarak görülmelidir. Ütopyalar, yeni ve hararetle reddedilen, ihmal edilen yeni fikirlere dayalı bir dünyayı tasvir ederken özgürleştirmeye çalışırlarken, karşı-ütopyalar iseözgürlüğü tehdit eden çağdaş eğilimleri kuvvetlice okuyarak insanları korkutmaya çalışırlar (2009 [2005], 12-13). Bir felaket senaryosu olarak görülmesi mümkün olsa da gerçekte karşı-ütopyalar, korkuyu ve felaket senaryolarını ortaya koyarak insanlığa yönelik açık uyarılar olarak değerlendirilmelidir.“Ütopyanın karşı-ütopyaya dönüşümü, bireyleri sürekli baskı ve denetim altında tutan yönetsel sistem aracılığıyla gerçekleşmektedir. Ayrıca, karşı-ütopyalarda birey, özbenliğinden, doğa ve kültür mirasından uzaklaşarak üç yönlü bir yabancılaşmaya itilmektedir. Mekanik düzen, teknoloji aracılığıyla birey ve topluma yansıyarak toplumu bütün olarak makineleştirerek insanı nesneleştirmektedir” (Bezel 1984, 7-10). Bu süreç iyi anlaşılmazsa, karşı-ütopyaların vermeye çalıştığı mesajların da anlaşılması güçleşecektir. 20. yüzyılın ikinci yarısı, kentlerin ütopyaların mekânı olmaktan uzaklaşmaya başlaması anlamında dikkat çekici bir tarih dilimidir. Kentleşmenin iyiden iyiye hızlanmasıyla birlikte aniden kentlerin ideal yaşam mekânları olmaktan çıkması düşüncesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Ütopyalar ve karşı-ütopyaların tarihi, bu sorunun yanıtı konusunda önemli ipuçları sunmaktadır. Bu konuyu açıklığakavuşturmak için çoğunluğu bir felaket senaryosu ortaya koyan karşı-ütopyalarda kentin nasıl tasvir edildiğine göz atalım.

 Karşı-Ütopyalar3 ve Kent

19. yüzyılda kentler, büyük şehirler artık uzamsal bir kavram değildi, devasa dönüşüm, yıkma ve yok etme gücünün bir simgesiydi (Stites (2011)[1989], 313). 1920’lerin kentçi bilimkurgusunda, yani büyük şehirlerin tek bir dünya-şehir kompleksinden ya da mega-şehirden bağımsız olarak var olduğu bilimkurgularda, eski, şehirler yıkılıyor, çürümeye bırakılıyor, savaşta havaya uçuruluyor ya da kısmen, arkeolojik sahalar ve pitoresk harabeler olarak saklanıyordu (Stites (2011)[1989], 316). 

Kentte Tasarlanan Karşı-ütopyalar
Kentte kurgulanan karşı-ütopyalar arasında Butler’ın makine düzeninde kent egemenbir toplumunun kurgulandığı Erewhon; Silverberg, toplumsal ve mekansal öneri düzeni Yıl 2381; Wells, oligarşiye karşı direnişin örgütlendiği kent görüntülerini 200 Yıl Sonra ve büyük kentin iticiliğine duyulan tepkiyi “Kırsal Kesimde Sıfır Nüfus”; London, proletaryanın ezildiği endüstri kenti kurgusunu Demir Ökçe; France, uygarlık bunalımının kent toplumuna kapitalist yansımalarını Penguenler Adası;Forster, makine toplumuna tepkisini Makinenin Sonu; Zamyatin, mekanik toplum yapısını Biz; Huxley, koşullandırma tekniklerine dayalı toplumu Cesur Yeni Dünya; Orwell, otoriter toplumu Bindokuzyüzseksendört; Vonnegut, aşırı makineleşen kent toplumuna karşı tepkileri Otomatik Piyano; Bradbury, kültür karşıtı toplumu Fahrenheit 451; Burgess, şiddet ve korkuya dayalı erkin topluma olumsuz yansımalarını Otomatik Portakal’da ortaya koymaktadır. Bu yapıtlar, kentsel ortamları birer karabasana dönüştüren toplumsal koşulları, çeşitli açılardan ortaya koymaktadırlar. Kentte tasarlanan karşıütopya örnekleri, toplum ve mekan tasarımları açısından ele alınarak karşı-ütopyakurgularının kente dayalı bağlantılarının izleri araştırılacaktır.

• Erewhon (1872) – Samuel BUTLER4

Kent kurgusu içinde sunulan yapıtta, insanın makineye bağımlılığı eleştirilmekte; insan ve makine ilişkisinin toplumsal yaşam üzerindeki etkisi vurgulanmaktadır.Bu dönemde çam ormanlarıyla kuşatılarak düzenli kümeler halinde uzanan kentler ve köyler, planlı ve düzenli bir gelişme göstermektedir.

• 2890 Yılında (1888) – Jules Verne5

 29. yüzyılda medya, ulusal politika alanında olduğu kadar uluslararası güçler savaşında da önemli bir etkileme ve yönlendirme aracı haline gelmiştir. Bu dönemde kırsal alanları kuşatan kentler, onar milyonluk nüfusa sahipti. 

 • 200 Yıl Sonra (1899) – H. G. Wells6

2100 yılının Londra’sı 32 milyonluk dev bir kente dönüşmüştür. Bu çağda, Dünya Devleti’nde toplumsal gönenç gerilemiş, toplumsal ve siyasal dizgenin artan baskısı, bu geleceğin dünyasındaki yurttaşların birçoğunu köleleştirmiştir. 200 Yıl Sonra, insanı ezen bir mimari ürün olan gökdelenlerle kuşatılmış dev kentlerde, toplumsal yaşamın yanı sıra mekanı da olumsuz biçimde dönüştüren
emek-anamal çelişkisinin çarpıcı bir öngörüsüdür.

 • Kırsal Kesimde Sıfır Nüfus (1927) – H. G. Wells7

 Wells’in “Kırsal Kesimde Sıfır Nüfus” (The Story of Days To Come) isimli öyküsü, kırsal kesime dayalı eski yaşam biçiminin son bularak dikey gelişim gösteren büyük kentlerin yeryüzüne egemen olduğu yeni bir çağı konu almaktadır. Yeryüzünde konforlu otellerin üst katlarında yaşayan varlıklı sınıf ile yeraltında yaşamını sürdüren ucuz emek gücü olarak görülen yurttaşlar arasındaki bu ikili ayrım, insanın insanı sömürüsünün mekana yansımasının bir örneğini oluşturmaktadır.

 • Demir Ökçe (1907) – Jack London8

 Amerika’da oligarşinin simgesi Demir Ökçe’nin despot yönetimiyle simgelenen baskı yönetimi, düzenin sürekliliğini amaçlamaktadır. 8. yüzyılın sonunda tırmanış gösteren makineleşme, çalışma ilişkilerini değiştirmiş, köyden kente nüfus akışını hızlandırmıştır. Geniş caddeler boyunca uzanan dev binalar ile büyük bilim ve sanat yapıtlarının eşlik ettiği görkemli kentler, oligarşinin yükselişini simgelemektedir.

 • Penguenler Adası (1908) – Anatole France9

Yapıtta, uygar dünyadan yalıtılmış doğal koşullarında uyumlu bir yaşantı sürerken, insana özgü fiziksel, dinsel, toplumsal, ekonomik ve kültürel bir yapı kazandırılan penguenlerin çarpık uygarlığın etkisiyle nasıl yozlaştıkları kent kurgusuyla ortaya konulmaktadır.10
Yapıtta, dinsel yozlaşma sürecinin biçimlendirdiği kapitalist sistemin, toplum yapısıve kentsel çevre üzerinde yarattığı yıkım anlatılmaktadır. 30-40 katlı dev binaların yükseldiği endüstri kentleri, yaşanması güç alanlara dönüşmüştür. 

 • Makinenin Sonu (1909) – Edward Morgan Forster11

Forster’ın Makinenin Sonu (The Machine Stops) isimli öyküsünde, toplum yapısı makineye benzetilmektedir. Tüm hizmetlerin teknolojik araçlarla yurttaşların odalarına kadar getirildiği yeni düzende, birbirlerine hatta kendilerine bile yabancılaşan yurttaşlar, makinenin kölesi konumuna indirgenmiştir. Bu düzende tüm kentler, binaların iç donanımına kadar birbirinin aynı olup mekanın
ileri düzeyde türdeşleşmesinin bir yansımasıdır. 

 • Biz (1920) – Yevgeny (Eugene) Ivanoviç Zamyatin12

Zamyatin’in Biz başlıklı yapıtı, baskıcı ve denetimci bir yönetimi konu almıştır. Biz’dekırsal alandan kenti ayıran cam fanus, yurttaşları, kırdaki özgürlük alanının dışında tutmakta ve bu yolla da yönetimin baskıcı ve denetimci yanını simgelemektedir. Biz’de Zamyatin, kent yaşamı ile totaliterleşme arasında kurduğu paralellik ile mekanın siyasal sistemlerle olan ilişkisini ortaya koymuştur. 

 • Cesur Yeni Dünya (1932) – Aldous Huxley13

 Huxley’in burjuva düzeninde, toplumun üyeleri genetik mühendisliğinin yapay üretim teknikleri ile üretilmektedir. Toplum her bir sınıf içinde tektip kimliğe sahip, tepkisi bastırılmış yurttaşlardan oluşmaktadır. Huxley’in karşı-ütopyasında kent yaşamının özgürlükleri tehdit eden unsurlarına vurgu yapılmaktadır.

 • Bindokuzyüzseksendört (1949) – George Orwell14

 Orwell’in kurgusunda; toplumun her an denetim ve gözetim altında tutulduğu bir baskı düzeni, yine kentte kurgulanmaktadır. Kentin açık ve kapalı tümmekanlarında yurttaşları sürekli izlemek için kullanılan “teleekran”, aynı zamanda devlet propagandasını yayma aracıdır (Booker 1994, 208-211). Sınırlı sayıdaki üst yöneticiler, kent özeğindeki konforlu binalarda gönenç içinde; alt gelir grubu olan işçi sınıfı ise kenar mahallelerdeki gecekondularda yoksul bir hayat sürmektedir. Bindokuzyüzseksendört de aşırı baskıcı ve totaliter kent yaşamının özgürlükleri veinsan haklarını nasıl tehdit edebileceğini gösteren ünlü karşı-ütopyalardan birisidir.

 • Otomatik Piyano (1952) – Kurt Vonnegut15

Vonnegut’’un Otomatik Piyano isimli yapıtı, insanın mekanikleşmesi tehdidine karşı baskıcı düzen uyarısını kent kurgusu içinde yapmaktadır. Yapıtta, ileri düzeyde makineleşmeye dayalı üretim sistemi, az sayıdaki mühendis yönetici sınıfın denetimindedir. Yurttaşların çoğunluğu, makinenin bakım ve onarımından sorumlu bir anlamda köleleri konumuna indirgenmiştir. 

 • Fahrenheit – 451 (1952) – Ray Douglas Bradbury16

Bradbury’nin Fahrenheit-451 isimli yapıtında; kitapların basımının durduğu, var olan kitapların da baskı düzeninin simgesi olan itfaiyecilik birimi aracılığıyla yakıldığı düzen, kent kurgusuyla aktarılmaktadır. Düzen karşıtı direnişçi grup, Makinenin Sonu’nda olduğu gibi özgürlük alanın simgesi kırsal kesimde örgütlenmiştir. Bradbury’nin bu eserinde Orwell’in Bindokuzyüzseksendört’ünde olduğu gibi, baskıcı ve totaliter kent yaşamının özgürlükleri ortadan kaldıran yönleri, bir karşı-ütopya tasarımıyla ortaya konulmaktadır.

 • Otomatik Portakal (1962) – Anthony Burgess17

Burgess’in karşı-ütopya kenti Londra, baskı ve şiddetin kaynağı, kişisel güç ve tatmin arayışındaki bir kent çetesi aracılığıyla yansıtılmaktadır. Yapıtta, kent ve kentsel yaşam ile şiddet ve totaliterleşme arasındaki ilişki betimlenmektedir.

  Kentte Tasarlanan Ekolojik Karşı-ütopyalar

20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya konan ekolojik ütopyaların önemli bir bölümünü karşı-ütopyalar oluşturmaktadır. Dick’in Bıçak Sırtı isimli yapıtına konu olan ekolojik yıkıma uğramış dünya kurgusu; Silverberg’in Yıl 2381 başlıklı öyküsündeki nüfus artışının denetlenmesi, üretim ve tüketim süreçlerinin çevresel kaygılarla düzenlenmesi ve atıkların geri kazanımı; Strugatsky’lerin Uzayda Piknik isimli yapıtında, teknolojik yayılmanın neden olduğu toplumsal, biyolojik, fizyolojik bozulma ve ekolojik yıkım; Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü’nde, nükleer tehlike,atık sorunu, su-toprak kirliliği; Darcy’nin Ütopyası’nda çevre dostu teknoloji kullanımı; Şenel’in Ozmos Kronos’unda ekolojik değerlerin korunması kaygısını; Gemma Malley’in Bildirge (2007) ve Direniş (2008) başlıklı eserlerinde genç nüfusun emeği ve bedeninin seçkin azınlık için sömürüldüğü baskıcı yönetim yapısını kentsel kurgu içinde sunulduğu ekolojik karşı-ütopyalar, endüstri uygarlığının doğa üzerindeki sömürü düzenini eleştirmekte, insanın da bir parçasını oluşturduğu
ekolojik dizgenin geleceğine ilişkin kaygıları yansıtmaktadır.

• Bıçak Sırtı (1968) – Philip K. Dick18

 Dick’in Bıçak Sırtı başlıklı yapıtı, insanlığı uzayda koloniler kurmak zorunda bırakan çevre kirliliğinin olası sonuçlarını yansıtan bir kaşı-ütopya örneğidir. Ekolojik yıkımın izlerini yansıtan Dünya, nükleer savaş sonrası insanlar için olduğu kadar hayvanlar ve bitkiler için de yaşanabilirlik sınırlarını zorlamaktadır. Bu karşıütopyaya konu olan ve bireylere kentten kaçış duygularını aşılayarak kentsel tepkileri besleyen kent, yaşanabilirlik niteliklerini kaybetmiştir (Lewis 1991, 247).

 • Yıl 2381 (1970) – Robert Silverberg19

 Silverberg’in yapıtı, hızlı nüfus artışı ve kentsel büyümenin yarattığı yerleşim sorunlarına dikkat çeken ekolojik vurgulara yer veren bir karşı-ütopya örneğidir. 24. yüzyılda Dünya nüfusu, her biri 3 km. yüksekliğinde dikey yerleşim birimleri olan kentmonat’larda yaşamaktadır. Kentmonat’ların sınıflı toplum yapısı aracılığıyla ortaya konulan karşı-ütopyacı toplumu kent kurgusuyla unulmaktadır.

 • Uzayda Piknik (1984) – Arkady ve Boris Strugatsky20

Eski Sovyetler Birliği’ndeki toplumsal yapının eleştirisi niteliğindeki yapıt, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin çevre üzerinde yaratabileceği yıkıma karşı bir uyarı niteliğindedir. Kentin gösterişli iş merkezlerindeki gökdelenleriyle kenar mahallelerindeki sefalet
görüntüleri birbiriyle çelişmektedir.

 • Damızlık Kızın Öyküsü (1985) – Margaret Atwood21

 Yapıt, Amerika’da dinin siyasal bir baskı aracına dönüşmesine tepki olarak kaleme alınmıştır. Kadınların baskı altında tutulduğu toplumsal düzen, ekolojik yıkımın izlerini taşıyan kent kurgusu içinde sunulmaktadır.

 • Darcy’nin Ütopyası (1990) – Fay Weldon22

 Kentler temelinde kurgulanan toplumsal yapı, tektipleştirilmiş kültürel bir yapıda düzenle uyumlulaştırılan bireylerden oluşmuştur. Yapıt, paranın kaldırılmasını içeren ekonomi reformlarını konu almaktadır. Enflasyonu körükleyen ekonomi politikaları, kent kurgusuyla verilmiştir.

 • Ozmos Kronos (1993) – Adam Şenel23

Şenel, sınıflı toplum yapısına yansıyan baskı gruplarını, yayılmacı bir gelişme gösteren organik kent toplumu kurgusuyla eleştirmektedir. Cansız varlıkların canlı varlıklara dönüştüğü organik toplumun sınıflı toplum yapısı ve baskı araçları, ekolojik değerlere vurgu yapan kentlerde kurgulanmıştır.

 • Bildirge (2007) ve Direniş (2008) – Gemma Malley24

 Malley’in karşı-ütopyasında, genç nüfusun bedeni ve emeğinin seçkin azınlığın sağlığı ve refahı için sömürüldüğü baskıcı düzen, sıradan yurttaşları ezen devasa kamu kurumlarının binalarının egemenliğindeki kent kurgusuyla sunulmaktadır.

İkili Ekolojik Ütopyalar ve Kent

20. yüzyılın ikinci yarısında kaleme alınan ikili ütopyalar, iki ya da daha çok düzen almaşığını temsil etmekle birlikte, ütopya ve karşı-ütopya tasarımlarını bir arada sunmalarından ötürü ikili bir yapıya sahiptir. Bu ütopya ve karşı-ütopyaların ortak özellikleri, ekolojik felaketlere vurgu yapmalarıdır.  

 • Dişi Erkek (1975) – Joanna Russ

 Russ’ın karşı-ütopyacı toplum düzenlerinin bir bölümü 20. yüzyıl Amerikasının kentsel düzeni içinde, feminist ütopyacı toplum tasarımı olan Whileaway toplumu ise ekolojik köy yerleşimleri kurgusuyla sunulmaktadır.

 • Zamanın Kıyısındaki Kadın (1976) – Marge Piercy25

Piercy’nin ütopik Mattaiposett toplumu ise kırsal yerleşimler biçiminde sunulmaktadır. Buna karşılık Marge Piercy’nin 15. bölümde ortaya koyduğu karşıütopyada, yurttaşların sürekli denetim, gözetim ve baskı altında tutulduğu ileri kapitalist düzen, gökdelenlerle kaplı kent kurgusu aracılığıyla ortaya konulmaktadır.

 

 • O (1991) – Marge Piercy26 

Geleceğin Amerika’sını kurgulayan O’da, nüfus, kıtlık, savaşlar, veba ve diğer salgın hastalıklara karşı yaşama mücadelesi verirken kıta, çevre bozulması nedeniyle yaşanamaz duruma gelmiş, kıta ulusları yok olmaya başlamıştır. Dünya, yeryüzünün kubbeli kentlerinde ya da uzay istasyonlarında kurulmuş çok uluslu tröstler olan ‘multi’lerin yönetimindeki büyük kentler ağıyla örülmüştür. Kuzey Amerika’nın bir bölümü şiddet ve suç etkinliklerini gerçekleştiren çetelerin yönettiği karşı-ütopyacı Megalopolis’lerle kaplıdır. Yapıtta, kapitalizmin dev kentlerinin alışılmış görüntüleri yinelenmektedir.

Kapitalist uygarlığın güçlü uzantıları olan dev tröstler, hiçbir farklılığa ve özgürlüğe olanak tanımayan durağan, baskıcı ve denetimci yapının çevreyi yozlaştırıcı etkilerini kentsel toplum tasarımı içinde ortaya koymaktadırlar. 

Sonuç ve Değerlendirme

Ütopyalar, ideal ve ulaşılması gereken toplum tasarımları olarak uzun zamandır ilgi odağı olmuşlardır. Ütopyaların bir başka özelliği ise ideal toplum tasarımlarını kentsel mekan üzerinde kurgulamalarıdır. Ne var ki, 20. yüzyılın ikinci yarsından itibaren ütopyaların yerini, karamsar toplum tasarımları ya da felaket senaryoları almaya başlamıştır. Bu tür eserlere ya da toplum tasarımlarına ise karşı-ütopya ismi verilmiştir. Ütopyaların yerini hızla karşı-ütopyalar alırken, kent de ideal yaşam mekanı olmaktan çıkıp felaket senaryolarının merkezi durumuna gelmeye başlamıştır. Çünkü, karşı-ütopyaların da mekanı kenttir ve karşı-ütopyalar aracılığıyla kentsel mekana yönelik ciddi eleştirel bir bakış ortaya çıkmaya başlamıştır. Kentbilimcilerin, sanatçıların, yazar ve eylemcilerin amacı, mekânı olduğu kadar, toplumu da değiştirmektir (Pinder 2005, viii). Bu noktada, ütopyaların önemi yadsınamaz. Ütopyalar, toplum tasarımları olarak değişimin öncüleri olmakta ve değişimin ipuçlarını vermektedir. Hem ütopyalar, hem de karşı-ütopyalar, yöntemleri farklı olsa bile daha yaşanabilir bir dünyaya yönelik toplum ve mekân tasarımlarına yol göstermektedirler.

Gözden kaçırılmaması gereken diğer bir gerçek ise hem ütopyaların, hem de karşıütopyaların mekânının kent olmasıdır. Birisinde kentsel mekânın övgüsü varken,diğerinde kentsel mekândan kaçışın ipuçları verilmektedir. Geçmişte romantik hayallerin umut mekânları olarak kurgulanan kentler, günümüzde kabus dolu, ürkütücü yönetsel yapıların, endişe verici toplumsal denetim sistemlerinin alanı olarak kurgulanmaya başlanmıştır. Kentler, artık özgür,mutlu bireylerin oluşturduğu yığınları değil, korku dolu baskıcı yönetsel yapıları barındırmaktadır. Bu niteliğiyle kentler, doğal olarak karşı-ütopyaların yaşam alanına dönüşmüştür. Bu açıdan, yalın olarak kentler değil, bireyselliğin ve özgürlüğün kısıtlandığı, bastırıldığı, tekdüze bir toplumsallığın dayatıldığı, denetim ve gözetimin temel alındığı modern hapishanelere dönüştürülen bugünün kentleri, karşıütopyalarda ortaya konulan bu kurguyu fazlasıyla yansıtıyor. Bugünün kentleri, sosyal patlamaların kaynağı olan yönetimlerin yerleştiği, yozlaştırıcı bir kültürün egemenlik alanına dönüşmüş, özgün ve özgür kentler yerine tek tip yaşam mekanlarının yayıldığı umutsuzluk ve mutsuzluk alanları değil midir?

Söylenebilecek son söz, kentler, artık ideal yaşam biçimlerinin değil, kaçınılması gereken, uzaklaşılması gereken, felaket senaryolarının mekânına dönüşmüştür. Bunun nedenlerinin sorgulanmasını ise yeni çalışmalara bırakmak gerekir.

 1 * Doç. Dr., Öğretim Üyesi, TODAİE.
2 Umut ilkesi tartışması için bkz.; Ernst Bloch, Umut İlkesi, Cilt 1 (2007) ve Cilt
2 (2012), (Çev. Tanıl Bora), İstanbul, İletişim Yayınları.

3 Karşı-ütopya örnekleri için bkz.; Booker, M. Keith (1994), Dystopian Literature, (USA,
Greenwood Press,).

4 Toplumsal ve mekansal tasarım için bkz.; Butler, Samuel (1960), Erewhon and
Erewhon Re-visited, (London, Dent & Sons.
5 Ayrıntılar için bkz.; Verne, Jules (1999), 2890 Yılında, (İstanbul, Kaf
Yayınları).

6 Toplumsal ve mekansal tasarım için bkz.; Wells, H.G. (1899), When the
Sleeper Wakes, (USA, Harper and Brothers).
7 Toplumsal ve mekansal tasarım için bkz.; Wells, H.G. (1990), “Kırsal Kesimde
Sıfır Nüfus”, Geleceğin Toplumları içinde, (İstanbul, Cep Kitapları).
8 Toplumsal ve mekansal tasarım için bkz.; London, Jack (1996), Demir Ökçe,
(Ankara, Öteki Yayınevi).

9 Toplumsal ve mekansal kurgu için bkz.; France, Anatole (1998), Penguenler
Adası, (İstanbul, Pencere Yayınları).
10 Karşı-ütopyalar için bkz.; Booker, M. Keith (1974), Dystopian Literature, (USA, Greenwood
Press).
11 Ayrıntılar için bkz.; Forster, Edward Morgan (1997), The Machine Stops and
Other Stories, Rod Mengham (ed.), (London, Andre Deutsch).
12 Toplumsal ve mekansal kurgunun ayrıntıları için bkz.; Zamiatin, Eugene (1996), Biz,
(İstanbul, Ayrıntı Yayınları).

13 Ayrıntılar için bkz.; Huxley, Aldous (1997), Cesur Yeni Dünya, (Ankara, Yaba Yayınları).
14 Toplumsal ve mekansal yapı için bkz.; Orwell, George (1989),
Bindokuzyüzsendört, (İstanbul, Can Yayınları).
15 Toplumsal ve mekansal yapının ayrıntıları için bkz.; Vonnegut, Kurt (1998),
Otomatik Piyano, (İstanbul, Metris Yayınları).
16 Toplumsal ve mekansal kurgunun ayrıntıları için bkz.; Bradbury, Ray Douglas
(2010), Fahrenheit-451, (İstanbul, İthaki Yayınları).

17 Toplumsal yapının ayrıntıları için bkz.; Burgess, Anthony (1996), Otomatik
Portakal, (Ankara, Bilgi Yayınevi).
18 Toplumsal ve mekansal kurgu için bkz.; Dick, Philip K. (1996), Bıçak Sırtı.

(İstanbul Kavram Yayınları).
19 Ayrıntılar için bkz.; Silverberg, Robert (1990), “Yıl 2381”, Geleceğin Toplumları
içinde, (İstanbul, Cep Kitapları).
20 Toplumsal ve mekansal kurgunun ayrıntıları için bkz.; Strugatsky, Arkadi &
Boris (1996), Uzayda Piknik, (İstanbul, Sarmal Yayınevi).
21 Toplumsal yapının ayrıntıları için bkz.; Atwood, Margaret (1985), Damızlık
Kızın Öyküsü, (İstanbul, Afa Yayınları).

22 Toplumsal ve mekansal kurgunun ayrıntıları için bkz.; Weldon, Fay (1995),
Darcy’nin Ütopyası, (İstanbul, Afa Yayınları).
23 Toplumsal ve mekansal kurgunun ayrıntıları için bkz.; Şenel, Adam (1993),
Ozmos Kronos, (İstanbul, AyrıntıYayınları).
24 Toplumsal ve mekansal kurgunun ayrıntıları için bkz.; Malley, Gemma
(2007), Bildirge, (İzmir, Tudem);
Malley, Gemma (2009), Direniş, (İzmir, Tudem).

25 Kurgunun toplumsal ve mekansal ayrıntıları için bkz.; Piercy, Marge (1992),
Zamanın Kıyısındaki Kadın, (İstanbul, Ayrıntı Yayınları).
26 Toplumsal ve mekansal kurgu için bkz.;Piercy, Marge (1991), He, She, It, (New York
Alfred A. Knopf).

 İkinci Uluslararası Felsefe Kongresi 11-13 Ekim 2012, Bursa, Türkiye
Second International Philosophy Congres, October 11-13 2012, Bursa, Turkey
625
KAYNAKÇA
Abensour, Miguel . 2009. Ütopya Thomas More’dan Walter Benjamin’e.(Çev. Aziz Ufuk Kılıç).
İstanbul: Versus Kitap.
Atwood, Margaret. 1985. Damızlık Kızın Öyküsü. İstanbul: Afa Yayınları.
Bayka, Mustafa Hazım. 2011. “Ütopya ya da Başka Bir Dünyanın Olabilirliği Üzerine”. Gabriel de Tarde.
Geleceğin Tarihinden Alıntılar. İstanbul: Say Yayınları. Ütopya Dizisi- 5.
Bezel, Nail (der.). 1984. Yeryüzü Cennetlerinin Sonu: Ters Ütopyalar. İstanbul: Say Yayınları.
Bloch, Ernst. 2007. Umut İlkesi. (Çev. Tanıl Bora). Cilt 1. İstanbul: İletişim Yayınları.
Bloch, Ernst. (2012). Umut İlkesi. (Çev. Tanıl Bora). Cilt 2. İstanbul:İletişim Yayınları.
Booker, M. Keith. 1994. Dystopian Literature. USA: Greenwood Press.
Bradbury, Ray Douglas. 2010. Fahrenheit-451. İstanbul: İthaki Yayınları.
Burgess, Anthony. 1996. Otomatik Portakal. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Butler, Samuel. 1960. Erewhon and Erewhon Re-visited. London: Dent&Sons.
Claeys, Gregory ve Lyman Tower Sargent. 1999. The Utopia Reader. NY: New York University Press.
Dick, Philip K. 1996. Bıçak Sırtı. İstanbul: Kavram Yayınları.
Forster, Edward Morgan. 1997. The Machine Stops and Other Stories. Rod Mengham (ed.). London:
Andre Deutsch.
France, Anatole. 1998. Penguenler Adası. İstanbul: Pencere Yayınları.
Huxley, Aldous. (1997). Cesur Yeni Dünya. Ankara: Yaba Yayınları.
Jacoby Russel. 2005. Picture Imperfect, Utopian Thought for an Anti-Utopian Age. NY.: Columbia
University Press.
Jameson , Fredric. (2009 [2005]. Ütopya Denen Arzu. (çev. Ferit Burak Aydar). İstanbul: Metis
Yayınları. 1. baskı.
Kumar Krishan. 2005.Ütopyacılık. (Çev. Ali Somel). Ankara: İmge Kitabevi Yayınları. 1. baskı.
Lewis, Jon. 1991. “City/Cinema/Dream”. Mary Ann Caws (ed.). City Images. USA: Gordon and
Breach Science Publishers. ss. 240-254.
London, Jack. 1996. Demir Ökçe. Ankara: Öteki Yayınevi.
Malley, Gemma. 2007. Bildirge. İzmir: Tudem.
Malley, Gemma. 2009. Direniş. İzmir: Tudem.
Mumford, Lewis. 1973. “Utopia, City and the Mechanism”. Utopias and Utopian Thought. F.E.
Manuel (ed.). London: Souvenir Press.
Orwell, George. 1989. Bindokuzyüzsendört. İstanbul: Can Yayınları.
Özgen, Levin.2005. Ütopya ve Tasarım. Ankara: Ürün Yayınları.
Piercy, Marge. 1976 [1992]. Zamanın Kıyısındaki Kadın. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Piercy, Marge. 1991, He, She, It,. NY: Alfred A. Knopf.
Pinder, David. 2005. Visions of the City. Great Britain: Edinburgh Univesity Press.
Silverberg, Robert. 1990. “Yıl 2381”. Geleceğin Toplumları içinde. İstanbul: Cep Kitapları.
Stites, Richard. 2011 [1989]. Devrimci Hayaller, Rus Devriminde Deneysel Yaşam ve Ütopyacı
Vizyon. çev. Sabri Gürses. İstanbul: Sel Yayıncılık.
Strugatsky, Arkadi & Boris. 1996. Uzayda Piknik. İstanbul: Sarmal Yayınevi.
Şenel, Adam. 1993.Ozmos Kronos. İstanbul: AyrıntıYayınları.
Verne, Jules. 1999. 2890 Yılında. İstanbul: Kaf Yayınları.
Vonnegut, Kurt. 1998. Otomatik Piyano. İstanbul: Metris Yayınları.
Weldon, Fay. 1995. Darcy’nin Ütopyası. İstanbul: Afa Yayınları.

Wells, H. G..1899. When the Sleeper Wakes, USA: Harper and Brothers.
Wells, H. G.. 1990. “Kırsal Kesimde Sıfır Nüfus”, Geleceğin Toplumları içinde. İstanbul: Cep
Kitapları.
Yıldırmaz, Yasemin Temizarabacı. 2005. Ütopyanın Kadınları Kadınların Ütopyası. İstanbul: Sel
Yayıncılık. 1. baskı.
Yüksel, Ülkü Duman. 2012. “Antikçağdan Günümüze Kent Ütopyaları”. İdeal Kent. Kent
Araştırmaları Dergisi. Mart. ss. 8-37.
Zamiatin, Eugene. 1996. Biz. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.


Ekleyen:Ümit SERT
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Ütopya Hakkında - Kent Ütopyaları Makalesi(5361)

Türkiyede Kent Planlaması Düşüncesinin Gelişimi(5361)

Kente Giden Yol Kitap Özeti(5360)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!